M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Yer Altından İdare Edenler

Yer Altından İdare Edenler

İnsan nelerle karşılaşıyor.

Geçenlerde bir kitap elime geçti.

“Ey Sevgili” hitabıyla “En Sevgili”ye yazılmış.

Peygamber Efendimizi anlatmaya çalışan derleme bir kitap.

Merak ettim, sayfalarını şöyle bir karıştırdım.

Kitabın ilk sayfasındaki ”ithaf”ı görünce beynimden vurulmuşa döndüm.

Yazar, kitabı önce Hz.Peygamber Efendimiz’e ve ardından da Hz.Mevlana’ya ithaf ediyor.

Bunda ne var, diyeceksiniz.

Sıkı durun.

Mevlana’ya ithaf cümlesi aynen şöyle:

“Konya’yı yer altından idare eden Hz.Mevlana’ya ithaf ediyorum.”

***

Hemen elime kalemi alıp o cümleyi daire içine aldım.

Bir ilahiyatçı uzman sıfatıyla bu yanlışı düzeltmem gerekiyordu.

Ve şu notu düşerek yazarına iade ettim:

“Şirk ifadeleri içeren bu cümleyi kitabınızdan lütfen çıkartın!..”

Eline bu notumuz ulaşan kitap yazarı savunmasını şöyle yapmış:

“Bu cümleyi ben, falanca belediye başkanından duydum. Bunlar çok derin meseleler!..”

Aman ya Rabbi!

Gerekçeye bakın.

Tezkiyeye dikkat buyurun.

Demek ki, islam alimleri boşuna diz çürütüyorlarmış!

Erbab-ı ilim boşuna yoruluyormuş!

Konuyla ilgisi olmayan bir kişinin sözleri delil kabul ediliyor da, ömrünü dini tahsil ile geçirmiş bir kişinin sözü değersiz kalıyor!

Ne ehliyet, ne uzmanlık, bunlara hiç itibar yok!

Kitabın yazarı sözünün doğruluğundan o kadar emin ki, “bunlar derin meseleler” diyebiliyor!

Doğru.

Bu “şirk” meselesi, gerçekten de derin bir meseledir!

İnsan, Allah korusun “şirk” bataklığına bir saplandı mı, içinden kolay kolay çıkamaz.

***

Böyle bir sözün ruhlar dünyası için doğru, maneviyat erleri için mümkün olduğunu iddia edenler, bu sözün nereye varacağını hiç düşünmüyorlar mı?

“Bu alem başka bir alem, bunlar derin meseleler” diyenler dikkat etsinler.

Bu söz doğru ise, sözüm ona; “Konya’yı yer altından idare eden Mevlana”’ya sormazlar mı?

“Ya Mevlana, Konya’da meydana gelen hırsızlık, soysuzluk, cinayet, kaçakçılık, rüşvet, tefecilik, fuhuş, vs. gibi haramlara ve ahlaksızlıklara nasıl izin veriyorsun? Bu nasıl idare böyle? Ben Kur’an’ın kölesiyim, Hz.Peygamberin ayağının tozuyum diyen sen, Konya’yı böyle mi idare etmen gerekiyor?.. Hani nerede Kur’an’ın ahkamı, nerede Peygamberin ahlakı?..” demezler mi?

Elbette ki, Mevlana Celaleddin Rumi’yi böyle bir konumdan “tenzih” ederiz.

Böyle bir iddia, Hz.Pir’e yapılmış en büyük insani hakaret ve manevi vebal gerektiren dini bir iftiradır.

Bunu söyleyenlerin hiçbir Kur’anî delilleri yoktur.

Hz.Peygamber s.a.s efendimizden de bu minval üzere ne bir haber, ne de bir nakil vardır.

Yer altından idare olsaydı eğer, bırakınız Hz.Mevlana’yı, herkesten önce Allah Rasulü yer altından yeryüzünün tamamını idare ederdi!

Allah c.c.’ın yetkisini kulların eline vermek en büyük şirktir.

Ama O, cüz’i iradesini kulların eline vererek onları sorumlu tutmuş, külli iradesiyle de bütün kainata hükmetmektedir.

***

Bir öğrencinin şu tespiti, yukarıdaki iddianın temelsizliğini ne güzel ortaya koyuyor:

Konya’nın idaresi mademki yer altında yatan Hz.Mevlana’nın elindedir.

O zaman devlet ne diye Valiler tayin ediyor?

Biz ne diye Belediye Başkanları seçiyoruz.

Bırakalım yer altındakiler memleketi idare etsinler!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi