Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

24 Nisan sendromu!

24 Nisan sendromu!

Bir asra yakın bir zaman önce gerçekleşen bir olay, ABD’de her yıl, temcid pilavı gibi ısıtılıp yeniden servis ediliyor.
ABD bu kararı alamaz! Son anda vazgeçtiklerini, yine gördük.
Çünkü o kararı alırlarsa, kendilerinin daha fazla zarar göreceklerini bilirler.
İlişkilerin tadını kaçırırlar.. Türkiye’yi kaybederler..
ABD için bunun faturası ağır olur. Bu iş ABD için biraz da iç politika konusu.. Ermeni lobisi de iyi çalışıyor. Daha doğrusu Türkiye karşıtı grub, Ermeni diasporasını kullanarak Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor..
Bu tartışmalar Türkiye açısından can sıkıcı.. Bu işten en çok Ermeniler ve ABD zarar görüyor aslında.. Türk halkının gözünde Amerika’nın imajını gölgeleyen bir tartışma alanı bu konu..
Muz kabuğunu gören adamın, “eyvah düşeceğim” demesi gibi bir durum sözkonusu. Bile bile lades..
ABD için, eski güçlü günlerinde bir zamanlar bu konu, Türkiye’yi yola getirmek için, aba altından gösterilecek bir sopa olma özelliği taşıyor olabilir. Ama artık sopayı tutan el yoruldu, sopa eskidi.. ABD için, Türkiye ile ilişkilerde bir samimiyet testine dönüştü.. Karşılıklı restleşmelerle ilişkileri gölgeleyen bir yapıya dönüştü bu iş.
ABD açısından samimiyetsiz ve gayri ciddi bir konu bu. Eğer gerçekten elde belge ve bilgi varsa, bir insan hakları konusunu niye bu kadar pazarlık konusu yapıyorsunuz?. Verin kararınızı, ne olacaksa olsun. İlişkiler de inceldiği yerden kopsun.. Siz Ermeni kartını açın, Ankara İncirlik kartını açsın, olsun bitsin.
Ermeni sorunu diye bir sorun var, yok değil.. En azından kaba bir tehcir politikası var. Bunu yapanlar da belli. Masonik, batıcı, ihtilalci kadrolar.. Onların da arkasında Fransızlar, İngilizler, Ruslar ve Amerika var.. ABD ve batılıların bu konuda Ankara’dakilerin gözünde çöp aramadan önce kendi gözlerindeki merteği çıkartmaları gerek..
Ortada bir mukatele (karşılıklı kıtal/adam öldürme) var. Kan tartılarak da adalet ölçülmez.. Bir trajedi var. Bu trajediye sebeb olan felsefi akım batıdan gelen ırkçı, şoven milliyetçi/ulusalcı akımlar. Bunlara silah verenler, destekleyenler, kışkırtanlar da belli.. Rusların, Fransızların bu konudaki dahli bilinmiyor değil. İngilizler, Yunanlar, Amerikalılar, herkes bu işin içinde idi. Kendi diplomatik kaynaklarında, istihbarat kaynaklarında bu konuda bol miktarda bilgi var..
Ermenilerin -bu bölgede barış içinde yaşamak istiyorlarsa-, Rusya’yı, Amerika’yı, ABD’yi, İsrail’i arkalarına almaktan vazgeçmeleri, daha doğrusu bu ülkelerin maşaları olmaktan vazgeçmeleri gerek.
Ankara da hiçbir şey olmamış gibi davranamaz. Tarihi gerçekler var. Ama bir asır önce yaşanan, tanıkları ve sanıkları kaybolmuş, batılıların kışkırtmaları sonucu, ihtilalci çetelerin tezgahladıkları bir olayın ortaya çıkması konusunda, sanki tehcirin sorumlularını savunmak zorundaymış gibi psikolojik bir havadan çıkması gerek.
Hep birden bu tehcirin sorumlularına karşı çıkalım.. Cinayet işleyen kimse, hep birlikte ona karşı çıkalım..
Ermenilere hiçbir şey yapılmadı değil. Onlar da Ruslarla Fransızlar, ötekilerle işbirliği yapıp az şey yapmadılar.
Şeyh Said’e yapılanlar ortada. Dersim’de yaşananlar da. Türkiye’de Sünnisi de, Alevisi de acı çekti. Saidi Nursi’ye, Nakşilere İstiklal Mahkemelerini, Örfi İdare Mahkemelerini, DGM’leri reva görenler kimlerdi?. İhtilalcilerin sağ-sol diye insanlara yaptıklarını bilmeyen var mı?
Hâlâ bugün çözülememiş olan faili meçhuller, terör eylemi görüntüsündeki derin operasyonlar neyin nesiydi? İşte böyle. Durum bu. Bütün bunlar aynı merkezlerde tezgahlanan işler..
Bir zamanlar ASALA vardı. Ne oldu? Sağ-sol, ilerici-gerici, Alevi-Sünni, laik-İslamcı, ne derseniz deyin, Kürt-Türk, bütün bu kavgaların arkasında hep aynı derin gerçek var.. Bu kavgaları oluşturmak adına, hak ihlallerini örgütleyenler de yine aynı çevreler. Bu şekilde akıllarınca provokasyonlara meşru gerekçeler uydurmuş oluyorlar..
Media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK içinde, her yerde varlar. Birileri bu toprağın çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretme çabasında..
ABD içinde de derin ilişkiler içerisinde çevreler vardır.. Bunlar Türkiye’de de varlar.. Ermenilere karşı şoven politikaların sözcülüğünü yapanlarla, Ermeni soykırımı iddialarını Türkiye karşıtlığına dönüştürenler, aslında aynı çevreler. Bunların maksadı hak aramak değil, üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Ama artık bu işler sırıtıyor.. Amerikalılar hâlâ niye bu çürük sakızı çiğnemeye devam ediyorlar bilmiyorum.. Ya da ne zamana kadar bu tavırlarını sürdürecekler göreceğiz..
Ama gün geçtikçe bu konunun daha can sıkıcı bir hal aldığını birilerinin bunlara söylemesi gerek.
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi