Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Pespaye olma... Çalış!

Pespaye olma... Çalış!

Son durum şudur: AK Parti bir dönem daha hükümete vaziyet edecek, kasetli değişimle fırtınalar estiren Kılıçdaroğlu kendi rüzgârında boğulacak, Devlet Bey’in partisi baraj sorunlarını halledebilirse parlamentoya 30-40 milletvekili sokabilecek.

Ben söylemiyorum.

Kamuoyu araştırmaları söylüyor.

Hatta, bazı araştırma kuruluşları daha da ileri gidiyor, iktidar partisinin oy patlaması yapacağını, Meclis’teki “en büyük çoğunluğu” yakalayacağını ileri sürüyor... “Yüzde 48 olur” diyen var, “yüzde 50’yi geçer” diyen var, yüzde 50’yi az bulan var... Uçup duruyorlar.

Elin ağzı torba değil ki...

Fakat, neresinden bakarsanız bakın, “derin ve salim arkadaşların” öngörüsü tutmayacak... Kemal Bey’in liderliği tehlikeye girecek... Devlet Bey, sorgulanır hale gelecek...

Bu durumda, “Seçime kadar bütün gücümüzle abanalım, farklı ve etkili muhalefet yapalım” diyen basın önderi de avucunu yalayacak ve tapon gazetelerini kakalamak için “yağlı müşteri” arayışına girişecek.

Hedef, CHP-MHP koalisyonuydu.

Engin Ardıç’ın yerinde benzetmesiyle bazı “basın çakalları” bunu temenni sadedinde zikredip duruyorlardı; “analarını da alıp gidecekler, şafak yakındır” filan diyorlardı.

Kimse yemedi.

Kemal ve Devlet Bey taraftarları da yemedi.

Sonra çıtayı düşürdüler, şöyle demeye başladılar, “Parlamentodaki çoğunluğu kaybedip 330’un altına düşerlerse, yeni bir anayasa yapmaya kalkışmazlar...”

Fakat, olmuyordu...

Malezyalaştırdılar, olmadı.

Mahalle baskısı ipine sarıldılar, olmadı.

İthal ikameci düşünürlere “sivil dikta” projeksiyonları yaptırdılar, olmadı.

Hangi uzmanlıktan geldiği belirsiz Arato’ya “anayasa değişikliği Türkiye’yi faşizme götürür, aman dikkat!” dedirttiler, olmadı.

Üç beş “güdümlü” öğrencinin yumurtalı eylemini “hükümetin baskı politikalarına yönelik topyekûn halk kalkışması” diye yutturmaya kalkıştılar, olmadı...

İçki yasağı palavrasına sardırdılar, olmadı.

Liberallerin itirazını “skor” hanelerine yazdılar, olmadı.

Olmuyordu.

Olabilseydi, “Muhteşem Yüzyıl” ve “ucube heykel” tartışmalarını daha da sündürüp, “plastik sanatlardan” şöyle mevzun bir halk devrimi yaratırlardı. Sanatsever Kemal Bey’i de herhalde devrim hükümetinin Başbakanlık koltuğuna oturturlardı. Yakışır...

Fakat, kamuoyu anketleri tarihin tekerrür edeceğini, AK Parti’nin bir kez daha ipi göğüsleyeceğini söylüyor.

Bütün hırçınlıkları bundan...

Bu yüzden, kendi taraftarlarını “mahalle mahalle, sokak sokak taşlı sopalı direnişe” çağırıyorlar; sanki bütün ifade kanalları tıkalıymış ve hayat alanlarına müdahale ediliyormuş gibi.

Bu yüzden Menderes ve 27 Mayıs göndermesi yapıyorlar.

Bu yüzden İsmet Paşa’nın “şartlar olgunlaşırsa, darbe meşrudur” fetvasını ağızlarında geveleyip duruyorlar.

Hiç utanmıyorlar.

Madem Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak istiyorlar, sevabına ufak bir “tüyo” verelim de, anakronik “Milli Şef numaralarından” medet ummasınlar, “asker sopası”ndan iktidar çıkarmak gibi bir pespayeliğe saplanıp kalmasınlar.

Formül şu:

Çok çalışacaklar...

Çok çalışacaklar ve halkın önüne yeni hedefler koyacaklar.

Dahası, kara kalabalıkları kendi “samimiyetlerine” inandıracaklar.

Bu kadar basit...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi