Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Kriz değil, savaş var

Kriz değil, savaş var

Pardon pardon... Kılıçdaroğlu 29 Ekim resepsiyonuna katılmayacaklarını adamlarına açıklattırmadı...

Meğer “adamlarının” işgüzarlığıymış.

Kemal Bey, önceki gün, “Daha önümüzde 14 gün var... Bakalım ne olacak” diye bir açıklama yaptı.

Demek ki, Muharrem İnce’nin ağzından medyaya yansıyan “CHP resepsiyonda yok” ifadesi gerçeği yansıtmıyormuş ve yapılanlar sadece “çarşı karıştıracak” bir işgüzarlık girişimi değilmiş.

İşin içinde başka bir şey varmış...

Ergenekon sanıklarının “Şahin abisi” olarak bilinen Manisa milletvekili Şahin Mengü, “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı mı, Türkiye Cumhurbaşkanı mı?” dilemmasını gerekçe göstererek “Ben yokum” demişti...

Ben, Yalovalı Muharrem İnce’nin gerekçesini merak ediyorum.

Muharrem Bey niye olmayacak?

Kişisel bir tasarruf mu?

Sufle edilmiş bir karar mı?

Sufle edilmiş bir kararsa, neden bunun arkasında durmuyor?

Kişisel bir tasarrufsa, neden açıklamasını bütün bir partiyi bağlayacak biçimde yapıyor? Muharrem Bey üstelik, herhangi bir milletvekili değildir, adlı adınca Grup Başkanvekilidir ve “Katılmayacağız” ifadesinin, riyasetindeki grubu da bağlayacağını, bağlaması gerektiğini bilecek zekâda bir adamdır.

Bir de “çuvallama” hadisesi var...

Şahin Mengü’nün sorun yaptığı “Türkiye Cumhurbaşkanı” ifadesi Muharrem Bey’i de irite etmiş... Bunun Abdullah Gül dönemine ait bir uygulama olduğunu sanıyor. Davetiyelerin bu şekilde basıldığını, Ahmet Necdet Sezer dönemindeki uygulamanın da böyle olduğunu bilmiyor.

Hadi bunu bilmiyor... Genel Başkan’ın iradesinden bağımsız, parti adına grup kararı alınamayacağını da mı bilmiyor?

Dün gece bir televizyon kanalına telefonla bağlandı ve “partisi adına” değil, “şahsı adına” bu kararı aldığını, dolayısıyla yaptığı işin bir emri vaki sayılmayacağını söyledi.

İnce böyle söyledi ama CHP’de olup bitenleri “içeriden” izleyebilen Barış Yarkadaş adlı arkadaş başka şeyler söylüyor.

Okuyalım: “Kılıçdaroğlu’nu ilk günden beri hazmedemeyenler 29 Ekim Resepsiyonu’nu gerekçe göstererek, CHP Genel Başkanı’nı açıkça tehdit ediyor. CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, ortada bir ‘parti kararı’ yokken, Genel Sekreter Önder Sav’dan aldığı talimat doğrultusunda ortaya çıkıyor ve ‘Resepsiyona katılmayacağız’ diyor. Ankara’da oturduğu halde, Sav’ın isteği üzerine yolunu dahi bilmediği Manisa’dan aday gösterilen ve milletvekili seçilen (bu da CHP’nin ayıbı) Şahin Mengü, talimatla hareket ederek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün gönderdiği davetiyeyi geri yolluyor...”

Demek ki neymiş?

Demek ki, “resepsiyon krizi” olarak bilinen olay, artık gizlenemeyen boyutlara gelmiş bir “Önder Sav-Kemal Kılıçdaroğlu” kapışmasıymış.

Demek ki kriz değil, savaş varmış...

Dün de yazmıştım:

Kılıçdaroğlu büyümek istiyorsa, liderliğini tehdit eden unsurları temizlemeli, “statükonun adresi” olarak gösterilen Önder Sav ve adamlarından kurtulmalıdır.

Buna niyet ederse, işe Yalovalı Muharrem İnce’den başlar diye tahmin ediyorum.

İyi de eder...

İktidara geldiklerinde “Yüce Divan’a otobüs seferleri” düzenleyeceklerini söyleyen İnce’nin bu partide yeri olmamalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi