Ülkücüleri MHP'ye mahkûm etmek

Ülkücüleri MHP'ye mahkûm etmek

"O ülkücüler unutuldu mu?" başlıklı yazımız büyük ilgi gördü. Yapılan onlarca yorum bize gönderilen onlarca mail bu ilginin derecesini gösteriyor. Demek ki o ülkücülerin yaptığı hizmeti siyasetçiler unutsa da halk unutmamış.

Birkaç ay önce önemli bir virajdan geçtik. 12 Eylül referandumunda farklı bir sonucun çıkması halinde bugün bulunduğumuz noktanın çok gerisine düşeceğimiz muhakkaktı. Bir defa referandum kaybederek yara almış bir hükümeti kimse iktidarda bırakmazdı. Bunu muhalefet en başta söylemişti. Bu bir güven oylamasıdır diyen Kılıçdaroğlu ile Bahçeli’nin açıklamalarının daha mürekkebi kurumadı.

12 Eylül referandumu ile her şey bitmedi. Bilakis her şey yeni başladı. Onun için AK Parti’nin toplumsal tabanını genişletmeye dostlarını çoğaltmaya ihtiyacı var. Hiç beklenmedik bir anda birkaç ülkücünün ortaya çıkması referandumun kaderini değiştirdi. Bazıları bunun anlam ve değerini bilmese de dönemin anketlerini günü gününe takip eden biz gazeteciler bu desteğin hangi artılara sebep olduğunu biliyoruz. Referandum son haftaya girinceye kadar çok kritik bir noktadaydı. Hiçbir kamuoyu araştırmasında yüzde 52’nin üzerinde bir sonuç çıkmıyordu. Gülen Hocaefendi’nin kendini feda edercesine ortaya atması da bu kritik oranla yakından ilgilidir. Ama son hafta kritik eşik aşıldı, ibre evet ten yana dönmeye başladı. Ve 12 Eylül akşamı mutlu sona ulaşıldı.

Yüzde 58’lik rakamın başbakan tarafından iyi analiz edildiğini düşünüyorum. Seçimin kaderini MHP’den süzülen oylar tayin etti. O tarihe kadar MHP tabanının fire vermeyeceğini düşünenler yanıldıklarını anladılar. Bu kaymanın sebebi hiç şüphesiz başbakanın bağımsız ülkücüler dediği bir avuç insanın gayretiydi. O süreci yakından takip eden gazetecilerden biriyim. Her şey iki kişinin (İ.Sönmez-S.Özdağ) organize edip yayınladığı bir deklarasyonla başladı. Bahçeli’nin tehditlerine bu insanlar cesaretle cevap verince o zamana kadar susan ama yüreği yanan birçok kişi konuşmaya başladı. Onlar konuştukça da Milliyetçi oylar bu tarafa kaydı.

Önümüzdeki dönem 12 Eylül referandumu ile başlayan demokratikleşme hamlesinin, yeni bir anayasaya bağlanacağı bir dönem olacak. Bu meclis hem anayasa yapacak hem de yeni cumhurbaşkanını seçecek. Dolayısıyla daha güçlü daha dirayetli, daha kenetlenmiş bir AK Parti grubuna ihtiyaç var. Zorlu dönemeçlerde Bağımsız ülkücüler gibi dış desteklere ihtiyaç duyulacak. Bugün yapılacak küçük jestlerin yarın büyük getirisi olacaktır. Bu adamlar geçmişte olaylara karışmış gibi düşünenler olabilir. Bugün dağdan meclise gelen milletvekilleri var. Ülkücü öldürmekten hüküm giymiş olanlar var. Geçmişe takılıp kalmamak lazım. Dünden daha önemli olan insanların bugünleridir. Üstelik o tecrübeyi yaşayan insanların bugün daha dikkatli, daha tecrübeli, daha insan merkezli olduklarını görüyorum. Bazen büyük barışları, kavgaların zararını görmüş insanlar yapar. Kaldı ki kimse adaylara bakıp oy vermiyor. Liderlere bakıp oy veriyor. Ülkücüler olsa da olmasa da toplum Tayyip Bey’e bakıp oyunu verecektir. Onun için anlamsız hassasiyetlere gerek yok. Referandum sürecine katkısı olan ve ülkücüler arasında itibarı olanlar değerlendirilmeli, ülkücüler MHP’ye mahkûm edilmemelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi