Faruk Çakır

Faruk Çakır

Yakın tarih bilindikçe CHP zora giriyor

Yakın tarih bilindikçe CHP zora giriyor


Türkiye’nin herhangi bir meselesini konuşunca, konu ister istemez ‘tek parti’ devrine uzanıyor. Cumhuriyetin ilânıyla birlikte ülkemizi ‘idare’ etmeye başlayan kadronun kurduğu CHP (o zamanki adıyla Halk Fırkası) 1950’ye kadar ‘tek parti’ olarak idareyi elinde tuttu.

Arada kurulan başka partiler de oldu, ama onlara da hayat hakkı tanınmadı, kısa sürede çeşitli bahanelerle o partiler de kapatıldı. Nihayet 1946’da kurulan “Demokrat Parti,” hür tercihlerin yapılabildiği ilk seçimde (14 Mayıs 1950) iktidarı ‘tek parti’den devraldı. Bu devralma öyle bir değişikliğe yol açtı ki, CHP bir daha tek başına iktidar yüzü görmedi! (Unutanlar için hatırlatalım: 1950’den önceki seçimler ‘açık oy ve gizli sayım’ sistemiyle yapılıyordu. Yani oylar herkesin gözü önünde, açıkça kullanılıyor, ama bunların sayımı ‘gizli, gözlerden uzak’ yapılıyordu. Bu seçimlere ‘seçim’ demek mümkün mü?)
Geçen günlerde bir dergi, İstiklâl Marşı’nın sözlerini değiştirerek bir yanlışa imza atmış. Neticede bu dergiyi satan bir firma, tepkiler üzerine derginin satışını askıya almış, sahiplerine ‘iade’ etmiş. Bu hareket sonrası İstiklâl Marşı, yazıldığı devir ve bu marşı yazan merhum Mehmed Âkif Ersoy tartışma konusu oldu. İyi ki de oldu, çünkü çoğu kişinin bilmediği ya da unuttuğu tarihî gerçekler bir defa daha gün yüzüne çıktı.
NTV’de yayınlanan “Mirgün Cabas’la Her Şey” adlı programa (10 Şubat 2011, saat: 21.00) katılan CHP milletvekili ‘İstiklâl Marşı’nı savundu, ama sonrasında gelen sorularla zor durumda kaldı. Çünkü programa katılan Muhsin Kızılkaya, “Savunduğunuz marşın yazarı Mehmed Âkif, sizin partinizce Mısır’a hicret etmeye mecbur bırakıldı. Akif’e neler neler yapmışsınız. Akif’in peşine polis, hafiye, istihbaratçı takan bir partisiniz. Dolayısı ile sizin Âkif’i ve İstiklâl Marşı’nın savunmaya hakkınız yok” meâlinde sözler söyledi.
Bu tarihî gerçeklerin hatırlatılması üzerine CHP milletvekili zor anlar yaşadı. “Hayır, o kendi isteğiyle Mısır’a gitti, ama sonra yine Türkiye’ye geldi” gibi sözler sarfetti, ama pek de inandırıcı olmadı. Nihayet programa katılan İsmet Özel de CHP’nin yaptıklarını bir bir hatırlattı ve neticede ciddî bir yakın tarih tartışması yaşandı. İsmet Özel, “Bu marşı savunması gereken en son parti CHP’dir. Çünkü marşta, ‘Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli / Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli’ deniyor; ama CHP ezanların okunmasını 14 yıl (doğrusu 18 yıl: 1932-1950 yılları arasında Ezan-ı Muhammedî’nin aslıyla okunması yasaklanmış, ‘Tanrı Uludur/ Tanrı Uludur’ diye okutulmuştur) yasaklatmıştır. Ne hakla şimdi bu marşı savunuyorsunuz?” meâlinde tesbitlerde bulundu.
NTV de belki böyle bir tartışma beklemiyordu, ama konu yakın tarih olunca mecburen CHP’nin yaptığı yanlışlar gündeme geldi. Belki de bu programı dinleyen pek çok genç, yakın tarihte böyle hadiselerin yaşandığını ilk defa duymuş oldu.
CHP, gerçek anlamda milletle kaynaşmak ve ‘sosyal demokrat’ olmak istiyorsa, ‘tek parti’ devrinde yapılan yanlışlar sebebiyle bu milletten samimî bir özür dilemelidir. O gün yapılan hatalara sahip çıkarak, inkâr ederek ya da yok sayarak bir yere varmak mümkün değil.
Yakın tarih ne kadar iyi bilinirse, CHP o kadar zorda kalacak. Çünkü o yıllarda yapılanları bugünün gençleri kabul etmesi mümkün değil. CHP özür diler ve millete rağmen iş yapmaktan vazgeçerse, kendi menfaatine olur.
CHP’nin işi gerçekten zor, vesselâm...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi