Erbakan Hoca yenilirken yendi!

Erbakan Hoca yenilirken yendi!

Necmettin Erbakan post-modern bir darbe sonucu başbakanlık koltuğundan uzaklaştırıldığında, aslında siyasi hayatının en büyük başarısına imza atıyordu.

Bu, hem muhafazakar kesimde, hem de Türkiye’de değişimin işaret fişeği oldu.

Erbakan’ın devrilmesi, muhafazakar kesimde başlayan değişim rüzgarına güç kattı.

‘Bin yıl sürecek’ denilen 28 Şubat süreci, daha Necmettin Erbakan’ın başbakanlıktan istifasıyla sona ermiş oldu aslında.

28 Şubat, Türkiye’nin yakın tarihinde eşi görülmemiş bir ekonomik yağmayla sonuçlanırken bu sürece aktif destek vermiş olan tüm aktörlerin tasfiyesiyle sonuçlandı.

İmam-hatip liselerine karşı açılan savaş, bu okulların sadece mezunu olmakla kalmayıp ateşli bir savunucusu ve simgesi haline gelen Tayyip Erdoğan’ı başbakanlık koltuğuna oturttu.

28 Şubat, tam hedefinin aksi bir sonuca ulaşıp askerin siyasetteki rolünü azaltırken Türkiye’nin normalleşme sürecine hız verdi.

28 Şubat günü Sabah’ın manşeti ‘Paşa Paşa imzaladı’ idi.

Aradan geçen zaman o zihniyetin ‘Paşa paşa tasfiyesi’ne tanıklık etti.

Aradan geçen onca yılın ardından, Sabah Gazetesi Necmettin Erbakan’ı gerektiği şekilde uğurluyordu.

Erbakan hedefine ulaşmış bir siyasetçi olarak aramızdan ayrıldı.

Evet, o dönem imzası ve istifası nedeniyle çok eleştirildi.

Ancak hatırlamak gerekir ki, o zaman yanında bir tek medya kuruluşu yoktu. Hepimiz 28 Şubat’ı destekliyorduk.

Muhafazakar basının tek tük temsilcilerinin bir kısmı da tavır alamamıştı.

Sivil toplum bu kadar gelişmemişti.

28 Şubat, Washington’da kotarılıp sahneye koydurulan bir müdahaleydi, o nedenle kuşatıcıydı.

Cumhurbaşkanı Demirel, askerden yana tavır almıştı.

Zıtlaşma kanla sonuçlanabilirdi. Ayrıca, o dönemde parti içi yenilikçi kanat farklı bir siyasi çizgi izlemek üzere kolları sıvamıştı.

28 Şubat, Türkiye’de siyasi tabloyu yeniden çizdirdi ve sonuçta ülkenin yapısını köklü biçimde değiştirecek olan AK Parti iktidara geldi.

Erbakan’ın 2 yıllık başbakanlığına katlanamayanlar, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı, Recep Tayyip Erdoğan’ın tarihi bir rekora giden Başbakanlığı gerçeğini kabul etmek durumunda kaldı.



Erbakan’ın artıları

- Beyefendiliği ve nezaketi. (Zaman zaman Erbakan’a kızanlar olmuştur ama hiçbir zaman nefret sembolü olmadı.)

- Dehaya yaklaşan zekası.

- Parti örgütlenmesi ve taban çalışmasıyla çığır açması.
- Belediyecilik anlayışına yepyeni bir ufuk getirmiş olması.

- Siyasete yepyeni kadrolar kazandıran bir okulun kurucusu olması.

- Kavgadan uzak üslubu.

- Her geri adımdan sonra tekrar sahneye çıkmayı bilmesi.



Erbakan’ın eksileri

- Artık devrinin kapandığını görmeyip aktif siyasette ısrarcı olması.

- Talebeleriyle gurur duymak yerine, onlarla mücadeleye girişmesi.

- Koşulların da etkisiyle aşırı uzlaşmacı davranması.

- Zaman zaman konumunu zayıflatacak kadar hafif açıklamalar yapması.



Kaddafi’nin sonu

Direndikçe zayıflıyor.

Petrol üretim sahaları neredeyse tamamen muhalefetin denetiminde ve ihracat yeniden başladı.

Avustralya ve Çin’e 2 petrol tankeri yola çıktı.

Elinde sadece kendisine bağlı milisler ve paralı askerler kaldı.

Halk, beklenmedik bir direniş ve örgütlenme gösterdi. Sanki halkı örgütleyen güçler var. Uçakları ya kaçırılıyor ya da düşürülüyor.

Artık uzatmaları oynuyor.
O nedenle, Libya’ya askeri bir müdahale düşünülmemeli.

Eğer, güvenlik amacıyla birlik gönderilecekse, müslüman ülkelerden seçilmeli.

Bu saatten sonra yaptırımların anlamı yok, yaptırım halkın aleyhine işler.

Yeni bir yönetim desteklenmeli ve bu yönetimin sağlıklı işlemesini sağlayacak önlemler alınmalı.

Petrol güvence altında olduğuna göre, artık halkın çıkarları düşünülebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi