YSK darbesi hangi partiye yaradı?

YSK darbesi hangi partiye yaradı?

Türkiye iki gündür Yüksek Seçim Kurulu'nun verdiği veto kararının etkilerini tartışıyor. BDP'nin desteklediği 7 bağımsız adayın milletvekilliğini veto eden YSK, aslında o adaylar üzerinden Türkiye'nin normalleşen seçim sürecini dinamitledi.
Peki, neden bunu yaptı?
Sadece askeri darbe dönemlerinden kalan kanunlara saygısından mı yoksa değişen Türkiye'nin önünü kesmek için mi?
BDP Milletvekili Sırrı Sakık çok net bir tespit yapıyor:
"Biz YSK'da üç gün karargâh kurduk. 3 tane avukat arkadaşımız ile her dosya üzerinde tek tek duruldu konuşuldu ve YSK yetkilileri bize defalarca dosyalarda bir sorun olmadığını söyledi.YSK Başkanı ile de bire bir görüştüm. Bize bir tek, Ağrı'da Murat Öztürk'le ilgili bir yasaklama kararı olduğunu, onun dışında sorun olmadığını belirtti."
YSK'nın bu yaklaşımını en çarpıcı biçimde Baykal yorumladı:
"Siyasete tuzak"
11 yargıçtan oluşan Türkiye'nin en önemli kurumu YSK, neden siyasete "tuzak" kursun? İşte cevabı verilmesi gereken soru bu...
Siyasetin normalleştiği sürecin bir kararla alt üst edilmesi kimin işine yarar?
Önce şu tespiti yapalım, siyaset son dönemde hızlı bir değişim sürecine girdi. Neler olduğuna bir bakalım.
Bir: PKK-BDP eksenli Kürt siyaseti tarihinde ilk kez hem kendi içinde çeşitlendi, hem de Türkiye partisi olmaya giden yolu açtı. Bu açılım bir anlamda AK Parti'nin 2002'de ilk çıkışına benziyor. Milli Görüş gömleğini çıkartan AK Parti, merkeze yürüyüşünün parti içi koalisyonla atmıştı. Şimdi benzer bir süreci BDP yaşıyor.
İki: AK Parti'nin yeni anayasa vaadi, Kürt meselesine vurgusu ve yeni Cumhuriyet tanımı...
Üç: Statükonun kapsama alanı içinde olmasına rağmen değişim iradesi gösteren CHP'nin, değerler üzerinden siyaseti terk edip, sorunlar ve projeler üzerinden siyaset yapması "elden çıkıyor" kaygısı yarattı...
Kısaca Türkiye'nin topyekûn değişim rüzgârının etkisi altına girmesi "Eski Türkiye"den beslenenleri korkuttu
Bunun içinde güçlü değişim isteyen iki siyasi yapıyı, AK Parti ile BDP'yi karşı karşıya getirerek "düşük yoğunluklu gerilime" sürükledi. Henüz bir karar çıkmış değil ama bu haliyle bile sonuç başarılı. Sokakların yanmaya başlaması, AK Parti'ye yönelik suçlamaların yoğunlaşması bunu gösteriyor.
Bu süreç CHP ve MHP'yi hatta BDP'yi yukarı çekerek, AK Parti'nin seçimden güçlü çıkmasını engellemeyi hedefliyor. Amaç da zayıf partilerin kuracağı koalisyon iktidarlarıyla siyaseti yönetmek, dizayn etmek... Ve Türkiye'nin sivil demokratik bir anayasaya kavuşmasını engellemek... Bu yüzden YSK'nın kararı siyasidir ve siyasete darbe niteliğindedir. Bütün partileri aşağılayan bir durumdur.
Eğer bu kararlara karşı kamuoyundan güçlü bir tepki doğmasaydı sonuç çok daha vahim olurdu. Demirtaş görüşmeyi iptal etse de devreye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün girmesi de siyasi tansiyonu düşürme açısından olumlu oldu.
Devlet PKK eksenli barış görüşmelerindeki gelişmeleri aktarmasıyla bilinen "Balıkçı"ya son durumu sordum. Cevabı kısaydı:
"Bu müdahale bize, devletin dönüşmesi gerektiğini ve yeni anayasaya ne kadar ihtiyacımız olduğunu gösterdi. Kısaca bu fitne, yarına yönelik büyük bir iyiliği açığa çıkardı."

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi