Yasin Doğan

Yasin Doğan

Baykal klasiği

Baykal klasiği

CHP lideri Baykal dün TBMM'deki özel gündemli oturumda yine günün anlam ve nezaketine uygun olmayan bir üslupla konuştu.

Baykal sanki grup konuşmasıyla genel kurul konuşmasını birbirine karıştırmış gibiydi.

önce “sevgili vatandaşlarım” diyerek milletvekillerine hitap etti, ardından zehir zemberek bir konuşma yaparak “bayram günü” bile olsa alışık olduğu siyaset üslubundan ayrılamayacağını gösterdi.

Aslında Baykal'ın demokrasi konusunda gerçek fikirlerini ortaya koyduğu da söylenebilir.

önce iktidarın meşruiyetinin şekillenmesinde milli irade ve halkın tercihlerinin çok anlamlı olmadığını izah etti, ardından cumhuriyetin kuruluş dönemindeki olaylarla benzetme yaparak bugün olup bitenleri yorumlamaya çalıştı. Hükümete yönelik sert üslubu, suçlayıcı ve tahrik edici söylemi, hiç de böyle bir güne yakışmayacak nitelikteydi.

Birlik ve beraberliğin pekiştirilmesi gereken bir günde çatışmacı bir üslubu sürdürmek ancak Baykal'ın hırçın siyaset tarzıyla izah edilebilir.

“Bunlar Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü, istikrar ve huzurunu hiç mi düşünmüyorlar” diye soranlara en güzel örnek Baykal'ın 23 Nisan konuşmasıdır.

Baykal “siyasi iktidarların meşruiyetinin temeli anayasa ve hukuktur” diyerek siyasal meşruiyeti tanımlarken milli iradeyi devre dışı bıraktı. Oysa hukuki meşruiyet, iktidarlara yetki ve sınırları tanımlar, yetkiyi veren ve siyasi meşruiyeti sağlayan asıl kaynak milli iradedir.

Baykal'ın “Türk toplumunda İslamiyet, laiklik ve demokrasi bir altın üçgen oluşturmuştur. Bunların tümüne aynı zamanda sahip çıkmak zorundayız” şeklindeki sözleri ise çok dikkat çekicidir. Her tarafı afişlerle donatan Baykal “din de bizim, devlet de bizim” mesajıyla da yeni bir görünüme soyunduğunu gösteriyor. Doğrusu bu “altın üçgen” ifadesi AK Partili birinden çıksa ertesi gün kıyamet kopardı.

Ancak Baykal'ın din istismarının bir sakıncası yok. çünkü Türkiye'de dini istismar etmek değil, samimi dindar olmak bir sorun olarak algılanır. Bu yüzden Baykal konuşmasında defalarca dinden diyanetten bahsedebilir, din-laiklik-demokrasi üçgeninden dem vurabilir.

Baykal'ın son dönemde iki yönlü bir strateji izlediği anlaşılıyor. Birincisi AK Parti karşıtı cepheyi yanında toparlayacak bir sertlik içinde muhalefet yapıyor. İkincisi dine saygılı, milliyetçi bir görüntü vererek geniş kitlelerle de bağ kurmaya çalışıyor.

Oysa bu iki tarz birbirine terstir. Siz muhalefeti toparlamak için sertleştikçe ve iki kutuplu bir siyaset peşinde koştukça toplumun önemli bir kesimini karşınıza almak durumunda kalırsınız.

Baykal dinci, devletçi, milliyetçi, laik bir görüntü geliştirmeye çalışıyor. Ancak bunun içinde demokratlığı eksik bırakıyor.

özellikle 23 Nisan konuşmasındaki milliyetçi vurgu, hamaset ve yabancı düşmanlığı AK Parti'ye karşı konumlanan iş ve medya dünyası açısından çok da içaçıcı olmasa gerek…

CHP'nin kavgacı siyaset tarzı yüzünden bir 23 Nisan bayramı daha tartışma ve polemiklerle geçti. CHP'nin bu önemli günde çocuklara milli egemenlik, birlik ve bütünlük dersi vermesi daha yerinde olurdu…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yasin Doğan Arşivi