LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Artık Mustafa Kemal yok, Amerikancı Kemal var!

Artık Mustafa Kemal yok, Amerikancı Kemal var!

- Lütfü Bey; ABD’de yayınlanan Turkish Policy Quarterly adlı dergiye konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD karşıtı olmadıklarını, Türkiye’deki ABD karşıtlığından rahatsız olduklarını, ABD’nin Ortadoğu’daki müdahalelerini desteklediklerini, ABD’yi müttefik, komşu ülkeleri ise tehdit olarak gördüklerini söylüyor ve bu arada da NATO’yu övüyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
- Bu görüşleri sadece CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dile getirmiyor. ABD’ye ziyarete giden CHP Genel Başkan Yardımcılarından oluşan CHP heyeti de Pentagon, dışişleri gibi ABD’yi yönetenlerle yaptıkları temaslarda aynen bu görüşleri dile getiriyor. Böylelikle “yeni CHP” dediklerinin ne olduğu yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Görülüyor ki, CHP iktidar olmak uğruna sırtındaki Atatürkçü Görüş gömleğini çıkartıp atıyor! Üzerinde “Bağımsızlık benim karakterimdir” diye yazan Atatürkçü Görüş gömleğini çıkartıp atıyor! CHP, Atatürkçü Görüş gömleğinin yerine, üzerinde “Teslimiyetçilik benim karakterimdir” diye yazan gömleği giyiyor! CHP’de emperyalizme karşı mazlum uluslara başkaldırmayı öğütleyen milli gömleğin yerini, emperyalizme teslimiyetçiliği öğütleyen kirli gömlek alıyor! Bütün bunlar ABD’nin CHP’nin iktidar olmasına destek vermesi için yapılıyor. Şimdilerde CHP’yi yönetenler ABD’ye hoş görünebilmek için olağanüstü bir gayret içindeler. Bari ABD’ye daha da hoş görünebilmek için önümüzdeki seçimlerde ABD Büyükelçisi ile İsrail Büyükelçisi’ni CHP’den milletvekili adayı göstersinler! İşin esprisi bir yana, medyadan edindiğimiz haberlere göre, bugünlerde CHP Genel Merkezi’yle en fazla temas içinde olanların başında ABD Büyükelçisi ile İsrail Büyükelçisi gelmekteler. İşte, CHP’nin ulusalcılığı bu kadar. Eğer Amerika’yı önümüzdeki seçimlerde CHP’ye destek vermeye ikna edebilseler, en Amerikancı parti olacaklar. Herhalde CHP’nin ilk Genel Başkanı Mustafa Kemal, son Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Kemal’in CHP’yi bu hale getirdiğini görseydi ona şöyle derdi: “Senin adın da Kemal benim adım da Kemal; bundan sonra senin adın Amerikancı Kemal olsun!”


TÜRKİYE IRAK OLMASIN!


- Libya olayında NATO’nun devreye girmesini savunanların en önemli gerekçelerinden biri sivil halkın korunmasıydı. NATO devreye girdi, komutayı ele aldı ama Libya saldırısında değişen bir şey olmadı. NATO uçaklarının saldırısından en büyük zararı yine sivil halk görüyor. Neler söylemek istersiniz bu konuda?


- Sorunuzda belirttiğiniz gibi, NATO’nun Libya’da sivil halkı korumak için devreye girdiği öne sürülüyor. Ancak NATO uçaklarının saldırılarında vurulan da sivil halk oluyor. Anlaşılan NATO sivil halkı bombalayarak, öldürerek koruyor! Görülüyor ki NATO’nun asıl niyeti sivil halkı korumak değil, Libya’nın 50 milyar varillik petrol, 1.5 milyar metreküplük doğalgazını korumak. Bu arada NATO, hava ve deniz harekâtının yanında Libya’da bir kara harekâtı da başlatacak. Türkiye de askerleriyle bu kara harekâtına katılacak. Bu demektir ki yakında Libya da Afganistan gibi, Irak gibi olacak. Olan da sivil halka olacak. Aslında Başbakan Erdoğan’ın Libya konusundaki ilk tavrı doğru bir tavırdı. Bilindiği gibi Başbakan Erdoğan, “NATO’nun Libya’da ne işi var” şeklinde bir çıkış yapmıştı. Ancak bu tavrını sürdürmedi. Belli ki dış baskılara direnemedi. Bu tavrına CHP ve MHP’den de destek görmedi. Sonuçta Libya’ya müdahale edecek NATO’ya destek veren tezkere AKP, CHP ve MHP’nin katkısıyla Meclis’te kabul edildi. Keşke Türkiye iktidarıyla, muhalefetiyle “NATO’nun Libya’da ne işi var” diyerek doğru tavırda birleşebilseydi. Zaten bu konudaki temel soru da “NATO’nun Libya’da ne işi var” sorusu değil mi? Eğer amaç Libya’daki diktatörü devirmekse, onu kendi halkı devirmeli. Halkların kendi kaderlerini kendilerinin tayin etmesi şeklindeki evrensel ilke Libya için de geçerli olabilmeli. Ne var ki NATO’nun da, onu yönlendiren ABD’nin de niyeti ne bu evrensel ilkeye saygı göstermek, ne de diktatörü devirmek. NATO’nun da, ABD’nin de asıl amacı Libya’yı ikiye bölmek. Nitekim ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Libya’nın ikiye bölünmesinin en iyi çözüm olacağını açıkça söylüyor. Her şey bu kadar açıkken, NATO ve onu yönlendiren ABD’nin Libya’nın bölünmesi için başlattığı askeri harekâta destek veren Türkiye, aslında kendisinin bölünmesine de destek vermiş oluyor. “Libya Irak olmasın” deniyor ama galiba “Türkiye Irak olmasın” diye de endişe etmek gerekiyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi