Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Umre ve kitap... Akit söz verdi mi, yapar!

Umre ve kitap... Akit söz verdi mi, yapar!


Kimi partiler “televizyon ekranları”ndan, kimi partiler de “miting meydanları”ndan “vaat yağmuru”nda bulunurken, gazeteniz Akit, okurlarına “vaat” değil, “hizmet” sunmaya devam ediyor.
Partiler; “eğer iktidara gelirsek” diyor, ya da “iktidara gelebilmek” için, “şu şu işleri yapacağız” şeklinde vaatler sıralıyor... Ki, bu vaatlerden çoğunun “gerçekleşme” ihtimali yok!.. Vaatlerin gerçekleşme ihtimali olsa bile, o partilerin “iktidara gelebilme” ihtimali yok!.. İktidara gelme ihtimali olmayan bir partinin vaatleri de, “Kayseri’ye deniz getirmek” gibi bir şey olmaktan öteye gitmez... Bu tür partilerin; “gökteki yıldızları” veya “okyanus”ları vaat etmesi bile mümkündür!..
O halde;
“Bol keseden salla!”
3 CİLTLİK MUHTEŞEM ESER!
Dediğimiz gibi; “iktidara gelme” ihtimalleri olmayan, dolayısıyla “vaatlerini gerçekleştirme” imkânları bulunmayan “parti”ler “vaat yarışı”na girerken, gazeteniz Akit, okurlarına “vaat” değil, “hizmet” sunuyor.
“100 kişiye Mekke ve Medine Yolculuğu” sunacağımız “kanpanya”mız devam ederken, geçtiğimiz günlerde bir “kampanya” daha başlattık.
Bu kampanyamız, “100 okurumuzla sınırlı” değil. Bu kampanyamıza, “59 kupon” biriktiren “bütün okurlarımız” katılabilir.
59 kupon biriktiren bütün okuyucularımız, “piyasa değeri 70 TL” olan Hasan Basri Çantay’ın “Kur’an-ı Hakîm ve Meal-i Kerim” adlı “3 ciltlik” muhteşem eserine sahip olabilir.
Toplam “3 cilt”lik bu muhteşem eserin “babadan evlâda, dededen toruna” kalabilmesi için mümkün olduğunca “kaliteli” hazırladık.
1256 sayfalık bu muhteşem eser; “şamua kâğıt”a basıldı, “iplik dikiş” atıldı ve “lüks cilt”le ciltlendi.
Malûmlarınız olduğu üzre;
Sizlerden gelen “yoğun talep” üzerine, “Kur’an-ı Hakîm ve Meal-i Kerim” adlı muhteşem eserle ilgili “ikinci bir kampanya” başlattık.
İstedik ki; bu muhteşem esere sahip olamayan hiçbir okuyucumuz kalmasın.
Tabiî, sadece “kendiniz” için değil, “eşiniz, çocuklarınız, torunlarınız, komşularınız, arkadaşlarınız veya akrabalarınız” için de kupon biriktirebilir ve bu muhteşem eseri onlara da “hediye” edebilirsiniz... Ya da; onları “teşvik” edip, 3 ciltlik bu muhteşem esere sahip olmalarını sağlayabilirsiniz...
Çünkü Akit;
“Vaat”te bulunmuyor, “iş” yapıyor!..
“Yapacağım” demiyor, “yapıyor.”
Ve ayrıca; “dün” yaptıkları da, “bugün” yapacaklarının teminatıdır...
Akit, dün nasıl “yüzlerce okurunu Mekke ve Medine’ye götürüp, onların Umre yapmalarını sağlamış”, buna ilâveten verdiği “kaynak eserler” ve “başucu kitapları” ile evleri, nasıl birer “kütüphane”ye çevirmiş ise, Allah’ın izniyle bugün de “taahhüt”lerini yerine getirecektir.
Çünkü Akit’in sözü “senet”tir!..
Akit; söz verdi mi, yapar.
Geçmişte yaptığı gibi...
“KÂĞITTAN PROFESÖR!”
“Dinî konular”da son derece “hassas”, son derece “duyarlı” olduğumuzu söylemeye herhalde gerek yok... Çünkü sizler, bunu zaten biliyorsunuz... Bizler, okurlarımızı “Medine ve Mekke”ye götürüyor, “dinî kitaplar” veriyoruz ki; “dinî duyarlılık”lar artsın, insanımız hem “din”ini öğrensin, hem de “yaşayabilsin!”
Ama, CHP’liler ne yapıyor?..
Bir yandan, “propaganda” çalışmalarına katılacak partililere; “Ezan okunurken müziği kesin, propagandaya ara verin” şeklinde “talimat”lar verip, “dinî değerlere saygı” gösterilmesini istiyorlar, bir yandan da “dinin emirleri” ile adeta savaşıyorlar!..
İşte Süheyl Batum...
“Demokrat Parti’ye genel başkan” yapılması düşünülen, bu olmayınca Encümen-i Daniş tarafından “CHP’ye Genel Başkan Yardımcısı” yapılan Süheyl Batum, geçtiğimiz günlerde öyle bir lâf etti ki; “CHP’nin seçim stratejisi”ni yine darmadağın etti!..
Daha önce “ordu” için “Kâğıttan kaplan” diyen ve bu sözüyle yoğun tepki gören Süheyl Batum, bu defa da “İslâm’ın emri” olan “başörtüsü”yle ilgili olarak; “Din emrettiği için değil, moda olarak baş örtülebilir” dedi.
Düşünebiliyor musunuz;
“CHP Genel Başkan Yardımcılığı” koltuğuna oturan bir adam; “moda”yı, “dinin emri”nin üstünde tutuyor!..
CHP, “dindarlara şirin görünmeye” çalışırken, Süheyl Batum, “Dinin emrine uymak için değil, modaya uymak için örtünebilirsiniz” diyor!.. Yani, bir anlamda “moda”yı “ilah”laştırıyor!..
Siz, “Modaya uydum, örtündüm” derseniz problem yok!.. Ama, “Dinim emrettiği için örtündüm” derseniz, işte o yasak!..
Şu hâle bakın;
Kendisine “tahammül” edemeyip konuşmasını protesto eden öğrencilere “faşist” diyen bir adam, insanların giyim-kuşamlarını “kategorize” edip, “faşizan bir dayatma”da bulunuyor!..
“Din emrettiği için değil,
Moda emrettiği için örtün!”
Böyle bir “kafa”ya, diyecek çok şey var... Ancak, şu kadarını söyleyelim: “Böyle bir adamdan, ne millete bir fayda gelir, ne de partisine!”
“Halkın inançlarından kopuk” bir adam “Halk Partisi’ne Genel Başkan Yardımcısı” olmuş ya; varın, gerisini siz düşünün!..
Encümen-i Daniş’in, Süheyl Batum’u niye “el üstünde tuttuğu” ve onu; “DP’nin başına” getiremeyince, “CHP’nin içine niye soktuğu” şimdi çok daha iyi anlaşılıyor!..
Herhalde;
“Ergenekon’a avukatlık, dindarlara faşizanlık” yapacak başka birini bulamadılar!..
Akit, dünkü sürmanşetinde, hem “CHP zihniyeti”ni gözler önüne sermek, hem de “Süheyl Batum’a yönelik tepki”leri ortaya koymak için; “Kâğıttan profesör, diplomanı iade et” başlıklı bir haber verdi ki, bu başlık, galiba Süheyl Batum’u en iyi anlatacak başlık oldu!..
“Kâğıttan profesör!”
CHP’ye de böylesi yakışır!..
“Yoğurttan parti”ye,
“Kâğıttan profesör!”
YARGITAY’A GİREN HIRSIZ!
“CHP” deyince... Bu partide, hiç “düzgün” bir adam yok mu acaba?.. Öyle bir parti ki; çoğunun geçmişi ya “sabıkalı” ya da “şaibeli!”
“Genel Başkanlık” koltuğunda oturan Kemal Kılıçdaroğlu bile, “SSK’daki 5 milyar dolarlık yolsuzluk soruşturmaları”ndan dolayı DGM’de ifade verip, “mahkûm” olmak üzereyken “Rahşan Affı” ile kurtulduğuna göre, gerisini siz hesap edin!..
Meselâ, Gürsel Tekin...
Dünkü Akit’in manşetinde;
“Tekin’in dosyası buhar oluyor” başlıklı bir haber vardı.
Beyaz TV’de bu iddiayı gündeme getiren Zihni Çakır’ın sözlerini haberleştiren Kenan Kıran, özetle diyordu ki;
“Resmi evrakta sahtecilik” yapmaktan “2 yıl 6 ay hapis cezası”na çarptırılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ile ilgili dosyanın Yargıtay’daki temyiz incelemesinin 465 gündür neden yapılamadığı ortaya çıktı... Tekin’in dosyasındaki bazı evraklar nasıl olduysa(!) kaybolmuş ve içi boşaltılan dosya, yerel mahkemeye geri gönderilmiş!..”
Yargıtay’a kadar uzanan ve oradan “Tekin’le ilgili belgeleri çalan” el, kimin elidir acaba?..
CHP’liler, hani “yargının siyasallaştığı”ndan ve “yandaş yargı” haline geldiğinden şikâyet ediyordu ya; bu son olayla bir defa daha görüldü ki; “candaş”ların eli hayli “uzun”dur!.. O kadar “uzun”dur ki, “Yargıtay”a kadar uzanıp, “dosyadan belge çalabilmekte”dir!..
Gürsel Tekin’i kimlerin “koruma ve kollama” altına aldığını elbette bilemiyoruz... Ama, bilinen şu: “Çalınan evraklar” bulunamaz, Yargıtay da 12 Haziran’a kadar karar veremezse; Gürsel Tekin, büyük bir ihtimalle “milletvekili” olacak ve böylece, şikâyetçi oldukları “dokunulmazlık zırhı”na bürünüp, “hapse girmek”ten kurtulacak!..
Bu “şaibe”den kurtulmak için, Gürsel Tekin’e düşen; dosyasını “acil iş” kapsamına aldırıp, 12 Haziran’dan önce “Yargıtay’ın karar vermesi”ni sağlamaktır!..
Aksi halde; genel başkanı Kılıçdaroğlu gibi, o da “şaibe”den kurtulamayacaktır!..
Akit, bu olayın takipçisi olmaya devam edecektir... Çünkü Akit; hem “sözlerinin takipçisi”dir, hem de “haberlerinin takipçisi.”
Selâm ve saygılarımızla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi