Taha Kıvanç

Taha Kıvanç

Londra'da Türkler

Londra'da Türkler

Herhalde hoş bir his olmalı, yıllar önce öğrenci olarak bulunduğun bir ülkenin en önemli düşünce kuruluşundan 'yılın devlet adamı ödülü'ne layık görülmek... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül şu sıralarda o hissi yaşıyor. Chatham House'un verdiği olağanüstü itibarlı ödülü son birkaç yıldır bu tür ödül törenlerine katılmayan Kraliçe 2. Elizabeth'in elinden alacak.

Türkler hayli kalabalık bir varlığa kavuşmuş İngiltere'de. Türkiye'den gitmiş 250 bin kadar vatandaşımıza ek olarak Kıbrıs'ın kuzeyinden de en az 150 bin Türk... Bu 400 bin kişinin 300 bine yakını Londra civarında yerleşik.

İlk ve orta dereceli okullarda 30 bin öğrencimiz okuyor İngiltere'de. Devlet onların Türk dili ve kültürüyle bağlarını sağlamlaştırmak için 24 öğretmen göndermiş; herbiri akademik özelliklere de sahip genç öğretmenler değişik okullarda okuyan Türk öğrencilerle ilgileniyorlar. Üniversitelerde lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim gören öğrencilerimizin sayısı da ikibin kadar...

Bunlar bayağı yüksek rakamlar... Bizim zamanımızda tek tük öğrenciyle karşılaşılırdı; burada yaşayan Türkler de genellikle bedensel işler yapardı. Şimdi ise her alanda faaliyet gösteren 17 bin Türk işletmesi var ve karşımıza çıkanlar genellikle ihtisas ve beceri isteyen işlerde çalışıyorlar.

Pazar akşamı Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Ünal Çeviköz tarafından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül onuruna verilen davette tanıştığım Türkler'in bir bölümü, ama bayağı kalabalık bir bölümü, İngiliz politik hayatının içinde de faaller. Kimi İşçi, kimi Muhafazakar, kimi de Liberal ve yerelden ulusala doğru harekete geçmişler bile... Şimdiden 17 belediye meclisi üyesi olmuş Türkler'in. Bir Kıbrıslı (Meral Ece) Lordlar Kamarası'na üye atanmış. Günlük yayın yapan TV ve radyo yanında çok sayıda da gazete ve dergi çıkarıyor Türkler...

Bir gece önce otelde otururken Londra'daki 'yeni Türkler'den biriyle tesadüfen tanıştım. Ahmet Budak burada 'giyim kuşam danışmanlığı' yapıyormuş, hem de sadece erkeklere... Moda konusunda üniversite düzeyinde eğitim almış, BBC dahil pek çok kuruluşta staj yapmış, önemli modacılarla çalışmış, şimdi de etkili olmak isteyenlere nasıl giyinmeleri konusunda akıl veriyor...

Nasıl buldunuz? Ayak üzeri bana verdiği akılları pek beğendim.

Rezidanstaki davete katılanlardan bir genç, "Şunu bilmenizi özellikle isterim" diye başladığı sözünü şöyle tamamladı: "Türkiye'den birkaç büyük holdingi temsil ediyorum burada. Son zamanlarda gördüğüm ilgi ve itibar müthiş arttı. Daha ciddiye alınıyorum, kapılar daha kolayından açılıyor, önceleri yanaştığımda ilgi göstermeyenler şimdi kendileri benimle irtibata geçme yarışındalar..."

Sebep, Türkiye'nin burada da artan irtibatı...

Bu değişim ve dönüşüm sizlere basit görünebilir, ama 30 küsur yıl önce nadiren Türk yüzü gören, gördükleri de daha çok beden-gücü gerektiren alanlarda çalışan bizler için bu büyük bir ilerleme... Dünyaca ünlü modacılarımız da var Londra'da.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül uzun yıllar önce Londra sokaklarını öğrenci olarak çiğnerken ben de buralardaydım, hatta bayağı da yakınında... Bir yandan doktora öncesi bilgi ve yöntem üzerinde çalışmalar yaparken, bir yandan da siyasete atıldığında işine çok yarayacak konularda fikir sahibi olma çabasındaydı. Ev bir ara Türkiye'den gelen siyasete meraklı gençlerin ziyaretgahına dönüşmüştü; sabahlara kadar süren tartışma maratonunda en dayanıklı kişi oydu.

İtiraf edeyim: Ben gecenin bir vakti yorulur ve odama çekilirdim, o ise konuşma ve tartışmayı sabahın ilk ışıklarına kadar sürdürürdü. O evden geçenlerin önemli bir bölümü ya siyasette, ya da bürokraside önemli görevler aldılar, bazıları ise şimdi ciddi işadamları... Abdullah Gül irtibatlarını hiç koparmadı, çoğunu ilk kez Londra'da tanıdığı o genç insanlarla...

Sonra da Exeter'e gitti. Exeter Üniversitesi'ne gidişinden hayli ilginç sonuçlar çıkaranları, hatta hayatımda hiç ayak basmadığım kentte aynı dönemde benim de bulunduğumu ileri sürenleri hayal kırıklığına uğratacak bir bilgi kırıntısı sunmak isterim: Abdullah Gül Exeter'e, Londra'ya gelip gidenlerle birebir ilgilenmesi yüzünden akademik çalışmaları olumsuz etkilenebileceği endişesi yüzünden gitmişti. Gitti ve Londra'da ilgisini dağıtan yoğunluk yüzünden aksayan çalışmalarını fazlasıyla telafi etti, hem de daha az kozmopolit bir Avrupa kentindeki hayatı da içinden tanımış oldu.

Uçakta gazeteci heyetiyle konuşurken, "Herkes kendisini yazsa iyi olacak, Hasan Cemal'in yaptığı gibi" dedi.

Londra maceralarımız çok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Kıvanç Arşivi