Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

HSYK’ya üye aranıyor

HSYK’ya üye aranıyor

Şimdilerde POL-DER, POL-BİR gibi kamplaşmaları yargı camiasında görür gibi olunca, aklıma hep 1980 öncesi günler geliyor. O günler vuranın elinde kalıyordu...
Birisi CHP’nin, diğeri MHP’nın...
“Havalar aynı ise, referandum neyi değiştirdi?” diyenler çıkabilir...
Çok şey değiştirdi... En azından tabu haline getirilen kısır döngü -o onu seçiyordu, o da onu- tarihe karıştı. Hatta dört kişinin dudağı arasındaki hakim-savcı teminatı da yok oldu.
Ve lakin bu seçim işi yaş... Ortalıklarda hem YARSAV hem de Demokrat Yargı’ya ait olduğu söylenen aday listeleri dolaştığını görünce başım dönüyor.
Biz istiyoruz ki yargıda bürokrasi, monarşi son bulsun, kadrolaşma olmasın... Hatta takımlar, ideolojik bölünmeler hiç olmasın... Ama guruplaşma seçimin mayasında var. Barolardaki sağ sol guruplaşmasını görmüyor musunuz? Her yıl seçim propagandası yapmaktan avukatların sorunlarıyla ilgilenmeye zaman kalmıyor. Umarım aynısı yargıda olmaz.
Seçim işine referandumdan önce de karşıydım, şimdi de karşıyım...
Yargı seçim işini kaldırmaz.
Basit bir muhtarlık seçimi bile guruplaşmalar, zıtlaşmalar olmadan olmuyor...
Yargıtay veya Danıştay gibi kurumlarda yapılan seçimleri yakından bilen birisiyim. Doğulular... Kuzeyliler... Aleviler... Cemaatçiler... Particiler...
Bunlar eskiden guruptu, şimdilerde derneklerde karşılıklı taraf olacak.
İsterseniz bu seçim olayına mafyayı da dahil edebilirsiniz... Çünkü o kesim de “adamım” dediği kişiyi yukarılarda görmek ister. Mafya, işini yürütecekse, burnunu sokmakta haklı mı haklı!
Siyasi yelpazedeki ideolojik kavganın aynısını bu arenada bütün canlılığı ile görürsek şaşırmayın. Çünkü yargı nihayet bu toplumun içerisinden gelen bir kurumdur...
Burada ne pişerse oraya da çabuk bulaşır...
Şimdiden yargıdaki dernekler kolları sıvadı. Listelerin ücra köşelere kadar dağıtıldığını, yeterli olmayınca ayaklarına kadar gidildiğini duyuyoruz.
Sonrası! “Avukat tutma hakim tut” işine dönecek...
Bana kalırsa bu seçim olayı yapılacak anayasa değişikliğinde kaldırılmalı... Yerine daha objektif olan kurallar konulmalı. Yanı, hiç kimsenin itiraz edemeyeceği kurallar...
Örneğin... HSYK’ya üye mi aranıyor, çok basit...
Aday olma yaşı 60. Görev süresi beş yıl...
Üye tespiti kura ile... Kime çıkarsa...
Bu durumda aday olma sayısı hem azalır hem de kura çekmek çok kolay olur.
Öyle olursa, dernekçiliğin bir anlamı kalmaz... Bölünmeler dalaşmalar olmaz...
Bu bir...
İkincisi, heyet halinde çalışan mahkemelerde, seçim yasasında olduğu gibi, en kıdemli hakim neden başkan olmasın? Bir başkası atandığında üyelerin moral bozukluğundan dosya okuyamadıklarını bilmiyor muyuz?..
55 yaşını dolduran üyelerden kıdemli olan gider Yargıtay Başkanı ile Başsavcılık koltuğuna oturur. Bunda ne sakınca var? Seçim de ne oluyor?
Üye olmak demek, her göreve yetenekli demek değil mi?
İl ve ilçelerde en kıdemli savcı başsavcı neden olmasın?
Üçüncüsü, Danıştay ve Yargıtay üyeliği için yaş sınırı 55, üye tespiti birinci sınıf hakim ve savcılar arsından kura ile olursa (yapılması için şu anda bile yasal bir engel yok) kadrolaşma olur mu? Olmaz. Aynı şekilde Danıştay ve Yargıtay üyelerine bir başka görev neden verilir?
Zaten üye olmakla onurlandırıldılar, diğer görevler de geriden gelenlere kalsın.
Sanki hep bana olmuyor mu?
Şu anda oy verecek olsam kesinlikle derneklerin önerdiği adaylara vermem.
Bağımsız olanlara veririm.
Yargı mutlaka tarafsız olmalıdır... Siyaset yapmak isteyenler için bir engel mi var? Hem birinci sınıf hakim maaşını al, hem de ötede beride siyasetle uğraş, Allah’a reva mı?
Bu kadar iş raflarda neden bekliyor?
Bekleme mazeretini hepten sisteme yükleyip sıyırmak doğru değil, bunun bir başka yan nedenleri de olmalı. Hakim ve savcı -istisnalarla söylüyorum- kafasını başka işlere yoruyorsa, okuduğu dosyadan bile bir şey anlamaz. At üç ay sonraya...
Hele de ortalığa dökülen telefon görüşmeleri doğruysa rezaletin ta kendisi...
Yangın diyorsak, bundan daha büyük yangın olur mu?
Bir sefer daha soruyorum, siyasi açıklama yapan hakim ve savcıdan tarafsızlık beklenir mi?
Aday oldum diye kürsüye tekrar dönüp oturmaktan utandım, ama bakıyorum kimilerinin yüzü hiç kızarmıyor... Üstelik bu beyefendilere soru soran da yok... Yaptım oldu, bana kimseler karışamaz mantığı... Umarım yeni kurul bu mantığın köküne kadar inecek...
O zaman aranan kan bulunmuştur, rahat uyuyabilirim...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi