M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Konya'nın Tahir Hocası

Konya'nın Tahir Hocası

İlim, irfan ve siyaset dünyasının müstesna şahsiyetlerinden biriydi Tahir Büyükkörükçü.
O, “Konya’nın Tahir Hocası” idi.
İmam Hatip Lisesi’ni bitirdiğimiz 1970 yılında iken o Konya Müftüsü olarak görev yapıyordu.
O yıllarda Kapu Camii’nde Cuma günleri verdiği vaazlarla gençlik heyecanımızı tatmine çalışırdık.
Ezana bir saat kala cami tıklım tıklım dolar, herkes Tahir Hoca’nın kürsüye çıkmasını sabırsızlıkla beklerdi.
Lise çağındaki bizler de, yer kapmak için erkenden camideki yerimizi alır, “acaba bir gün biz de bu kürsüde konuşacak mıyız?” diye hayal kurardık.
İnsan içten dileyince oluyor, çok geçmeden o kürsülerde biz de yerimizi aldık hamdolsun.
***
Tahir Hocamız; nefis üslubu, muhteşem belağatı, harika hitabetiyle bizleri gerçekten mest ederdi.
Bir saate yakın vaazı ne çabuk biterdi anlayamazdık!
Anlattığı çoğu mevzuları da “mukaddime”den ibaret kalır, devamı gelecek haftaya sarkardı.
Ben, bu güne kadar hayatımda böyle güçlü bir hatip görmedim.
Zaten Konya’nın Osmanlı dönemi alimlerinden Akşehirli Ahmet Efendi son demlerinde 1950’lili yıllarda şöyle söylermiş:
“Ben Konya’da üç zat tanıyorum, üçünün de özellikleri farklı farklı ve bu özelliklerinde zirve şahsiyetlerdir. Birisi Beyşehirli Abdullah Efendi, Padişah huzurunda ruûs imtihanı vermiş çok büyük alimdir ki, Konyalılar onun ilimdeki derecesini bilemezler. Diğeri Hacıveyiszade Mustafa Efendi ki, çok güzel ve ihlaslı dua eder, tevazu ve niyazda onun üstüne yoktur. Üçüncüsü de yeni yetişmekte olan Tahir Hocadır, o da hatiplikte zirvedir, onun gibi beliğ ve edip konuşan görmedim”
***
Müslüman vardır; namazında niyazındadır, kimseye zarar vermez, kendi işine bakar, camiden eve, evden camiye gider-gelir, hayatı böyle geçer.
Bir de; bunları yaptığı gibi, ayrıca sosyal hayatın içinde aktif olarak rol alan, insanları uyaran, olumsuzluklara müdahale eden, İslam’ı hayata hakim kılmak için mücadele veren, gerekirse bu uğurda bedel ödeyen Müslüman tipi vardır.
İşte, merhum Tahir Hocaefendi bu son tarife giren Müslümanlardandı.
Çok yakın ilişkilerimizde bu heyecanından en ufak bir inhiraf olmadığına şahidim.
Çoğu zayıf rivayetlerle süslü, keşif, ilham ve rüya ağırlıklı anlatımların yer aldığı “Kerâmâtü’l-Evliya” türü kitaplardan yaptığı nakilleri cemaatin fevkalâde ilgisini çeker, onları cûş-u huruşa getirir, hocaefendi de bunları anlatırken gerçekten keyf alırdı.
Bilhassa Hızır menkıbeleri ile Ladikli Ahmet Ağa kerametleri, vaazlarında vazgeçilmezlerdendi.
Onun bu sofi meşrep tavrı, tasavvuf aşkı, evliya ve erenler merakı, bazı kesimlerce “hocanın zafiyeti” olarak değerlendirilmiştir.
Kur’an ayetleri ve bunları açıklayan sahih hadisler varken, günümüz insanlarının aklen ve ilmen anlamakta zorlandığı keramet ve menkıbelerin anlatılmasını tenkit ederek karşı çıkan akademik çevrelere Tahir Hoca yine vaazlarında kendine has üslûbu ile iğneleyerek cevap verirdi.
Merhum Nakşibendi Mahmut Sami Ramazanoğlu’na bağlılığı, Lâdikli Ahmet Ağa ile olan ülfet ve muhabbeti, onun tasavvufta yoğunlaşmasında oldukça etkili olmuştur.
***
Şurası bir gerçek ki, merhum Tahir Hoca yarım asrı aşkın vaazlarıyla cami kürsülerinde, önceleri teyp bantlarıyla, sonraları da video kasetler ve CD’lerle insanımızı irşat ve ikaz etmiş, hala da etmektedir.
Bir insanın vefatından sonra “bunun yerini doldurmak imkansızdır” veya “artık bir daha böyle biri gelmez” gibi ifadelerin doğru olmadığı kanaatindeyim.
Bu ifadeler, Allah Teala’nın gayretine dokunabilir ve sanki O’nun lütuf, ihsan ve ikramına sınır çekmek gibidir.
Her önemli şahsiyet kendi döneminin yıldızıdır ve Rabbi tarafından verilen görevi yerine getirir, gider.
Yarınlarda da aynı görevleri kendi çağ ve dönemlerinde yerine getirecek nice önemli şahsiyetler gelecektir ve bunlar kıyamete kadar olacaktır.
Rabbim, kaybettiğimiz bu değerlerin yerine, onlardan da hayırlısını bize ihsan ve ikram eylesin!
Bu dilek, aynı zamanda Allah Rasûlü’nün (istirca’dan yani inna lillah…dedikten sonra) bize talim ettiği dualar arasındadır.
Allah c.c. Tahir Hocamıza rahmet ve mağfiret eylesin, hepimizin başı sağolsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi