Üzmez meselesi...

Üzmez meselesi...

Şahit olmadığımdan Hüseyin üzmez’in o yüz kızartıcı suçu işlediğini söyleyemem; bana karanlık. Ama genel kuraldır, insanoğlunda nefs-i emmâre vardır. En kötü işleri dahi işleyebilir.
Kartel medyası, bu haber vesilesiyle Hüseyin üzmez üzerinden Vakit’i karalamaya çalışıyor ya bu vesileyle şu fıkra hatırıma geldi:
Bir koyunla bir keçi, bir yardan karşıya geçeceklermiş. önce koyun atlayıp geçmiş. Keçi gülmeye başlamış. Koyun, “Ne gülüyorsun öyle” deyince keçi, “Atlarken kuyruğun kalktı, edep yerin göründü de ona gülüyorum” demiş. Biliyorsunuz koyunun kuyruğu kalın, keçininki incedir. Koyun demiş ki, “Benim edep yerim şimdi görünmüş. Ya seninkine ne demeli! Seninki devamlı görünüyor ya!”
Dedik ya, üzmez bu suçu işlememiş olabileceği gibi işlemiş de olabilir. İşlemiş ise de, bu meseleyi dünyada en son diline dolayacak olan yine belli kesimlerdir. çünkü, üzmez koyunsa kendileri keçi…
Samimiyetsizlik kötü bir şey. Onun için, bir kimse, bir grup, bir gazete veya bir gazeteci üzmez haberinde suçlama ve ayıplama tavrına geçiyorsa, bu ayıplamada samimi olduğunu göstermeli. Meselâ zinanın ayıp, kabul edilemez bir fiil olduğunu yazmalı, söylemeli hatta bunun mücadelesini vermeli. üzmez’i ayıplarken, ortadaki açık rezillikleri görmez olmamalı, hiç olmazsa “İnsanların cinsel tercihlerine saygılıyız” diyenlerin tahribatını da dile getirmelidir.
Ve meselâ bu kötü fiili Hüseyin üzmez’e yakıştıramıyor gözükerek coşkun bir vaziyette köşe yazısı yazmak için kaleme sarılan bir yazar, bu yazısını cünüp olarak kaleme alıyorsa, aynanın karşısına geçip önce kendisine ağız dolusu bir tükürmelidir.
Hani insanın hatırına gelmiyor değil. Haberde sözü edilen 14 yaşındaki kız üzmez’in üvey kızı olsaydı, acaba bazı kesimler, “Haa, o zaman başka. Eğer üvey kızıysa olabilir. Onunla evlense de olur. çocuk sahibi olsa da olur” mu diyeceklerdi, yoksa yine ayıplayacaklar mıydı? Bu hususdaki tavırları cidden meraka değer.
Şunu da merak ederiz doğrusu. Hüseyin üzmez’in konuşma üslubunu biliyoruz.. Kalkıp, “Ne olmuş kardaşım! Şunun şurasında hayvanlar gibi seviştik. Ne var bunda?” dese, malum çevrelerin cevabı ne olur acaba?
üzmez, bu suçlamayla tam manasıyla eşşekten düşmüşe döndü. Kim bilir belki de, “Eşşekten düşmüşe benzemektense, asansörden düşmüşe benzeseydim keşke” diyordur.
Değerli okuyucular! Dünyada iyi-kötü her türlü insan var. Onun için iyilik de kötülük de olacak. Ama Hüseyin üzmez’in yazılarını okuyor idiyseniz, dünyada neredeyse kötü insan bulamazsınız. Ama yok mu? çook, ama o en azılı falanların bile bir cihetten övülecek taraflarını bulup bulup yazdı.
Şimdi de onlar kendisine teşekkür borçlarını yerine getiriyorlar(!). İnançlı insanlara açık düşmanlık yapan kimselerde iyi haller keşfetmeye çalışmak fuzûlî olsa gerek.
İnsan, sevap ve günah işlemeye meyilli bir yaratık. Günahın da sevabın da en küçüğünden en büyüğüne kadar işleme istidadına sahip. Dünyada Nemrut, Şeddat ve Firavunlar olduğu gibi, evliyâ kullar ve peygamberler de var olmuş.
îmanın gereği sırf iyilik, küfrün/gâvurluğun gereği de sırf kötülük. Ama gâvurda bazan Müslüman tavrı, Müslümanda da bazan gâvurda görülen haller görülebilir. Meselâ bir gayr-i müslim yalan söylemeyebilir, ticaret ve alışverişi düzgün olabilir, yoksullara yardım eder, insanlığın iyiliğine işler yapabilir, cömert olabilir. Bu fiiller güzel ise de beraberinde iman olmadığı müddetçe sahibini ebedî azaptan kurtaramaz. Böylelerinin azabı Firavun ve Nevrutların azapları kadar şiddetli olmaz o başka.
Bunun tersi de olur. Zinâ, içki, kumar, yalan, gıybet, iftira gibi kendine yakışmayan haller de Müslümanlarda görülebilir. Bu haller de insanı imansız yapmaz ise de böyle günahlarla öbür âleme gidenler, cehennemde suçları kadar azap görürler.
Kitabımız, zina şöyle dursun ona yaklaşmayı bile yasaklıyor. Onun içindir ki, gazete ve televizyonlara intikal ettiği şekliyle Hüseyin üzmez meselesinin doğru çıkması halinde, suçlamak da bize vazife olur.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi