Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

El sıkışıldı da “çatı” üzerinde pazarlıklar sürüyor.

El sıkışıldı da “çatı” üzerinde pazarlıklar sürüyor.

Kimin çatısı?!
Kimin olacak? Çatı o tarafta ise Mason çatısı, bu tarafta ise Müslüman çatısı.
Ha sen havraya gitmişin, ha o senin camine gelmiş oturmuş.
Farkı söyleyin.
Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Kamalak:
“Bütün işlerimiz hocamızdan emanet olduğu üzere daha hızlı bir şekilde aksatmadan hatta daha da ileri götürülerek sürdürülecektir. Burada ölçü, milletimizin menfaatidir.”
Severim Kamalak Hocamı. Ama doğrusu, bu ittifak yaklaşımına bir anlam veremedim.
Eski kurtlar... Onlar da tilki oyunları, bizde 28 Şubat’tan kalma yürek acısı....
Yoksa 28 Şubat kazığı az mı geldi?
Eskiden Mason Süleyman nur derslerine siyasetten arada bir uğradığında Nurlu Süleyman oluyordu. Ondan sonrası kolay, bin Müslüman kesimin sırtına!
Şimdi de bir tarafta %50’lere varan halkın oyları, diğer tarafta politikalarını İslam düşmanlığı üzerine kuranların Bizans oyunları.
“Kekliği düz ovada avlarlar.”
Ne çabuk unutkan olduk, ne çabuk haklarımızı hukukumuzu 28 Şubat mimarı mason baronlarına helal ettik? Kişi elbette ki hakkını helal edip etmemekte serbesttir, ama o kişi bu halkı temsil ediyorsa o zaman kural değişir. Kimin hakkını kime helal ediyorsun?
Diyor ki loca, “Din deyin, iman deyin, vasiyet deyin ama bir araya gelin, barajı aşamazsanız da iktidara en azından beş on milletvekili kaybettirirsiniz.”
Öyle ya... Sen ki dağdan gelesin bağdakini kovasın.
Başbakanlık yetmedi, köşke başörtü ile çıkasın.
Referandum yapasın, kısmen de olsa anayasayı değiştiresin.
12 Eylül darbesi mahsulü olan HSYK’yi tümden alaşağı edesin.
Oysa ne güzel geçinip gidiyorduk!
Ülkenin hâkim ve savcıları dört üyenin iki dudağı arasında idi.
YAŞ da öyle idi. O kurullar atarsa atar, tutarsa tutardı.
Ne çağdaştı (!) Türkiye... Ne güzeldi tek düzen, tek yapı, tek kafa!
Ne yaptın ey halk?
Yargıtay üye sayısını artırarak oradaki saltanat dengesini bozdun.
Danıştay’a uzandın.
Anayasa Mahkemesinin kuruluş mesamesini salladın.
Emekliyi hastane çilesinden kurtardın...
Dış politikada ülkenin itibarını yükselttin...
Bu ne demektir biliyor musunuz?
Demektir ki sen bizim tapınaklarımızı yıktın, biz de senin iktidarını yıkacağız...
Sade yıkmak değil, “değiştirilmesi asla teklif edilemez” tabularımıza da dokundurmayacağız.
O yüzden tüm şer güçler iş başında...
Hepsi artık fraksiyonculuğu bir tarafa bırakarak hedef “AK parti iktidarı” diyorlar, yıkacaklar rahatlayacaklar. Ya sen ne yapıyorsun?
Sen de ateşe odun mu taşıyorsun?
Ey Müslüman, basiretin mi bağlandı? Yoksa birtakım kişisel hesaplar gerçekleri görmene mâni mi oluyor? Çamur Yaşamı Destekleme derneği başkanının çağrısını duymuyor musun?
Şer güçler birleşirken sen de Masonlara baston mu olacaksın?
Aklını başına topla, AK Parti içerisindeki birtakım bulunmaz Bursa kumaşlarına kızsan da, kahretsen de şimdilik olanları Hûda’ya havale et...
Kerhen de, ne dersen de, ama unutma ki önümüzde anayasa değişikliği var, vesayet olayı var, örtüsü yüzünden hiçbir işe alınmayan kız çocuklarımız var, sap var, Balyoz var.
Bunlar koalisyonlarla olmaz, bölünmekle parçalanmakla olmaz, birleşmekle olur.
Halkımız Allah’ın(c.c) “birleşin” ipine sarılarak ilk defa iktidar oldu, bu iktidar kaçarsa ülkenin aydınlık günleri de kaçar. Balyoz kaçar, Ergenekon kaçar, soyguncu çeteler kaçar...
Hepten kaçırırız.
Kadro oluşturmakta tek sorumlu Sayın Başbakan.
Uzun yıllar milletvekilliği koltuğunda oturup da elinden bir iş gelmeyen kartaloşlar ile devşirmeler hâlâ köşe yastığı gibi başköşede oturmaya devam ederse vebali onun.
Zaten bütün şimşekler bu yüzden çakıyor...
Bize düşen, bir sefer daha sabırlı olmaktır...



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi