Faruk Çakır

Faruk Çakır

Tamir hareketi

Tamir hareketi

Dünya ülkeleri, Arap dünyasında başlayan hareketlenmeleri acaba doğru okuyabiliyor mu? Bu soruya ‘evet’ cevabı vermek kolay değil. Tunus, Mısır ve Libya’dan sonra sıranın hangi ülkede olduğu konuşuluyor ki, adını andığımız ülkelerde de tartışmalar henüz bir neticeye varabilmiş değil.
Pek çok ortak değeri paylaştığımız bu ülkelerde yaşananları Türkiye’nin de doğru okuyabilmesi beklenir. Ama Mısırlı ünlü gazeteci Fehmi Hüveydi bile “Yaşananlar bizim için de sürpriz oldu. Demek ki biz de halkımızı iyi tanımıyorduk” diyorsa, başka ‘uzman’ların; ‘En doğru teşhisi ben koyabilirim’ demesi mümkün olabilir mi?
MÜSİAD ve UTESAV’ın ortaklaşa düzenledikleri “Ortadoğu ne durumda? Son gelişmeler Türkiye’yi nasıl etkiler?” konulu panelde konuşan konuşmacılar, bölgede yaşananlara doğru teşhis koymanın zorluklarına dikkat çektiler. Herhangi bir Arap ülkesinde yaşananlardan yola çıkıp, aynı bakış açısıyla diğer Arap ülkelerini de yorumlamanın doğru olmayacağına işaret edildi. Çünkü her ülkenin şartları birbirinden farklı. Tunus’ta yaşananlarla Libya’da yaşananlar birebir aynı değil. Zaten dünya ülkelerinin bu hadiselere verdikleri tepki de ülkelere göre değişiyor. Meselâ, Mısır’da yaşananlarla çok yakından ilgilenirken, başka bazı ülkelerde yaşananlara ilgisiz kalıyorlar.
MÜSİAD Genel Merkezindeki toplantıya katılan Mısırlı gazeteci yazar Fehmi Hüveydi, Amerika ve Avrupa’nın Ortadoğu’daki hadiseler karşısında ‘dürüst’ davranmadığına özellikle dikkat çekti. “Onlar için asıl mesele petrol ve İsrail. İsrail ‘garanti’de olsun da ne olursa olsun diye düşünüyorlar. Bu sebeple Libya olaylarıyla ilgilenirken, Umman’da yaşananlara kulak tıkıyorlar” diyor.
Hüveydi’nin dikkat çektiği başka bir nokta daha var ki, o da çok temel bir mesele. Hüveydi, “Yıkmak kolay, yapmak ise zor” derken buna işaret ediyordu. Hatırlamak lâzım ki Risâle-i Nur eserlerinde de bu konuya dikkat çekilir. “Tahrip kolaydır. Bir kibrit bir köyü yakar” misâli, Risâle-i Nur’da yer alan bir misaldir.
Fehmi Hüveydi, “küçük cihad, büyük cihad” benzetmesi de yaptı ki bu da önemli. Mısır örneğinden yola çıkarak, Mübarek’in devrilmesini ‘küçük cihad’a benzeten Hüveydi, bunun yerine yeni bir sistemin kurulması, demokrasi ve insan haklarına saygılı bir yönetimin getirilmesini “büyük cihad”a benzetti. Tabiî ki asıl büyük cihadın “nefisle mücadele” olduğunu unutmamak şartıyla; yeni bir sistem kurulması “büyük cihad” olarak yorumlanabilir.
Çok tartışılan konulardan biri de Türkiye’nin bu ülkelere ‘örnek’ olup olamayacağı konusu. Hüveydi başta olmak üzere yaşananları yakînen takip edenler Türkiye’nin birebir örnek olamayacağını, ama ‘ilham kaynağı’ olabileceği üzerinde duruyorlar. Hüveydi’nin dikkat çektiği bir konu da, Türkiye’de ‘asker’in konumu. Mısır’da askerin siyaset dışında olduğunu ifade eden Mısırlı yazar, geçici olarak yönetimi ele alan Mısır Silahlı Kuvvetlerinin de ‘şaşkın’ olduğuna ve ne yapacağını tam olarak bilemediğine dikkat çekti.
Tartışmalara bakıldığında temel problemin aynı olduğu görülüyor. Her ülke için olduğu gibi İslâm ülkeleri için de “Önce insan” diyen yönetimlerin işbaşına gelmesi şart. Elbette bunun kolay olmadığı ve “tamir” etmenin “yıkmak”tan çok daha zor olduğu anlaşılıyor. “İman ehli”nin yapması gereken de zaten bu: Tahrip değil, tamir için çalışmak...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi