Senaryo aynı aktörler değişik

Senaryo aynı aktörler değişik

27 Mayıs 1960’tan bu yana aynı usulle darbeler yapılmış.
önce üniversiteleri karıştırıyorlar. Gençleri birbirlerine düşürüyorlar. Malûm medya, tiraj ya da reyting uğruna, yangına körükle gidiyor. Ortalığı karıştırmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar. üniversitelerdeki huzursuzluk, mahallelere, ilçelere, illere sıçrıyor. Kardeş kardeşe düşüyor. ülkede kurtarılmış bölgeler oluşuyor. Arkasından gözler orduya çevriliyor. ‘Ordu göreve’ pankartları açılıyor. Hükümetler sıkıyönetim ilân ediyor. Olaylar azalacağına, daha çok artıyor.
Bir sabah; “Dikkat dikkat! Kardeş kavgasını önlemek için Türk Silahlı Kuvvetleri, yönetime el koymuştur!” anonsları ile uyanıyorsunuz.
Burada çoğu Ankaralıların bildiği bir gerçeği dile getirmek istiyorum:
11 Eylül 1980 günü Ankara’nın Kızılay semtinde, 23 bomba patlatıldı. O gecenin sabahında yine ‘Dikkat! Dikkat!’ anonsları ile uyandık. Kardeş kavgasını önlemek için TSK (Türk Silahlı Kuvvetleri) yönetime el koymuştu. Aynı gün kanlı olaylar bıçakla kesilmş gibi sona erdi.
Denilecek ki, anarşistler askerden korkmuşlardır. Bu düşünce yanlış. ülkede uzun süredir devam eden sıkıyönetim vardı. Bütün yetkiler zâten askerdeydi. üç beş saat içerisinde, ne kanun değişti, ne de kanunları uygulayıcılar...
Sayın Kenan Evren Paşa, bu acele oyunun fark edileceğini düşünmüş olacak ki... Belki de hayatının en büyük gafını yaptı. Halkın karşısında kürsüye çıktı ve “Biz birkaç gün geç kalsaydık, bu kürsüde bizim yerimize o anarşist teröristler sizinle konuşacaklardı” dedi.
Milletimizde şöyle sarsılmaz bir inanç vardır: “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe...” derler. Bir avuç baldırıçıplaklar kim ki koca Türk devletine kafa tutsunlar? Acaba bölücülük faaliyetlerinin 1980’li yıllarda büyük çapta patlama yapmasında, sayın Evren Paşa'nın o sözlerinin de etkisi yok mudur?
öyle bir devirde yaşıyoruz ki at iziyle it izi birbirine karışıyor.
MHP’nin basiretli yardım ve desteği olmasaydı, kanunsuz yasaklara karşı Anayasa değişikliği yapılamazdı. Yapıldı ve 411 gibi rekor bir oy çokluğu ile kabul edildi. Ne yazık ki, hiç uygulanamadı. Ve uygulanamıyor. çünkü o günlerde bir adam çıktı. Kendisini AK Parti genel başkan yardımcısı olarak tanıttı. Ve “Başörtülü öğrencilerin üniversitelere alınması veya alınmaması rektörlerin inisiyatifindedir” dedi. Madem öyleydi de, her fırsatta kefeninin boynunda olduğunu söyleyen yiğit Başbakan, neden başörtüsü için, anayasal değişikliği yapma riskini göze aldı? Bu öyle bir risk ki, sayın Yargıtay Başsavcısı, “O düzenlemeyi yapmasalardı, AKP’yi kapatma davası açmazdım” dedi.
Başörtüsü yasağının en hararetli savunucularından üniversiteler Arası Kurul Başkanı sayın Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın rektörü bulunduğu Akdeniz üniversitemizde silahlı bir çatışma çıktı. Silahlı kişilerin dışarıdan geldiği biliniyor. Yurtlarda kalan kız öğrenciler can güvenliği korkusu ile kampusu terk ediyorlarmış. Perukluyu, başörtülüyü cımbızla bulup çıkartıyorlar da... Silahlı kişiler nasıl ellerini kollarını sallayarak içeriye girebiliyorlar? İşte bunu anlayamıyoruz.
Göreceksiniz. Bu olayın altından şu oyun çıkacak: Birtakım başı açık konu mankenleri bulacaklar. Onlara, “Biz türbanlılarla aynı çatı altında okumak istemiyoruz” dedirtecekler. Böylece, Anayasa’yı çiğneme pahasına, kanunsuz başörtüsü yasağını bütün üniversitelere teşmil edecekler. Gençleri birbirlerine düşürerek, darbecilere zemin hazırlayacaklar.
Sayın Rektör Mustafa Akaydın, bir de “Gerginlik silahlı kavgaya dönüştü. 1980 öncesine dönülmesinden endişe ediyorum” demesin mi? Zakkum ağacı dikip de, gül toplayan görülmüş müdür? Sayın rektörün, endişesinde samimi olduğundan hiç kuşkumuz yok. Sokaklarda, çarşılarda, pazarlarda, okullarda birlikte dolaşan, dostça anlaşan başörtülü ve başı açık kızlarımız Akdeniz üniversitesi'nde de kardeşçe kucaklaşsalar... Ortada bir sorun kalır mı? Bu yasal ve anayasal barışa sayın rektör öncülük ederse... Bu millet rektör sayın Mustafa Akaydın’ı ebediyen unutmaz. Belki bir gün sosyal barışın öncüsü diye kendilerinin heykelini bile diker. Saygılarımla...


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi