Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Mesele Atatürk değil

Mesele Atatürk değil

Mesele sizsiniz... Kendilerini “ilerici”, “çağdaş”, “Atatürkçü” olarak taltif eden ve sürekli bir “imtiyaz”ın altını çizen mutlu azınlık...

Siz kendinizi biliyorsunuz.

Belki de “mutsuz azınlık” demem gerekirdi...

Büyük Türk sanatçı Zülfü Livaneli’nin de vukufiyetle saptadığı gibi, rejimin kaleleri bir bir elden gidiyor.

Hükümet 60 yıldır “karşı devrimcilerin” kontrolünde, Çankaya düştü, yargı elden gitti, “zinde güçler” darbe soruşturmalarıyla kıpırdayamaz hale getirildi. Mutsuzluk doğaldır...

Fakat, büyük Türk sanatçısı Livaneli, yabancı dile çevrilen kitaplarının kapağına neden İtalyanlar gibi “Livanelli” yazdırıyor, bunu çözebilmiş değilim.

Size bunu çözmüş bir yazarın, değerli Yağmur Atsız’ın, harikulade bir mizahla kaleme aldığı “Ömrümün İlk 65 Yılı” adlı kitabını önereceğim ama okumayacaksınız.

Livaneli’yi bir de Yağmur Bey’den dinleyin.

Çok keyif alacaksınız.

Bu satırların yazarına da dua edeceksiniz, “Bizi böyle bir kitaptan haberdar ettiğiniz için” diye...

Daha önce çok yazmıştım ama, siyasetin galebe çalmasını “rejimin sonu” olarak değerlendiren Livaneli’nin anlaması için bu kez de “basitleştirerek” anlatmaya çalışayım...

Bu ülkede Atatürk sevgisi büyüktür...
Doğrudur.

Kimse bu sevgiyi kalplerden kolay kolay söküp atamaz.

Bu satırların yazarı da Atatürk’ü sevmekte, ona büyük saygı duymaktadır.

Fakat, ülkemizin bir de “Kemalizm” diye bir sorunu var.

Kemalizm’in “çağdaşlaştırıcı bir düşünce pratiği” olduğu hep söylenir.

Doğrudur.

Gerçekten de, bu ideolojinin geçmişte “dönüştürücü, modern dünyaya yaklaştırıcı” bir özelliği vardı.

Bir düşünce pratiği olması hasebiyle de, görece gevşek bir ideolojiydi.

İlerleyen yıllarda, özellikle “Kadrocular” eliyle doktrinleştirilmek istenmiş, “altı ok”un vücut bulmasıyla da kimi çevrelerce dinselleştirilmiştir/dinselleştirilmeye çalışılmıştır ama, bugünün dünyası için anakronik kaçsa da, önemli bir düşünce pratiği olma özelliğini koruyor.

Kemalizm’i Marksizm’den ya da bildik “izm”lerden ayıran da bu gevşek ideolojik yapısıdır.
Nitekim, Mustafa Kemal, “Niçin düşüncelerinizi doktrinleştirmediniz?” sorusuna, her defasında aynı cevabı vermiştir: “O zaman donup kalırız...”

Peki, Kemalizm, kendilerini “Kemalist” olarak taltif edenler tarafından nasıl algılanıyor?

Mesele bu...

Murat Belge’nin de altını çizdiği gibi, başlıca özelliği “Batılılaşmacılık” olan Kemalizm, bugün Batı düşmanlarının en güçlü ideolojik silahı olarak kullanılıyor...

Gene başlıca özelliklerinden biri topluma zorlu bir “değişim hedefi” göstermek olan Kemalizm, bugün Türkiye’de var olan en muhafazakâr, en tutucu, hatta “en gerici ideoloji” haline getirildi.

Bunlar, Kemalizm böyle olduğu için mi, Kemalistler onu öyle yaptığı için mi oldu?

Livaneli’den bu sorunun cevabını bekliyorum.

Bir de, Cumhuriyet kurulmasaydı, Bedri Baykam resim yapamayacak mıydı? Bu konuyu irdelemesini rica ediyorum.

Hürriyet’in Ahmet Hakan Coşkun’u “Cumhuriyet kuruldu diye Bedri resim yapabiliyor” demişti...

Kendisiyle kavgalıyım.. Rica etsem Livaneli sorar mı, “Şeker Ahmet Paşa kimdir? Osman Hamdi Bey ne iş yapardı? Son Halife Abdülmecit halı ticaretiyle mi iştigal ederdi?” diye...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi