Engin Ardıç

Engin Ardıç

Osmanlı'yı özlemişler

Osmanlı'yı özlemişler

Arap dünyası bizi sevmez ama bizden ürker ve çekinir. Fars dünyası da bizi sevmez ama ciddiye alır ve saygı duyar. Araplar tarihte "yönetilmiş" olmaktan dolayı, İran da tarihte "rakip" olmuş olmaktan dolayı. Buna, seksen küsur yıldır "fazla Batılı" kesilerek onlarla ters düşmemizi de ekleyiniz.
Yakın zamana kadar böyleydi... Artık sevmeye de başladılar!
Başbakan Lübnan'da binlerce kişi tarafından "sultan" sloganıyla karşılandı. Filistin'de yeni doğan erkek çocukların çoğuna Tayyip adı konuyor. (Hemen küfür etme bozkır çocuğu, yağ çekmiyorum, "olanı" anlatıyorum.)
Bu coşku selinde elbette başbakanın "Müslüman kimliğinin" payı var, İsrail hükümetine "höt" demiş olmasının payı var, asıl önemlisi şu ünlü "tezkere" olayında Irak'ın işgaline katılmamış ve çanak tutmamış olmamızın payı var, var oğlu var.
Beş yıl önce Kahire'de görüştüğüm büyükelçimiz Korkmaz Haktanır, tezkerenin reddinden sonra Mısırlılar'ın bize bakışlarının ve davranışlarının nasıl birdenbire ve olumlu yönde değişiverdiğini anlatmıştı...
Denemesi bedava değilse de kolaydır: Türk olduğunuzu öğrendiği anda bir Mısırlı'nın duymaktan kendini alamadığı tedirgin çekingenliği hissedersiniz. Sizi saran dilenci kümesine Türkçe küfür edin, çil yavrusu gibi dağılırlar. Siz de o ülkelerde tıpkı dünyayı babasının çiftliği sanan bir Amerikalı gibi rahat dolaşırsınız, ayağınız yere daha bir güvenle basar.
Bu, sizin "Osmanlı" olmanızdan kaynaklanmaktadır. Ne de olsa oraların eski efendisi gelmiştir! Siz reddetseniz de, "Osmanlılığınızı" size hatırlatırlar bir şekilde.
Ortadoğu, Osmanlı'nın çekilmesiyle doğan "dirlik düzenlik boşluğunu" doksan yıldır atlatamadı. Önce düpedüz Batı sömürgesi oldu, Osmanlı boyunduruğunun yağmurundan kaçayım derken başka bir emperyalizmin dolusuna tutuldu.
Bu ülkelerden kimisi başkaldırma yoluna, kimisi de emperyalizmle ortaklık kurma yoluna gitti ama hiçbirisi esenliğe çıkamadı. Darbeler ve savaşlar birbirini izledi.
Şimdi hem Türkiye, Kemalistler buna çok bozulsalar da, "Osmanlı'nın doğrudan mirasçısı" olduğunu hatırlıyor, hem de İslam dünyası Osmanlı'nın "kıymetini"... Filistin halkı bize neredeyse kurtarıcı gözüyle bakmaya başladı, İran uluslararası çatışmalarında "racon kesebilme ve arabuluculuk yetkimizi" kabul etti, birçok Arap ülkesi de "artık Batı'nın eskisi gibi körükörüne maşalığını yapmayacağımızı" anlayıp rahatladı.
Bu büyük bir avantajdır.
Yıllarca "ne Doğulu ne Batılı olabildiğimiz için" üzüldük, bunu bir dezavantaj olarak gördük.
Artık bir avantaj olarak kabul ediyoruz, biz de rahatladık.
"Köprü" olmak bizi rahatsız ediyordu, şimdi tam tersine "köprülüğe" oynuyoruz ve kazanıyoruz.
Kemalistler korkmasınlar: Yeniden bir imparatorluk kuracak değiliz. Buna ne gücümüz yeter, ne de hevesimiz var. Kimse "sultan" multan olacak da değil, birkaç çapsız postalcının korktuğu üzere...
Bu gelişmenin "Balkanlar'da tedirginlik yarattığını" düşünenler de gitsinler Bosna'ya, Arnavutluk'a, Makedonya'ya baksınlar. (Sırbistan memnun değilmiş... O korksun... Tarih boyunca korktu, korkmaya devam etsin...)
Fakat bütün bu olup bitenler, hem Ortadoğu'nun, hem de bizim kendi halkımızın "güçlü ve sözünü saydırır bir öndere" duyduğu özlemi de kanıtlıyor.
Geliyor, merak etmeyin, 2012 senesinde...
Marduk değil, tarihe geçecek bir lider geliyor. Şimdiye kadar geçmediyse.
Sekiz yıldır olup biteni de "bir nevi peşrev" kabul ediniz. Asıl bundan sonraki sekiz yılı izleyiniz.
Yağ çekmiyorum, hakemin gördüğünü çalması gibi, gördüğümü yazıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi