Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Rojin nerden senin oluyor?

Rojin nerden senin oluyor?

Malum medyanın “yandaş olmayan” gazetesi Hürriyet, büyük siyaset adamı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Niçin Alevi demiyorum?” açıklamasını manşete taşımış.

Pek güzel...

Her şeraitte manşet olacak bu sözün manşete taşınmasını sadece habercilik cehdiyle açıklayamayız herhalde... Alttan alta tavır koyma, ders verme, ötekinin (kendilerine benzemeyenin) konumuna “işaret etme” çabası da seziliyor.

Hayır, arkadaşları suçlamıyorum...

İyi ediyorlar... Bir tercihe göre davranıyorlar... Çaktırmadan siyasi tavır koyuyorlar...

İyi ediyorlar da, her ağzını açışta “yandaşlar” diye saydıran müntesiplerine iki çift laf etseler, daha da iyi olacak.

Eleman “yandaş” diyor, CHP’nin resmi üyesi çıkıyor.

Eleman “yandaş” diyor, milletvekili olabilmek için CHP’nin kapısını aşındırıyor.

Eleman “yandaş” diyor, CHP kurultayında masanın üzerine fırlayıp alkışlı nümayiş yapıyor.

Eleman “yandaş” diyor, CHP liderinin “ne kadar da şahane bir adam” olduğunu dilinden düşürmüyor.

Örnekleri çoğaltmak mümkün...

Demek istediğim özetle şu:

Siyasi bir angajmandan bakanların ve CHP adına tavır koymaktan imtina etmeyenlerin başkalarını “yandaşlıkla” suçlaması hem ayıptır, hem günahtır, hem de terbiyesizliktir.

Bağımsızlıklarına ve tarafsızlıklarına önce başkalarını inandıracaklar, sonra çıkıp “yandaş medya”, “hükümet yanlısı gazete”, “yalaka” diyecekler... Ve “haklı” olacaklar.

Kemal Bey neden mi “Alevi” demiyormuş?

İnançlar üzerinden siyaset yapmaya karşı olduğu için...

Parti olarak bu konuda çok hassaslarmış.

Bu açıklama, “Neden Kürt demiyor?” sorusuna da cevap teşkil edebilir.

Zaten öyle diyor... Çok dikkatli olacaklarmış, “etnik kimlikler üzerinden de siyaset yapmayacaklar”mış.

Kemal Bey genel başkanı olduğu partinin programını okudu mu, bilmiyorum.

Hemen okusun...

Orada “etnik” temelli yığınla cümle bulacak... Mesela, “yerinde yönetim” diye bir öneriyle karşılaşacak ve tüyleri diken diken olacak... “İnanç” bahsinde de, laikliğin farklı (dinsel) ve yasakçı yorumuna dayalı öneriler görecek ve bu defa korkudan düşüp bayılacak.

Hatırlatalım:

Kemal Bey bir Kürt’tür. Aynı zamanda farklı bir inanç dairesinden gelmektedir: Alevi’dir.

Bu iki kimliğini de siyasetine “malzeme” yapmıyor.

İyi ediyor.

Fakat, kimliklerine ilişkin rahatsızlığını da gizleyemiyor...

Kendisine Horasan’dan bir Türkmen geçmişi uydurduğunu Hürriyet’in ünlü “köken araştırmacısı” Soner Yalçın yazmıştı.

Horasan’dan çıkıyor, bütün bir Türkmen coğrafyasını karış karış dolaşıyor... Konya’ya gidiyor, Nasrettin Hoca’yla akraba oluyor... Hicaz’a uğruyor “Seyyidlik” unvanı alıyor. Anadolu’ya geliyor, Türkmen oluyor... Ama bir türlü Dersimli Kürt Kemal olamıyor.

Belki de, etnik kimlik ve inançlar üzerinden siyaset yapmak istemediği için kimliklerini gizliyordur...

Olabilir...

O zaman “Başörtüsü sorununu ben çözerim” demeyecek...

Çarşaflılara rozet takmayacak...

Etnik kadrolaşma konusundaki sorulara “açık cevaplar” verecek...

Partililere, “Camiye gidin, halka kendinizi anlatın, cemaatle iyi ilişkiler kurun” demeyecek...

Hadi “Kürt” dememek için bin dereden su getiriyor, etnik çağrışımı olabilecek sözcüklerden özenle kaçınıyor... O zaman “Rojin de bizim, Agop da bizim” diye üst perdeden atıp tutmayacak...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi