Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Hukuk komedisi, devlet dramı

Hukuk komedisi, devlet dramı

Merak ediyorum ben, Hrant Dink davasının seyri konusunda Adalet Bakanı Ergin'in, İçişleri Bakanı Atalay'ın, eski Adalet Bakanları Çiçek'in, Şahin'in ve nihayet Başbakan Erdoğan'ın ne düşündüklerini...
Ortada hukuk adına komedi, devlet adına dram diye nitelenebilecek bir hadise var.

Olay, henüz dava sürerken AİHM'ye gitmiş ve Türkiye mahkûm olmuş.

Mahkûmiyet kararı, hem devlet dramı adına hem hukuk komedisi adına her şeyi ortaya koyuyor.

Vurulacağı neredeyse ayan-beyan hale gelmiş, üstelik devlet katkısıyla vurulacağı anlaşılmış bir adamın korunamaması... Burada "korunamaması" ifadesi bile ironik mahiyet taşıyor çünkü bir tarafında devlet katkısı varsa, öteki yanda koruma beklentisi komik hale geliyor.

Ortaya çıkan devlet katkısı(!)nın soruşturulup, netleştirilip, tasfiye edilememesi...

Yargı safhasının, failler belli olmasına rağmen, komedi-dram karışımı görüntü içinde dört yıldır sona ermemesi...

Üstelik burada, hukuk komedisi ve devlet dramının, Hrant Dink gibi Türkiye'nin uluslararası camiada sorgulandığı bir alanın (gayrimüslimlerin hukuku) sembol ismi olması...

Üstelik Hrant Dink cinayetine paralel Rahip Santoro cinayeti, Zirve Kitabevi cinayeti gibi cinayetlerle, Türkiye'nin dünya kamuoyuna, "Gayrimüslimlere karşı cinayet işlenen Müslüman ülke" imajıyla sunulduğu bir sürecin içinde gerçekleşmesi...

Ben, bu hukuk komedisi ve devlet dramında, AK Parti hükümetinin, tayin edici rol oynadığını asla düşünmem. Düşünmem çünkü bizzat AK Parti'nin, bu tür komplolara maruz kaldığını, bu tür komploların mağduru olduğunu düşünürüm.

Ancak siz AK Parti olarak, bu dönemde iktidarda iseniz, süreçte etkisiz kalmak da, bir başka sorumluluk oluşturuyor. Yani seyirci olamazsınız. Seyirci olmak demek, devlette birilerinin yürüttüğü komploya sessiz kalmak anlamına gelir.

Ondan sonra da bu sessizlik sorgulanır?

-Neden sessiz kalındı?

Ondan sonra yorumlar gelir.

-AK Parti seçim öncesinde milliyetçi oyları küstürmemeyi hesapladı vs...

Oysa ben, sadece bir savrukluk, devletin iki yakasını bir araya getirememe, ehemmi- mühimi kaybetme görüyorum.

Oysa AK Parti iktidarı için, Dink davasında, mazerete ilişkin tüm süreler fazlasıyla dolmuştur.

Yargı alanı, bağımsızlık gerekçesiyle ilgi dışına çıkarılsa bile -ki o bile kamuoyu açısından kabule şayan değildir- güvenlik bürokrasisi konusunda herhangi bir mazeret gösterilemez.

Yarın, Dink davası sanıkları, tutukluluk süresi dolduğu için tahliye edilirse, bunun da faturası sadece yargıya çıkmaz. Tıpkı Hizbullah olayında olduğu gibi hükümet de payını alır tepkilerden.

Bu defa, tepkileri dindirmek için güvenlik güçlerini, değdi-değmedi mantığıyla, Hizbullahçı şüphesi taşıdığınız her eve gönderirsiniz, meskenler basılır, hukuksuz gözaltılar yapılır... Son tahliyeler ve tepkiler sebebiyle, tüm Türkiye çapında Hizbullah'a karşı yürütülen operasyonda nasıl bir uygulama yapıldığı konusunda Başbakan'ın, İçişleri Bakanı'nın bilgisi var mı? Diyelim, tahliye olduktan sonra imza vermeye giden Hacı İnan neden yeniden gözaltına alındı? Aynı tarzda imza veren diğerlerinin gözaltına alınma sebebi nedir? Alelacele bir mahkemeden yeni bir yakalama kararı çıkıyor, bu da sağlıklı bir hukuk hamlesi mi yoksa medya bombardımanının yansıması mı?

Hukuk deyince ben de soruyorum:

-Çetin Doğan dışarıdaysa, neden Mustafa Balbay ya da Tuncay Özkan içeride?

Bir insanın görüşüne karşı olmak ayrı, ona uygulanan hukukun içinize sinmesi ayrı...

Şunu demek istiyorum:

Hükümet, olan bitenlerden, zannedilenden daha çok sorumlu tutulduğunu görmeli ve yapabileceğini yapmalı.

Yanlışlar varsa önlemeli, tedbir almalı, yanlış yapanları yargı önüne getirmeli, yargıda sorun varsa çözmek için adım atmalı, çözemediklerini veya yargıda karşı karşıya kaldığı dirençleri kamuoyu ili paylaşmalı.

DP: Fasa fiso

En doğrusunu Aydın Menderes söyledi. "Demokrat Parti ismini değiştirmeli. Çünkü o misyonu kaybetti."

Cindoruk, Çiller, Mesut Yılmaz, Ahmet Özal vs. derken Namık Kemal Zeybek başkan oluveriyor. Nasıl bir şey bu? Piyango ya da sihirbazın şapkası sanki... Üç beş gün önceye kadar Namık Kemal Zeybek ismi yok, sonra şıp diye genel başkan. Bir siyasi misyon, bir parti, bir genel başkan bu mu demek? Zeybek'in şahsından bağımsız olarak yaşananlar, DP'nin ne kadar misyonsuz hale geldiğinin göstergesi niteliğinde. Kimseyi kırmak istemem ama olan bitene baktığımda aklıma fasa fisodan başka bir tanımlama gelmiyor. 28 Şubat'ın Demirel-Mesut Yılmaz, Cindoruk ayağı çökmüştür vesselam!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi