Mehmet Talu

Mehmet Talu

İslâm alemi niçin bu durumda?

İslâm alemi niçin bu durumda?

Çünkü İslâm ülkeleri, Müslümanlar İslâm'ın, Kur'ân-ı Kerîm'in çok gerisinde kalmışlardır. Müslümanların pek çoğunun yaşantılarının, hayat tarzlarının İslâm ile, Kur'ân-ı Kerim ile pek alâkası kalmamıştır. "Müslümanım" deniliyor, fakat Müslümanca yaşanılmıyor. Şairin dediği gibi:

"Bir elde kadeh, bir elde Kur'ân!

Ne helâldir işimiz, ne de haram.

Şu yarım yamalak dünyada,

Ne tam kâfiriz, ne de tam bir Müslüman!"

Müslümanların durumu bu. ALLAH Teâlâ ve Resûlü'nün emirleri yerine getirilmiyor. Muhalefet ediliyor. Bakınız Rabbimiz ne buyuruyor:

"...O'nun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir belâ gelmesinden veya kendilerine çok elemli, acıklı bir azap isabet etmesinden sakınsınlar." (Nûr Sûresi: 63)

Evet gerçek bu. Hâkim durumda olan ve istiklâllerini koruyan müslümanlar, ALLAH ve Resûlüne itaat etmemeleri, birbirleriyle çekişmeleri, aralarındaki fitne-fesat ve kargaşa sebebiyle esarete ve zillete mahkûm oldular. "Kişinin cezası davranışı (ameli) cinsindendir" fetvasınca kendi içlerinde düşman gruplara ayrılan, hatta birbirlerine karşı kâfirlerle işbirliği yapan bir topluluk, firâsetsizlik ve basiretsizliklerinin cezası olarak düşmanlarına esir kılınmakla cezalandırılır.

Olmaması gereken, fakat maalesef öyle hadiseler oluyor ki Müslümanlar İslam'da ittifak ediyorlar fakat koltukta ihtilaf ediyorlar ve iktidar uğruna kıyasıya, acımasızca birbirleriyle savaşa girişiyorlar. Müslüman müslümana acımazsa başkası acır mı? Bir Müslüman iktidar uğruna Hıristiyanlarla, Yahudilerle işbirliği yaparak Müslüman kardeşini saf dışı bırakmaya çalışır mı? Hâlbuki Cenâb-ı ALLAH:

"Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dostlar edinmeyin..." (Nisa Suresi: 144)

"Ey iman edenler! Yahudileri de, Hıristiyanları da kendinize dost edinmeyin, yar olarak benimsemeyin. Onlar ancak birbirlerinin dostudurlar, yaranıdırlar. İçinizden kim onlara dost olursa, o da onlardandır. Hiç şüphe yok ki, ALLAH zulmeden kimseleri, doğru yola eriştirmez."(Maide Suresi: 51) buyurmaktadır.

Geçmiş dönemlerde olduğu gibi günümüzde de bir kısım müslümanlar, Cenâb-ı Hakk'ın bu apaçık emrini çiğneyerek Hıristiyanlarla dost olmuşlar ve üstelik diğer müslümanlarla savaşa girişmişlerdir. Gaye; iktidar, menfaat, ikbal ve hırstır. Hak ve adalet değil! Alınacak ibret şudur ki, ALLAH'ın kanununu çiğneyenler ve çiğnenmesine seyirci kalanlar hüsrana düşerler, birliklerini kaybederler, zayıflar ve çeşitli şekillerde karşılarına çıkan fitneler, bela ve musibetler altında inim inim inlerler. Yine Cenâb-ı ALLAH'ın Kur'ân-ı Kerîm'inde:

"ALLAH'a ve O'nun Peygamberine itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin, yoksa korku ile zaafa, başarısızlığa düşersiniz ve kuvvetiniz, yardımınız kesilip devletiniz elden gider.." (Enfal Suresi: 46), İlâhi fermanına kulak vermemişler ve gerçekten de korkuya kapılmışlar, zayıf düşmüşlerdir. Nihayet:

"Öyle bir fitneden, musibetten korkun, sakının ki, o, içinizden yalnız zulmedenlere isabet etmez. (Bu belâ, başkalarına da geçer, umumî olur, herkesi perişan eder.) Hem bilin ki, ALLAH'ın azabı çok şiddetlidir." (Enfal Suresi: 25) ayetinin hükmü tecelli etmiş ve fitne, musibet bütün İslâm ülkelerini derinden sarsmıştır

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Talu Arşivi