Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Hrant Dink, Özkök, Hanefi Avcı...

Hrant Dink, Özkök, Hanefi Avcı...

Hrant Dink davasını çok önemsemeliyiz. Bu davanın da, Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Savcı Doğan Öz ve niceleri gibi unutturulmasına, başka taraflara çekilmesine ve sulandırılmasına asla fırsat vermemeliyiz.


Hrant Dink, 19 Ocak 2007'de İstanbul'un orta yerinde üç kurşunla öldürüldü. Kamera görüntülerinden ve babasının ihbarı ile katil zanlısı olarak Ogün Samast yakalandı. Önceki gün, mahkeme heyeti, bir yasa değişikliğine dayanarak davayı İstanbul Ağır Çocuk Mahkemesi'ne gönderdi. Katil zanlısı Ogün Samast, belki de birkaç ay sonra tahliye edilecek. Daha önce bütün tetikçilerin tahliye edildikleri gibi...

Bu dava neden önemli? Çünkü devletin emniyet ve istihbarat birimlerinin ihmalleri ile işlenmiş bir cinayet söz konusu. MİT Müsteşarlığı'nın bilgisi dahilinde, Hrant Dink'e İstanbul Valiliği'nde "ayağını denk al" deniyor. Ölüm tehditleri aldığı halde kendisine koruma verilmiyor.

Bunlar, artık bir iddia değil. Cumhurbaşkanı Gül, 16 Ağustos'ta Bakü'ye giderken, "Hrant Dink maalesef gerekli tedbirler alınmadığı için hayatını kaybetti" dedi. Bu, üzerine mutlaka gidilmesi gereken çok önemli bir tespittir.

Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişleri ile İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu arasındaki çekişme de devam ediyor. Milliyet'in önceki günkü haberine göre, Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişleri, 10 Ekim 2008 tarihli inceleme sonunda İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ile C Şube (Sağ Terör ve Azınlıklar Masası) Müdürü Ali Fuat Yılmazer'i, Dink cinayetinde görevi ihmal ettiklerine dair rapor hazırladı. Başbakan Erdoğan bu rapora 2 Aralık 2008 tarihinde "olur" vererek imzasıyla gereği yapılması için İçişleri Bakanlığı'na gönderdi. İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu'nun görevlendirdiği iki mülkiye başmüfettişi, görevi ihmalle suçlanan tüm polisleri aklayan 9 Kasım 2009 tarihli bir rapor yazdı. Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişleri 18 Ocak 2010'da sert bir cevap yazısı göndererek mülkiye müfettişlerinin hazırladığı raporun hukuksuz olduğunu belirterek adı geçen polislerin görevlerini ihmal ettiği tespitlerini tekrarladılar. Ondan sonra ne oldu bilmiyoruz...

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 14 Eylül 2010'da verdiği kararla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, hem "vatandaşının yaşama hakkını koruyamadığı" için hem de Hrant Dink cinayetine ilişkin "etkili bir soruşturma yürütmediği" gerekçesiyle mahkûm etti.

Bu davayı çok önemsemeliyiz. Çünkü kafa karıştıran "masumane" izah ve müdahaleler var.

Mesela Hürriyet'in yayın yönetmeni iken Ertuğrul Özkök, Hrant Dink'in cenazesinin kaldırıldığı 23 Ocak 2007 günü şöyle yazdı:

"Kendi kendine misyon yüklenmiş, bir abinin dolduruşuna gelmiş, daha 20 yaşına gelmeden tam anlamıyla "looser", "tutunamayan" durumuna gelmiş bir genç. Psikolojisini öyle iyi okuyabiliyorum ki. Cinayeti işledikten sonra en önemli iki delili, silahını ve beyaz beresini atmamış. Polis bile hayretler içinde. Trabzon'a dönüyor. Orada arkadaşlarına övüne övüne, "Hrant Dink'i ben öldürdüm" diyecek. Beni işte bu ruh hali korkutuyor.

Örgüt olsa, devletin istihbarat birimleri, güvenlik güçleri onu çökertir.

Ama burada neyi çökerteceksiniz? Mahalleyi veya bir şehri mi? Diyordum ki, bu işi çözmek istiyorsak, hepimiz empati duygularımızı geliştirmeliyiz. Mahalledeki o çocuğu da anlamaya çalışmalıyız."

Mesela Hanefi Avcı'nın fikri şu: "Cinayetin tüm failleri belli. Hrant Dink cinayeti çözülmüştür. Danıştay ve Dink saldırılarıyla, Ergenekon arasında bir bağlantı yok. Türkiye'de öyle bir ortam yarattınız ki, bazı insanları eylem yapacak hale soktunuz. Savcılar cinayeti işleyene mermi satanı bile bulup konuştular. Bu kişinin her şeyi tespit edilmiş, aldığı simide kadar belli. Siz neyi zorluyorsunuz?"

Evet, bu davayı çok önemsemeli ve zorlamalıyız... Çünkü Ergenekon davasının akıbeti, devlet içindeki hukuksuz yapıların tasfiyesi bu davanın derinleştirilmesine bağlıdır.

Bugün, bütün faili meçhul cinayetlerin düğümü, Hrant Dink davasıdır... h.gulerce@zaman.com.tr

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Gülerce Arşivi