Engin Ardıç

Engin Ardıç

Nostradamus bu kadar uçmamıştı

Nostradamus bu kadar uçmamıştı

Yok, bu iş anketlerle olmayacak...
Ne kadar sallasalar, ne kadar eğip bükseler, hem artık kimse yutmuyor, hem de sonuçlar "istenildiği gibi" çıkamıyor bir türlü.
Kılıçdaroğlu'na beğendirmek için anket düzüyorlar, ittirsen kaktırsan çıka çıka yüzde 30 çıkabiliyor.
Fena mı? İstanbul belediye seçimlerinde yüzde 39'u yüzde 53'ten büyük gösterip "aslında kazandı" diye utanmazca propaganda yapabilmek için yeterli ama, ötekilere de yüzde 48 görünüyor, ne kadar azaltmaya çalışsan... Mızrak kılıfa bir türlü girmiyor.
Kıyılarda yaşayan doktorlar mühendisler oy vereceklermiş, içerilerde yaşayan ayılar önemli değilmiş... Tamam da, ne kadar hakaret edersen et, sonuçta gene havanı alıyorsun.
Yok, anketle yürümez bu iş. Kala kala da altı ay kaldı...
Ne yapalım? Remil atalım.
Falcılıkla belki kadını kızı etkileriz, azıcık oy aktarması yapabiliriz böylece adamımız Kılıçdaroğlu'na.
Tabii kendisi de bu arada "Lefter'in kaleciliğini övmek" gibi çamlar devirmese de onca özenle kurduğumuz dümeni bozmasa ne iyi olacak!
Yani o kadar allıyoruz pulluyoruz, tam kıvamına sokacağız, adam öyle bir laf ediyor ki bir çuval incir çöpe gidiyor be kardeşim...
Gene de şöyle bir sallatalım bakalım yılbaşını bahane edip, magazin ekinde yayınlayalım ki "beyaz kadınlar" etkilenip bunalıma girsinler de iktidar partisine yönelmesinler. ("Sizi çarşafa sokup ırzınıza geçecekler" propagandası etkisini yitirdi, daha ince hergelelikler düşünmek zorundayız arkadaşlar.)
Bunlardan biri de yıllık fal.
2011'de neler olacak?
Herkes çok meraklı ya bu tür saçmalıklara... Kullanalım.
Seçim? Vallahi ortada... Kim kazanır, bilinmez. (Tarafsız görünelim.)
Ama ekonomik, politik ve de alafortanfonik durum kötü görünüyor! (Yahu sen salla bir kardeşim, belki yerler.)
Bakın neler olacakmış 2011 yılında:
Güneş tutulması içişlerini gergin bir duruma sokacakmış. Şiddet, ayrıştırıcı hareketler, protestolar görülebilirmiş. (Tüyoyu aldınız gençler, daha ne bekliyorsunuz?)
Özgürlük arayışı ve eşitlik teması önem kazanabilirmiş. (Hadi oğlum, koş yumurtacıya.)
Ayrışma getiren koşulların yarattığı kriz bizi bekliyormuş.
Uluslararası konulardan kaynaklanan belirsizlikler ülkemiz ekonomisine yansıyabilir, dalgalanmalar sürebilir.
"Halkı daha tepkisel kılabilecek" (ne güzel Türkçe!) ve huzursuzluk yaratabilecek gelişmeler...
İnançlar ya da farklı sosyal görüşler açısından sürtüşmeler...
Toplumun tansiyonu çok yüksek olacak.
Ve de yılın ikinci yarısında "askeri ilgilendiren durumların daha fazla dikkat çekmeye başladığını görüyoruz"... (Hadi hayırlısı.)
Bilmemne gezegeninin bilmemne burcuna geçmesiyle "asker daha aktif hale gelerek öne çıkabilir"... (Vallahi o kadar da kışkırtıyoruz, gene kıpırdamıyor.)
Yılın son aylarında komşu ülkelerle gerginlikler... Sınırdaş ülkelerle ilişkilerde aksamalar, beklemeler ve sıkışmalar... (Eh, böylece Davutoğlu'nun da canına okuduk.)
Yılın son döneminde, borçları gündeme getiren zorlayıcı durumlar...
Kısacası, felaketler yılı 2011.
Ben de amigo basının falına bakayım mı?
Üç vakite kadar patron gazeteyi satabilir, siz de ayvayı yiyebilirsiniz. Bu kabak da en çok yalan yazanların başına patlayabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi