LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Çetenin küçükleri içerde, büyükleri siperde!

Çetenin küçükleri içerde, büyükleri siperde!

- Lütfü Bey; Türkiye'de darbe ortamı oluşturmak için faaliyet gösteren Ergenekon çetesi'nin bugüne kadar tutuklanan en üst düzey kişisi emekli tuğgeneral Veli Küçük oldu. Sizce Veli Küçük bu çetenin en üst düzey kişisi olabilir mi ki, tutuklanan en üst düzey kişi o oldu?
- Veli Küçük Ergenekon çetesi'nin olsa olsa küçüğü olur; büyüğü olmaz! Darbe ortamı oluşturmak için faaliyet gösteren çetelerin büyüğü Veli Küçük gibi deşifre olmuş biri olmaz. Malumunuz Veli Küçük Ergenekon çetesi'ne gelinceye kadar çoktan deşifre olmuş biriydi. Susurluk çetesi'nde de, birçok olayın içinde de adı geçmekteydi. Hiçbir gizliliği kalmamış, çok bilinen biriydi. Oysa darbe ortamı oluşturmak için faaliyet gösteren çetelerin büyükleri derinlerdedirler. Deşifre olmamaları için özenle gizlenirler. Bunlar subay ya da sivil üst düzey bürokratlar olabilecekleri gibi, büyük medya patronları, büyük işadamları, üst düzey öğretim üyeleri, üst düzey yargı mensupları da olabilirler. Dediğim gibi, Veli Küçük Ergenekon çetesi denilen çetenin küçüğü olur; büyüğü olmaz! Şimdi Veli Küçük içeride, yani bu işin küçükleri içeride; peki büyükleri nerede? Büyükleri derinde; büyükleri gizlenmekte; büyükleri kendilerini korumak için tam siperde! Bu işin büyükleri bu işin küçüklerini "Ordu göreve" pankartı altında nasıl yürütürüm diye düşünmekte! Darbeciliğin şampiyonları bu işin piyonlarını nasıl kullanırım, sağa sola nasıl bomba attırırım, ülke çapında ses getirecek suikastları, katliamları nasıl yaptırtırım diye düşünmekte! Bir ülkede çetelerin, cuntaların derindeki, siperdeki büyükleri ortaya çıkartılmadıkça, o ülkedeki bombalamalar, suikastlar, katliamlar da gündemden çıkmaz! çetelerin, cuntaların küçükleri hapiste, büyükleri siperde oldukça, o ülkede darbe ihtimali hep olur! çetelerin, cuntaların sadece piyonları hapiste oldukça, o ülkede darbeciler daima şampiyon olur!
AYLAK TAKIMI AYAK TAKIMINA KARŞI!
- ülkemizde CHP'nin seçim kazanmasının, birinci parti olmasının hiç mümkün olmadığı şeklinde yaygın bir görüş var. Siz de bu görüşe katılıyor musunuz?
- Milletin gönlünü kazanırsa CHP'nin seçim kazanması niçin mümkün olmasın? Nitekim 1970'li yıllarda Bülent Ecevit'in liderliğindeki CHP, oyların yüzde 42'sini alıp birinci parti olmuştu. Ancak o zamanlar CHP bu kadar oyu toplumcu söylemlerle, halkçı tavırlarla almıştı. "Bu düzen değişmeli" diyerek almıştı. "Ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen" diyerek almıştı. "Toprak işleyenin, su kullananın" diyerek almıştı. Güçlülere karşı güçsüzlerin, para babalarına karşı fakirlerin, toprak ağalarına karşı ırgatların yanında yer alarak almıştı. O günkü CHP ile bugünkü CHP aynı mı? Bugünkü CHP yöneticilerinin gözünde halk ayak takımı! Bugünün CHP'li yazarlarının gözünde halk bidon kafalı! Onlar bidon kafalı, ayak takımı dedikçe halk CHP'den uzaklaştı. CHP'ye oy verecek sadece aylak takımı kaldı! Aylak takımı dediğim, Ağustos böcekleri gibi aylak aylak yatanlar. Yattıkları yerden oy kazanacaklarını sananlar. Allah aşkına söyleyin, milletin oyunu kazanmak için AK Parti teşkilatları mı karınca gibi çalışıyor, yoksa CHP teşkilatları mı? Milletin oyunu kazanmak için AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan mı gece gündüz koşturuyor, yoksa CHP Genel Başkanı Deniz Baykal mı? Milletin oyunu millete ayak takımı diye hakaret edenler mi alır, yoksa milletin ayağına kadar gidip onun halini hatırını soranlar mı? AK Partililer milletin oyunu almak için ne mümkünse yaparlarken, CHP'liler yattıkları yerde ense yapıyor! Millete değer vermeyeceksiniz, ondan sonra da milletin size değer vermesini bekleyeceksiniz. üstelik Ağustos böcekleri gibi aylak aylak yatarak, yattığınız yerden oy kazanmayı bekleyeceksiniz. Daha çok beklersiniz. CHP seçim kazanamaz mı, elbette kazanır. Ama Ağustos böcekleri gibi aylak takımının değil, karıncalar gibi ayak takımının partisi olursa kazanır! Tuğba özay, Aysun Kayacı gibi çıplakların değil, garibanlar-yoksullar gibi baldırıçıplakların partisi olursa kazanır!
DICK CHENEY’E KARŞI DİK DURUN!
- Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan, "Afganistan'a muharip asker göndermeyeceğiz" derken, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, "Afganistan'a asker yollanması ve İran'a karşı yanımızda yer alınması konusunda Türkiye'den her istediğimizi aldık" şeklinde açıklamalar yapıp duruyor. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Bilindiği gibi ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, kısa bir süre önce Afganistan'a asker göndermemizi ve İran'a karşı ABD'nin yapmayı tasarladığı saldırıya destek vermemizi istemek üzere Türkiye'ye geldi. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve Genelkurmay Başkanımız ile bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Amerika'ya döndükten sonra da katıldığı her toplantıda "Afganistan ve İran konusunda Türkiye'den her istediğimizi aldık" şeklinde açıklamalar yaptı. Zaten Ankara'dan ayrıldığında uçakta Reuters muhabirine de bu doğrultuda açıklamalar yapılmıştı. Peki bu durumda Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'ın dediği mi doğru, yoksa ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in dediği mi doğru? Bunu şimdilik bilmiyoruz, ama şunu çok iyi biliyoruz. Türkiye dün Kuzey Kore konusunda yapamadığını, bugün Afganistan konusunda yapmalı. Ve ABD çıkarlarını korumak üzere Afganistan'a asla asker yollamamalı. Malumunuz dün ABD'nin baş düşmanı "kızıl komünist" dedikleriydi. ABD "kızıl komünist" dediği Kuzey Kore'ye karşı savaşmak için Türkiye'den asker istemişti. Ve maalesef Türkiye ABD saflarında çarpışmak üzere askerlerimizi Kore'ye göndermişti. Bugün ise artık ABD'nin baş düşmanı "kızıl komünist" dediği solcular değil, "yeşil komünist" dediği İslamcılar. Şimdi ABD yöneticileri başta Afganistan olmak üzere İslamcılara karşı savaştırmak için Türkiye'den asker istiyorlar. Başka bir deyişle, Müslüman'ı Müslüman'la savaştırmak, Müslüman'ı Müslüman'a kırdırmak istiyorlar. Umarız ki ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in Afganistan'da İslamcılara karşı savaştırmak üzere Türkiye'den asker isteğine bizim yöneticilerimiz olumsuz yanıt vermiş olsun. Dick Cheney'in adı Dik; bizim yöneticilerin ise emperyalist isteklere karşı duruşu dik olsun!


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi