Ali Eyvaz

Ali Eyvaz

Nuray Mert ve Ruşen Çakır’dan “Hizbullah” için klakson

Nuray Mert ve Ruşen Çakır’dan “Hizbullah” için klakson

Hükümetin açtığı serbest yolda şımarıklık yapmayı esaslı muhaliflik sanıp caka satanların o nazik surat-ı şahanelerine geçtiğimiz hafta okkalı bir tokat akşetti.

Abdullah Öcalan’ın özerklik taleplerini kökünden kesen ikazından söz ediyorum.

Ancak nedense Yıldırım Türker’den Sırrı Süreyya Önder’e, Altan Tan’dan Ahmet Altan’a, Nuray Mert’ten Ahmet Hakan’a kadar hiç biri oralı dahi olmadı. “Tek bayrak, tek millet, tek vatan…” diye aslında vaziyeti idareden öteye geçmediği gayet açık olan “yetkili” ağızlardan gelen mesajları dillerine dolayan bu kişiler, 22 derece hava sıcaklığında, yarım depo benzinle, çarşaf gibi bir pistte ferrari içinde hız denemesinde bulunmayı hempalarına adrenalin diye yutturanların hamurundan oldukları için kimse onlara bunu çok görmedi.

Hatta Diyarbakır’daki özerklik toplantısına katılmış olan Nuray Mert, “Ben bir Öcalan dekoderi değilim” kaydını düştükten sonda “Ancak Öcalan’ın açıklamasından bir ayrılık sezmedim. Öcalan ile o toplantı arasına nifak sokmaya çalışıyorlar” yollu tevil türü şeyler söyleyerek, Öcalan ile BDP arasında arabuluculuğa dahi soyundu.

Tüyleri tepesinden ense köküne sarkan komik kukuletalı Nemçe casusları gibi uzun bir zaman İslami camiada gezip dolaşan tiplerin bu sıralar Kürt sofralarına misafir oldukları herkesin malumu. E bu da arabuluculuk dahil pek çok mesuliyeti kuşanmayı gerektiriyor.

Nuray Mert, eski faaliyet alanını paylaştığı Ruşen Çakır’ın programında, “Sadece BDP ve Kürt siyasetçiler dışında kalanlara halk deniyor. Peki Habur’dan dönüşler sırasında insanlar göbek atmıştı; oradakiler halk değil miydi? Bu insanlar arasında bir çatışma, ayrışma varmış gibi gösterilmek isteniyor” dedikten hemen sonra, konu “Hizbullah” üyelerinin sevinç gösterileri eşliğinde salıverilmelerine dair görüntülere gelince ise “Allah vatanı milleti korusun. O ne görüntülerdi öyle…” taaccübünde bulundu. Böylece 99 saniyelik kaydedilmiş çifte standart rekorunu da tazelemiş oldu.

Nuray Mert daha sonra sözü İslami duyarlıklı bir gazetenin manşetine getirerek, “PKK’nın mayası ASALA’dır gibi bir başlık kullandılar. Bu saçmalık beni 10 yıl öncesine ışınladı” dedi.

10 yıl öncesine ışınlandığında bu gün manşetlerine saçmalık dediği gazetenin ona verdiği olağandışı önemi de hatırlayacaktır kuşkusuz.

Nuray hanım, Ankara’ya her inişinde havaalanından o zamanki çalıştığı gazete olan Radikal’in aracı yerine, onun yüzünden zavallı muhabirlerin dolmuşa talim etmesi pahasına “İslami duyarlıklı gazetenin” kurum aracı tarafından alınıp Ankara’da devri alem ettiği günleri elbette unutmamıştır.

Ayrıca bugünün rizikosuz ortamında “sahip çıkma” şovlarına malzeme ettiği “Kürtlere” 10 yıl önce neden kapalı olduğu sorusunu da biz yöneltmiş olalım.

Kimin arabasına binse onun klaksonunu çalanların yapması gereken en önemli vicdan muhasebesi, hiç görmedikleri kutup ayılarının yararına kermes düzenleyen fabrikatör karılarıyla aralarındaki derece farkını irdelemeleridir.

Hempası Ruşen Çakır, televizyondaki aynı programda “Hizbullah oluşumu itibariyle dikkate alınması gereken tehlikeli bir örgüt. Hem İslamcı hem Kürt olduğundan çifte tehlike. Tahliyeler bunu gösterdi” diyerek o bildik uyarı/ihbar tıynetini hem “Kürt” hem “İslamcı” için ayrı ayrı sergilemeden edemedi.

Korkunun bilim kurguyla harmanlandığı yapay zekâ türü filmlerden fırlamış saçma sapan replikleri ciddi soluk alışlarla sahicileştirmeye çalışan, müzik efektlerini andırır tarzda söze başlayıp, kaykılma-gerilme yollu hareketleri sözün ortasında başarıyla uygulayan Ruşen Çakır, sözün sonunu “Hizbullahsız bir Türkiye dileğiyle” diyerek bağlarken, Nuray Mert’in bıraktığı yerden acı bir klakson sesini yurdun en ücra köşelerine kadar duyurmuş oldu.

Sanırım Çehov’a aitti; “İnsan, kendi vicdanından bir şey gizleyemez.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Eyvaz Arşivi