Osman Tanburacı

Osman Tanburacı

Alaylı-Saraylı'nın digital fotosu

Alaylı-Saraylı'nın digital fotosu



Aylardır devam eden iktidar-muhalefet çekişmesine son noktayı Genel Kurul koydu.

Polat'ı istemiyoruz!

30 gün içinde seçim yapılacak!

..............................

Mali açıdan ibra edilmek, İdari açıdan ibra edilmemek Polat'ın görevden tardı içindir.

Son koz oynanmış ve Saraylılar imza sirkülerlerine gerek kalmadan başkanının defterini dürmüştür!

Galatasaraylı da itiraf ediyor ki asla böyle bir niyetimiz yoktu. Başkan Adnan Polat'a böyle bir muameleyi reva görmek doğru değildi ama Polat da çok dikine gitti. Galatasaray kaosa düştü.

Sizin anlayacağınız Alaylı-Saraylı çekişmesinde kabak Adnan Polat'ın başına patladı. Futboldaki kötü gidiş, yönetimdeki çatlak ve de 15 Ocak'taki Arena açılışı, Mali Kongre'de açıklanan borç miktarıyla birleşince pek çok iyi işler de yapmış olsa Adnan Polat Yönetimi eridi gitti.

Bu erimede ocağın altına odun atan da Saray'a kadılık eden Mehmet Helvacı'ydı. Helvanın kıvamını iyi tutturdu sonrasında istifayı basıp tereyağı gibi işin içinden sıyrıldı. Bu şu demekti;

Muğlalı değilim ama 'çökertme'yi başardım. Görevi tamamladım bundan sonra alınacak kararlarda ben yokum.

Bu kararın tartışması da artık yoktur. Olan olmuştur süre işlemeye başlamıştır. Bundan sonrası ya sağduyu ile sonuçlanacaktır ya da Galatasaray mahkemeye düşecektir.

Bu aşamada saflar ayrılmaktadır

Hukuk dilinden konuşanlar; binbir gece masalları anlatmakta, eski tüzük-yeni tüzük arsında gidip gelmektedirler.

Sade vatandaş da ikiye bölünmüş; savaşa devam diyenlerin yanında, yeter artık Polat köşene çekil 'halik bilmezse balik bilir hakkını' diyerek olayı kesip atmaktadır.

Durum bundan ibaret.

Sözün bittiği yerdeyiz.

Seçim artık kaçınılmazdır.


Adnan Polat ikna etti İnan Kıraç Başkan adayı


Adnan Polat seçim kararını neden bekletiyor biliyor musunuz?

İnan Kıraç için.

Dün görüştüler ve Polat, İnan Kıraç'ı başkanlığa ikna etti. Benden sonra bu koltuğa siz layıksınız İnan Ağabey dedi. Kıraç da kabul etti.

Sarılıp öpüştüler. Tarih; 1 Nisan!


İki milli kriz!


Avusturya milli maçında iki kriz yaşandı!

Biri Koltuk krizi, öteki CD krizi...

TFF Başkanı Mahmut Özgener maçta oturacağı koltuğun yerini beğenmiyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek eşi hanımefendiyle gelince bir kişilik yer işgale uğruyor zahir!

Araya GSG Müdürü Yunus Akgül giriyor, İl Müdür Tamer Taşpınar giriyor ama Özgener nuh diyor peygamber demiyor. UEFA'daki medar-ı iftiharımız Şenes Erzik, misafirimiz Avusturya Futbol Federasyonu Başkanı Dr. Leo Windtner de oradalar. Yer bulamayan Özgener ve yanındakiler bu kez hışımla yan tarafa Fenerbahçelilerin oturduğu koltuklara gidiyorlar.

Ben Mahmut Özgener'i centilmen biri olarak bilirdim, iki olayda beni fena şekilde yanılttı. Bu ikincisi. Oysa ben Özgener'in yerinde olsam, koltukta oturuyor olsam, Bakan eşi hanımefendiyi görünce derhal kalkar yerimi verirdim. Nezaketin başkanlığı yok ki...

İkinci olay da tribünde...

Hadi mağlupsundur anlarım. Kızdı adam derim. Onun da otokontrolu yokmuş derim...

Ama insan takımı galipken de sahaya bir şey atar mı?

Rakip kaleciye CD, sopa, çakmak her ne ise atar mı?

Hem de gözlemci Collina'nın önünde...

Bakanımızın önünde...

Misafire hemi de...

Eee klavuzu karga olanın...


Hiddink'i anlamak


Medyayı takip ediyorum. Hiddink'le aramızda dağlar kadar fark var. Onun hayata ve futbola bakışı bizi rahatsız ediyor ama söylediklerinin hepsi gerçek.

Biz dereyi görmeden paçaları sıvıyoruz.

Kapı gıcırtısıyla çiftetelli oynuyoruz.

İddialı başlayıp yarı yolda havlu atıyoruz.

Bunlara itiraz eden bir ferdimiz olabilir mi acaba?

Bir yabancı söyledi mi adamı düşman belliyoruz.

Hakarete uğradığımızı zannediyoruz.

Hiddink haklıdır. Onun rotasından gidersek en azından zaman kaybetmeyiz. Biline ki başkalarının tecrübelerinden istifade etmek akılcılıktır.

Okan Buruk ne diyor; Yarım Arda bile bize yeter!

Hiddink ne diyor?

Emre Belözoğlu'nun otokontrol eksiği var. Gençlerin hepsi tez canlı. Arda'yla da detaylı bir şekilde konuşacağım.

İşte aradaki fark!


Arda'nın el yazısı


Arda Turan bu ülkenin en popüler futbolcusu. Yetenek, zeka, espri ve de sevimlilik onda. Ağır bir baskı da var omuzlarında... Ona güveniyorum. Onu alkışlamak istiyorum ama korkuyorum;

El yazısı alın yazısı olmasın!


Collina uğur değil coşku!


Collina uğur değil coşku!

Yine alaturka ve çağdaş iki görüş. Ben susacağım, okuduktan sonra siz konuşun;

Biz, Pierluigi Collina ile oynadığımı maçlarda hep iyi sonuçlar almışız. Onun için de Collina'ya uğurlu adam diyoruz!

Collina da durumu şöyle yorumluyor;

Türk futbolcular beni görünce coşuyorlar.

Uğur ve coşku...

Hangisi daha şık?

Teşekkürler Collina mavi gözlerini ve kel kafanı görenler herhalde seni nazar boncuğu sanıyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Osman Tanburacı Arşivi