Faruk Çakır

Faruk Çakır

Çocuklar hep gündemimizde olsun

Çocuklar hep gündemimizde olsun

Çocuklara bir ‘bayram’ hediye edilmiş, ama bu bayram da ‘isimden ve resimden ibaret’ olmaktan pek öteye gidememiş. Her yıl 23 Nisan yıldönümlerinde ‘soğuktan donan çocuklar’la ilgili haberler duyulmaya devam ediyor.
En başta “Milli Egemenlik” ile “Çocuk Bayramı”nın ‘tek bayram’ olarak kutlanması ya da bu kutlamalara baştan sonra “çocuk oyunları”nın renk vermesi uygun mudur? Yoksa ilk iş olarak “çocuk bayramı” ile “milli egemenlik bayramı”nı birbirinden ayrı tarihlerde kutlamakla mı işe başlamak gerek? Bu bayramlar birlikte kutlandığı sürece, feda edilenin “milli egemenlik” olduğu akla geliyor. Nitekim, kutlama programlarındaki çocuklar “beden eğitimi gösterisi”nden başka bir şey de yapmıyorlar.
Maksadımız, “Çocuklara bayram lâzımdır, değildir” tartışması başlatmak değil. Elbette bunca bayram ya da tatil arasında onlar için bir ‘bayram’ günü olabilir. Ama ‘çocuk bayramı’nın ‘millî egemenlik’ kavramını, tartışmasını ya da gündemini perdelemesine imkân vermemek lâzım. “Millî Egemenlik Bayramı” kutlanıyor olsa, hiç değilse “Egemenlik kimde?” sorusu gündeme gelebilir ve belki de faydalı bir tartışma yürütülebilir. Fakat bu bayram ‘çocuk bayramı’ ile birlikte kutlanınca işin rengi değişiyor, çocuk kıyafetleri ya da akan ‘sevinç gözyaşları’ gündemi meşgul ediyor. Neticede ne ‘çocuk bayramı’ çocukça kutlanabilmiş, ne de ‘milli egemenlik’ meselesi tam olarak sorgulanabilmiş oluyor. Bu açıdan çocuklara da özür borçluyuz. Nitekim, Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı, her köşesinde barış dolu, huzurlu bir ülke bırakamadıkları, kaliteli bir eğitim imkânı sunamadıkları için çocuklardan özür dileyerek, “Biz belki yeterli olamadık. Ama sizler, bizlerden alacağınız bayrağı layıkıyla yerine getireceksiniz. Bu ülkeyi, toplumsal barışa, huzura ve kalkınmışlığa götüreceksiniz. Buna yürekten inanıyoruz” demiş. (A.A, 23 Nisan 2011)
Doğru, çocuklara özür borçluyuz. Ama onlara ‘maddî refah’ sunamadığımız için değil, ‘kötü alışkanlıklar’dan uzak, ‘sanal âlem’e teslim olmamış, akılları ve kalpleri tatmin olmuş huzurlu bir dünya sunamadığımız için borçluyuz. Çünkü nihayetinde bizler babalarımızdan daha zengin olduğumuz gibi, onlar da nisbeten bizden daha zengin sayılır. Hangimiz, çocuklarımızdan daha iyi maddî imkânlarla büyüdük ki?
TBMM himayesinde, UNICEF işbirliğinde Emniyet Genel Müdürlüğünce organize edilen ve Ankara’da 3 gün süren “3. Risk Altında ve Korunması Gereken Çocuklar Uluslararası Sempozyumu”nda da önemli tesbitler yapılmış. (AA, 23 Nisan 2011)
Sempozyumda, 40’a yakın ülkeden 600 katılımcının iştirakiyle 93 sözlü, 25 de poster bildirim sunulmuş. Her ülkede önemli bir problem haline gelen “çocukların madde bağımlılığı” probleminin ele alındığı sempozyumun sonuç bildirgesinde madde bağımlılığının yetişkinlerde olduğu kadar çocuklar arasında da giderek yaygınlaştığı hatırlatılmış.
Aile ortamında erken çocukluk dönemlerinden başlayarak çocuğun duygusal gelişiminin güçlendirilmesi gerektiğine işaret edilen bildirilerde, madde kullanıma karşı direncin gelişmesi konusunda ailelerin bilinçlendirilmesinin son derece önemli olduğu da ifade edilmiş.
Aynı bildiride, gençlerin sigara ve alkole ulaşabilirliğinin önlenmesinin, bağımlılığa giden yolun kesilmesi bakımından üzerinde hassasiyetle durulması gereken önleyici bir hizmet olduğu da kaydedilmiş.
Görüldüğü üzere, ‘dert’ler biliniyor ve makul çareler de sunuluyor. İş, bu teklifleri hayata geçirmekte. Madem 23 Nisan ‘çocuk bayramı’ vesilesiyle ‘çocuk’ların karşı karşıya kaldığı problemler gündeme geldi, o halde çareler de bulunsun. Bulunsun, uygulansın ve hayata geçsin.
En iyisi ‘çocuk’ların hep gündemde kalması. Geleceğimiz için bu şart...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi