Akif Emre

Akif Emre

Hegemonik sınırlar "Sudan" gerekçeler

Hegemonik sınırlar "Sudan" gerekçeler

Güney Sudan'da günlerdir referandum yapılıyor. Beş gün içinde kayıtlı seçmenlerden yüzde 60'ının oy kullanabildiği açıklandı. Referandum sonucunda nerdeyse kesin olan, Animist ve Hıristiyanlardan oluşan güneyliler Sudan'dan ayrılma kararı verecek. Bu karar da Haziran ayına kadar uygulanmış olacak.

Afrika'nın en büyük coğrafyasına sahip bir ülke referandumla resmen bölünüyor. Çeklerle Slovakların bölünmesini çağrıştırsa da hikaye hiç bu kadar basit değil. Yıllarca süren iç savaştan sonra 2005 yılında varılan anlaşmaya göre güneylilerin ayrılıp ayrılmayacağı kararı bu referanduma bırakılmıştı. Sudan Devlet Başkanı Beşir de sonuca saygı duyacaklarını, eğer ayrılma kararı çıkarsa ilk tanıyanın kendilerinin olacağını açıkladı. Görüntüye bakılırsa 1980'lerden beri süren iç savaş hiç yaşanmamış sanırsınız.

Olaya tarihsel perspektiften bakıp, "Obama iyimserliğiyle" gerçekleşen barışçıl bölünmeyi takdis etmek isteyenler, İngilizlerden kalma sınırların ortadan kalktığını ileri sürerek bir tür sömürgecilikten kurtuluşu ima ediyorlar. Evet, Ortadoğu ve Afrika'daki sınırlar hala büyük ölçüde sömürgecilik döneminden kalma. Afrika'da İngiliz ve Fransız sömürge yönetimlerinin çizdiği sınırlardan biri ilk kez yeniden düzenleniyor. Ortadoğu'da bu resmen olmasa da fiilen Irak'ta gerçekleşti.

Ortadoğu ve Afrika'nın siyasal denklemi, gizli kutusunun şifreleri hâlâ önemli ölçüde İngilizlerde. Afrika'da buna Fransızları da eklemek gerekir.

Olayı sömürge sınırlarının değişiyor olmasından ibaret sananlar gerçeğin acı tarafıyla da yüzleşmek zorundalar. Sömürge sınırları değişirken yeni sınırları kim çiziyor? Sömürgeci İngiliz'in cetvelle çizdiği sınırlar bozulurken yeni sınırların çiçeklerle belirlendiği söylenebilir mi?

Amerikan gücünün yükselişe geçmesinden; özellikle küresel ölçekte hegemon güç olarak ortaya çıkmasından sonra iki önemli sınır ayarlaması yapıldı. İlkinde Güneydoğu Asya'nın en büyük ülkesi olan Endonezya'dan Doğu Timor ayrıldı. Daha sonra Afrika'nın en büyük ülkesi olan Sudan ikiye bölünmüş oldu. Sömürge dönemi sınırlarını değiştirmeye meraklı Amerika'nın bu arada aynı dönem çizilen Kuveyt-Irak sınırını değiştirmemek için topyekûn savaşa girmesini de dikkate aldığımızda sömürge sınırlarının değişmesinin anlamı biraz daha anlam kazanır.

Sömürge sınırlarını bozarak ülkelerin bölünmesini sağlayan hegemonik güç kendi sınırlarını çiziyor. Bu durumu "yeni emperyalizm" veya "imparatorluk" olarak da adlandırabilirsiniz. Sonuçta Afrika'da İngiliz sömürgeciliğinden kalma bir düzen yeniden şekillendiriliyor ve bunu gerçekleştiren de sanılanın aksine halkların demokratik tarihleri, özgür iradeleri olmaktan çok hegemonik gücün stratejik tercihleridir.

İç savaşın hüküm sürdüğü 90'lı yılların sonlarında Sudan'a bir grup gazeteci ile yaptığımız gezide, Dışişleri Bakanı'nın söyledikleri bugün olup bitenin bir kısmını açıklar mahiyetteydi: "Güneydeki savaşan gruplarla yaptığımız her anlaşma, bunların yaptıkları Amerika gezisinin ardından bozuluyor..." Nitekim biz Hartum'dayken benzer bir olay yaşanmıştı. Her şey dış müdahale ile izah edilemez şüphesiz. Ancak müdahale etmek isteyen küresel hegemon/lar iç sorunları kullanırlar.

Sudan'da Güney'le savaşın durma noktasına geldiği bir zamanda, Darfur'da sorunun patlak vermesi sadece iç sorunlarla açıklanamaz. Çünkü Darfur'da petrol bulunmasının ardından bölgede çatışmalar ortaya çıktı. Sömürgecilik bakiyesi Irak-Kuveyt sınırının petrol nedeniyle değiştirilmesine izin verilmediği gibi, Sudan'ın Darfur ve Güney bölgelerinin de petrol bulunduğu için 'hegemonik harita'ya dahil edilmek istendiğini düşünmek için yeterinde delil var.

Yeni hegomonik harita şekillenirken Obama barışının ne demek olduğunu da daha iyi anlayabiliriz. Küresel teröre destek verdiği gerekçesiyle ambargo uygulanan Sudan'a, ayrılık konusunda sorun çıkarmadığı takdirde Haziran ayından itibaren bu yaptırımın kaldırılacağını açıkladı ABD. Küresel terörle bir ülkenin parçalanması arasındaki bağlantıyı kurabilenler sömürge sınırları değiştiği için sevinebilenler...

Ayrıca İsrail'in özellikle su stratejisinin bu olayda ne denli etkin olduğunu da hatırlatmakta yarar var. Bu durum, Etiyopya ve Güney Sudan üzerinden Mavi ve Beyaz Nil kaynaklarının kontrol altına alınması ve özellikle Mısır'ın rehin alınması demektir.

Obama'nın New York Times'ta çıkan yazısındaki görüşlere inanırsak, sömürge sınırlarının yerine hegemonun çizdiği düzenlemeye sevinebiliriz: "Başarılı bir referandum Afrika'nın demokrasi ve adalet yolculuğunda önemli bir köşe taşı olacak."

Bu arada, Irak'ın işgalinin de bu gerekçeyle yapıldığını da hatırlamakta yarar var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akif Emre Arşivi