Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Selâm Olsun

Selâm Olsun

“Asırlarca İslâm’ın bayraktarlığını yapan Osmanlı Devleti’nin 1923 devrimiyle yıkılması; kendi iç bünyesinde yönetimin zayıflaması, diğer bir sebebi de Dünya İslam Birliği’nin parçalanmasıydı. Yıllardır devam eden Haçlı Seferleri ile Batı’nın bir türlü gerçekleştiremediği özlem, 1923 devrimiyle gerçekleşti.
Hakkın hâkimiyeti olmadan fertlerin istiklal ve hürriyetlerine dokunmak, Allah’ın arzında haksız yere hakim olmaktan, O’na isyandan, uluhiyet makamına karşı küstahlıktan başka bir şey değildir.
Bu baskıcı zalim kimseleri yönetici olarak tanıyıp, idareye gelmelerine rıza gösterenler, yardakçılık edenler doğrudan doğruya Allah’a şirk koşmaktadır. Zaten bütün bozuklukların esası da bu çeşit kimseleri putlaştırmaktır. Şer ve fesat tohumları bu yüzden yeşermektedir.” (Mevdudi.)
Okuyucularımıza dünyanın birçok ülkesinde son aylarda cereyan eden hadiseleri ibretle takip edelim. Haksızlık üzerine temeli atılıp, kan ve gözyaşı ile yükseltilmek istenilen batıl kaynaklı sistemlerin tek tek çözüldüğünü ve öze dönüş çabalarını gözlüyoruz. Ayrıca bu garip milletleri uzaktan kumanda ile yöneten Müstekbir güçlerin bu durumlardan bile istifade etmek istediklerini de yine görüyoruz.
Zayıflaştırılmış Müslüman milletlerin üzerinde devam eden zulmün süresinin bitmek üzere olduğunu bizler görüyoruz. Onların da inanmalarını arzu ediyoruz. Diktatörler; Tunus’ta bin Ali, Mısır’ın firavunu Hüsnü Mübarek ve Libya’nın delisi ki ülkesinin başına ne büyük belalar açan Kaddafi ve benzerlerinin hazin sonlarını ibretle takip etmekteyiz. Bu bir kaidedir ki, değişmez: “Aynı sebepler, aynı neticeleri doğurur.”
Zalimlerin yönetimden uzaklaştırılması ve kurdukları sistemin çökmesi o ülke Müslümanlarının ciddi bir şekilde ve kardeşçe çalışmalarının eseri olarak gerçekleşecektir. Bunun için belde Müslümanlarının kendilerini itikat, amel, ahlak, siyasette yetiştirmeleri ve toptan Allah’ın dinine sarılmalarına bağlıdır.
Musa (as)’ın kavmi, bir taraftan Hz. Musa’ya hak verirken, diğer taraftan Firavun’un zulmüne bigane kalıyordu. Topluca Firavun’a “hayır”, Hz. Musa’ya “evet” demiyorlar. En sonunda “Yarabbi, bizi Firavun ve zulmünden kurtar” deyince, Allah Kızıldeniz’i onlar için 12 ayrı yol eyledi.
Yönünü Kıble’ye, sırtını Batı’ya dayayanlar başlarına gelecek bütün zulüm çeşitlerini beklesinler. Çünkü ‘aynı sebepler, aynı neticelere götürür.’ Şu kesin hükme her insan, idareci, devlet başkanı inanmalıdır ki Allah yapılan zulme ve zalime mühlet verir, fakat zalimi ihmal etmez. Bu bir sünnetullahtır ve sünnetullah hiçbir zaman değişmez.
Kur’an’da hayatları bize örnek olarak anlatılan Peygamberlerin izinde giden Müslümanlara selam olsun.
Yeryüzünde Allah’ın verdiği Müslüman ismini o temiz haliyle koruyanlara selam olsun.
Allah’ın gönderdiği İslâm’ı yaşamaktan başka gayesi olmayan mazlum Müslümanlara selam olsun.
Allah’ın dinini yaşayıp uğrunda çaba sarf ederken gazi olan Müslümanlara selam olsun.
İslâm için canını Cennet karşılığında Allah’a satan Müslüman şehitlere selam olsun.
Selam olsun, sizlere de selam olsun...



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Büyük Arşivi