Serdar Arseven

Serdar Arseven

Murat Yalçıntaş’ın yolu?..

Murat Yalçıntaş’ın yolu?..

İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, Kurban Bayramı’nı cezaevinde geçirdi.
Bunun, “güzel ahlâkı” yaşamanın gayreti içindeki bir aile için ne kadar büyük bir acı olduğunu tahmin edebiliyorum.
Neyse ki,
Murat Bey şimdi serbest.
Başına geleni, “doğru yolda” olduğunun işareti olarak görüyor.
Ve...
“Durmak yok yola devam!” diyor.
Nedir o yol?..
Üzerinde basa basa yazmak gerek:
Murat Bey, son zamanlarda zihnini en çok “savunma” alanındaki dışa bağımlılığımızın ortadan kaldırılmasına yoruyordu.
Öncülük ettiği “teknopark” modeli, “savunma ihtiyaçlarımızın yüzde yüz milli kaynaktan karşılanması” hedefine doğru önemli bir adımdı.
Bu, Genelkurmay’ın da destek verdiği bir çalışmaydı.
Ne mutlu ki, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin savunmada dışa bağımlılığı azaltmak yönündeki çabalara bugün her zamankinden fazla destek verdiğini görüyoruz.
Kurumun itibarı, içindeki çürükler ayıklandıkça artıyor.
Ve bunun sonucu olarak da hükümetle ve Murat Bey’in başında olduğu İTO gibi sivil toplum örgütleri ile -daha- verimli çalışmalar içine giriyor.
Hal böyle olunca, Sayın Başbakan da Pakistanlı meslektaşını kabulünde pek çok harp malzemesi için sipariş topladıklarını göğsünü gere gere ilân edebiliyor.
Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar, Türkiye’nin savunma alanında kendine yeter bir ülke olmaya doğru hızla ilerlediğini açıklayabiliyor.

Şurası da çok önemli:
Bayar, bu alanda KOBİ’lerin (küçük ve orta büyüklükteki işletmeler) heyecan, yetenek ve verimliliğinden büyük ölçüde istifade ettiklerini belirtmekte.
KOBİ’lerin dahil olduğu projelerden bazılarına bir göz atalım:
Milli Piyade Tüfeği, Milli Tank Geliştirme, MİLGEM Korvet Geliştirme, Türk İnsansız Hava Araçları , C-130 Modernizasyonu, Göktürk Gözlem Uydusu, Milli Torpido Geliştirme, Simülatörler, her türlü kara ve deniz araçları.

Bu noktalara gelmemizde ve yarına çok daha güvenle bakmamızda emeği geçenlere teşekkür borcumuz var.
Gerçek milliyetçilik, bağırmayı, çağırmayı, onu bunu mesnet ortaya koymaksızın hain ilan etmeyi değil, bağımlılıktan kurtulmamız için proje üretmeyi gerektirir...
Öyle değil mi?..
YOLU AÇIK OLSUN
Bu ülkenin bir de gerçeği var:
Hizmetin ne kadar büyükse çilen o kadar büyük oluyor.
Yargı sürecinden bağımsız olarak dile getiriyorum:
Sayın Murat Yalçıntaş, günlük polemiklerden uzak durarak “proje”lere yönelmenin, ülkesinin boyunduruktan kurtulması için gecesini gündüzüne katmanın, sivil ve asker arasındaki diyaloğu geliştirmeye gayret etmenin bedelini ödedi, ödemeye devam ediyor.
Ve şunu da belirtelim:
Murat Bey, hiçbir göreve talip olmadığını, verilen hiçbir meşru görevden de kaçmadığını belirtse de dürüstlüğü, müktesebatı, olaylar karşısındaki pozitif tavrı kendisini çok daha üst pozisyonlara aday kılıyor.
Sayın Yalçıntaş’ın yaşadığı tecrübe kanaatimce yükseliş ihtimalini artırmıştır.
Üretenin yolu açık olsun.
ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ
Geçtiğimiz günlerde “Öyle bir geçer zaman ki” adlı yerli dizide “ülkücülerin” son derece “korkak”, “son derece kalleş” varlıklar olarak tanıtıldığından bahsetmiştim.
Dizide, “eş aldatmanın insanı ne hallere düşürdüğünü” gösteren faydalı bir mesaj olmakla birlikte, darbecilerin tezgahına gelmiş taraflardan birinin böylesine tahkir edilmesinin doğru bir tavır olmadığına dikkat çekmiştim.
Önceki gün bir grup ülkücü diziyi “şiddet içermeyen” bir eylemle protesto etti.
Umarım, dizi yapımcıları bugün aralarındaki düşmanlıkların ne kadar suni olduğunu öğrenmiş bulunan taraflardan birine yönelik bu “tahkir” edici tavırlarından vazgeçer.
Filme ideolojik bir rol yüklemenin kimseye faydası yok.
Sanat huzura hizmet etsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi