İşte benim Cumhurbaşkanım

İşte benim Cumhurbaşkanım

Strasbourg’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e Hrant Dink cinayetiyle ilgili olarak Devlet Denetleme Kurulu’nu devreye sokması teklifini yaptığımda çok umutlu değildim aslında.

Cumhurbaşkanı Gül’ün dile getirdiği kaygıların bir kısmı bende de mevcuttu ama işin idari yönündeki kasta varan ihmallerin soruşturulmamış olması dayanak noktamı oluşturuyordu.

Cumhurbaşkanı Gül bize Türkiye’ye döner dönmez konuyla ilgileneceğini belirtti.

Ve dediğini yaptı.

Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden yapılan açıklama şöyle:

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 14 Aralık 2010 tarihinde kesinleşen kararında da Hrant Dink’in yaşam hakkının korunması ve cinayetin önlenmesinde kusuru olan yetkililer hakkında etkili soruşturma açılması istenilmiştir. Bu kapsamda ‘Tahkikatı yürüten kişilerin bağımsız olmadığı ve izlenen araştırma yöntemlerinin yargısal nitelik taşımadığı’ gerekçesiyle dosyanın tekrar açılması istenilmiştir. Bu itibarla Sayın Cumhurbaşkanımız Devlet Denetleme Kurulu’na konunun ayrıntılı biçimde incelenmesi talimatı vermiştir.” Bu Türkiye’de eşi emsali görülmemiş bir gelişmedir. Bu, Türkiye’de hak ve hukuka saygılı, devlet cinayetlerine tepkili herkesin şapka çıkarması gereken bir karardır.

Süleyman Demirel veya Ahmet
Necdet Sezer’in hiçbir koşulda vermeyeceği, veremeyeceği bir karardır.

Bu tavır, kimilerinin aksine açıklamalarının aksine Abdullah Gül’ün bizim cumhurbaşkanımız olduğunun açık göstergesidir.

Tarihimizde ilk kez, bir cumhurbaşkanı, kurbanın etnik kökenine bakmadan devlet görevlilerinin ihmal veya kastı bulunduğu iddia edilen bir olayın soruşturulması için Devlet Denetleme Kurulu’nu devreye sokmuştur.

Bu tavır, devletin zirvesinin bir yurttaşının hayatına kastedilmesine seyirci kalmayacağının göstergesidir.

Bu tavır aynı zamanda kimseye yaptığının yanına kar kalmayacağının en tepe noktadan ifade edilmesidir Bu tavır, aynı zamanda geçmişteki örneklerin aksine, cumhurbaşkanının hukuk dışı eylem ve işlemlere kayıtsız kalmayacağınının vurgusudur. Bu, “Yeni Türkiye”nin en somut dışa vurumudur.

Bu tavır, başta kendini solcu sanan bir grup tutucunun, Gül’ün cumhurbaşkanlığına karşı çıkışının yanlışlığını gösteren bir tavırdır aynı zamanda. Sayın Gül, seçildiği gün de cumhurbaşkanımdı, bugün de.

Kendisine tekrar şükranlarımı sunuyorum. Hem kendi adıma, hem Dink ailesi ve sevenleri adına, hem de bu ülkenin faili belli cinayetlerine kurban gitmiş insanları adına...



Avrupa’ya açık rest

Tulu Gümüştekin dün Sabah’taki köşesinde gözümüzün önünde cereyan eden ama çok farkında olmadığımız bir süreci ustaca anlatmıştı.

Önce Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Newsweek’te yayınlanan makalesi geldi. Erdoğan, bu makalede “Avrupalı dostlarımız, Türkiye-AB ilişkilerinin hızla bir dönüm noktasına yaklaştığının farkına varmalıdır” diyerek ilk işaret fişeğini atıyordu.

Erdoğan’ın bu net tavrını Cumhurbaşkanı Gül’ün “Dünya AB ile bitmiyor” sözleri izledi.

Son olarak Egemen Bağış, “Fişi çeken biz olmayız. Bu zevki Avrupalılara bırakırız”
dedi.

Tulu Gümüştekin, ilişkilerin nasıl bir çıkmazda olduğunu da anlatıyor makalesinde.

Evet, henüz Avrupa kadar zengin değiliz ama üyelik için başvuran yoksul ülke de değiliz.

Her alanda ileri giden, kendine güveni giderek artan ve yarın daha zengin ve güçlü olacağına inanan bir ülkeyiz.

Bu ülke, Avrupa kapısında itilip kakılmaya razı olmaz.
Avrupa’nın kendini yedek güç olarak kullanmasına da izin

vermez.

Gelinen nokta açık, fişi Merkel ile Sarkozy çeksin...



Mısır ve twitter

Siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini yasaklayabiliyorsunuz ama teknoloji yasak dinlemiyor.

Mübarek, Mısır’ı demir bir pençeyle yönetti ama Amerikan gençliğinin muhteşem buluşları olan Twitter ve Facebook’a yenildi.

Belki henüz devrilmedi ama artık ayakta kalması zor.

Devrim, en çok korktuğu camilerin avlusundan gelmedi, cep telefonundan, bilgisayardan geldi.

Öncü işçi sınıfı, parti liderliği teorileri Ortadoğu tarihi yaşanırken çöpe atılıyor.

Devrimin yeni öncüleri iPhone, Blackberry, Nokia telefonlar.

Teorisyenleri teknoloji uzmanı, öncüleri telefon kullanıcıları.

Lenin hayretler içinde izliyordur.

Ne diyelim, “Bütün ezilen telefon kullanıcıları birleşin” veya “Muhtaç olduğunuz kudret internet bağlantısındadır.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi