Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

“Sanal siciliniz” nasıl?

“Sanal siciliniz” nasıl?

Siz kendinizi sakladığınızı sanıyorsunuz değil mi? “Nickname”iniz var ya. Hani şu eskilerin “Mahlas” ya da “Kod adı” dedikleri şey. O sadece, dedenle nineni kandırmaya yarar..

Sonuçta bir bilgisayardan giriyorsunuz, belli adreslere girmek için şifre kullanıyorsunuz. Zaten yakında MİDORİ benzeri web tabanlı işletim sistemleri kullanmaya başlandığında, artık hiç kaçacak delik bulamayacaksınız. Fişliyor ve izleniyorsunuz.. Unutmayın “Büyük Birader” sizi izliyor.. İnanın bu kadarını George Orwel bile tahmin etmemiştir..

Kullandığımız cep telefonları bile, bizi adım adım izliyor. Ne zaman neredeydiniz, hepsi kayıt altında. Unutmayın, biri sizi gözlüyor, dahası fişliyor..

Herkesin ajanı kendi cebinde. Biliyorsunuz bir de bizi fişleyen Kiramen Katibin’imiz var. Bir Müslüman her gün, her namazdan sonra, onların orada olduklarının farkında olduğunu göstermek için onları selamlar.. Selamlar selamlamasına da yine de unutur işte.. Ya da şeytan unutturur..

“Twit”liyor musunuz, Facebook’la aranız nasıl? İyi iyi. Artık ben de “twit”liyorum.. Ben yokken birileri benim adıma yapıyordu bu işi, ama artık ben de bu aleme, bu sanal cemaate katılmak zorunda kaldım. Ömür törpüsü bir şey bu ya hu.. Zaman öğütüyor.

Bir de özel internet sayfam var, kitaplarımı, resimlerimi orada görebilirsiniz.. www.dilipak.com. Yakında kitaplarımın tümüne buradan erişmek mümkün olacak.. twitlemek isterseniz. Facebook’ta da varım artık..

Geçtiğimiz gün BTK bir rapor yayınlamış. BTK raporunda “İstihbarat kuruluşları ve kötü amaçlı kişiler sosyal ağlar aracılığıyla kişilerin ‘kendi kendilerini’ fişlemelerinden faydalanıyor. İnternette ortaya konan bütün görüşler, girilen tartışmalar, ziyaret edilen siteler hep kayıt altında. Bu kayıt altındalık kişilere zarar getirebilir” denmiş.

Dahası var, bu işler kişiyi bağımlı hale de getirebilir, şuuraltınızla da oynanabilir.

Öyle şeyler yazılıyor ki buralarda, ortalık bilgi çöplüğüne dönüşüyor. Balta girmemiş, her tarafı mayınlarla, canavarlarla dolu bir dedikodu ormanında yalnız başınıza dolaşıyorsunuz.. Bazı ifadeler ahlak ve hukuk dışı.. Birileri bir anda kendini mahkemede hakim karşısında bulursa şaşmamak gerek..

Sizin düşünceleriniz, refleksleriniz, tüketim alışkanlıklarınız, marka bağımlılığınız, her şey izleniyor.. Bu sosyal media dedikleri şey “açık kaynak kodlu bilişim ve iletişim” imkanı sağlarken, sizi çözüyor aynı zamanda.. Sanal bir kişiliğin arkasına saklansanız da, o sanal kişiliğin arkasında gerçek bir kişinin varolduğunu biliyoruz. Birileri size ulaşabiliyor, sizi, çevrenizi, düşüncelerinizi biliyor. Artık ‘sanal geçmiş’e bakılıyor işe alınırken.. Ve geçmişinizi silemiyorsunuz. Bilişim uzmanları uyarıyor: “Ahlaksız teklifler haber verilmeli. Bu tehlikeler karşısında gençlerin, ailelerin bilgilendirilmesi gerekiyor. Bunun için de ‘İnternet Güvenliği’ dersi okutulmalı” deniyor..

Bilgi otoyoluna çıkarken de “trafik kuralları”na benzer kurallar olmalı. Yoksa telafisi mümkün olmayan kazalar yapmak mümkün.

Unutmamak gerekir ki, bu alanda mafia, uyuşturucu baronları, fuhuş çeteleri, terör grubları, ajanlar oldukça iyi örgütlenmiş durumdalar.. Aslında sanal ortamda çocukça duygularla bir şeyler anlatırken ya da şakalaşırken, kendi sanal kişiliğinizin parçacıklarını oluşturuyorsunuz. Giderek geçmişinizin esiri oluyorsunuz.. Sanal geçmişiniz peşinizi bırakmıyor..

Kredi kartı, bir bakıma sanal bir para.. Kağıt para gerçek değeri tanımlayan bir banka mektubu gibi idi. Plastik para da Kaime dediğimiz kağıt paranın adresini linkliyordu bize. İçinde taşıdığı değer ise sanal para. Kredi kartı ile yaptığınız işlem nasıl gerçek banka hesabınızı doğrudan, bire bir etkiliyorsa ve harcama yaparken nasıl gerçek kimliğiniz öne çıkıyorsa, sanal kişiliğinizle yaptığınız her şeyin de sizin gerçek hayatınızı bire bir etkileyeceğini unutmayın..

Cep telefonunuz sizin peşinizdeki bir ajan gibi. Öyle düşünün.. İçindeki GPS ile her an, nerede olduğunuz izlenebiliyor. Bunu da unutmayın. Cep telefonunuzun içindeki internet, sürekli olarak paylaştığınız bilgileri kaydediyor. Kısacası gittiğiniz her yer, yaptığınız her görüşme kayıt altında.. Uydudan izleniyorsunuz, OGS’ler sizi izliyor. Güvenlik kameraları sizi izliyor. Sensörlerle izleniyorsunuz, yaka kartlarınızla izleniyorsunuz. 360 derece kamera sistemleri, yüz tanıma sistemleri, ses tanıma sistemleri ile izleniyorsunuz.. Yüz hareketinizden niyet okuyan sistemler geliştiriyorlar.. Bulunduğunuz ortamda yaydığınız ısıdan sağlığınız, kalp atışınızdan ruh haliniz, göz hareketlerinizden ilgi odağınız tesbit edilebiliyor.. Hava alanlarında vücut ısınızı ölçen cihazlarla grip virüsü taşıyıp taşımadığını görmediler mi? 2 metre öteden bile sizi kalabalık içinde algılayan sistemler var artık..

Durum bu, karar sizin.. Allah’a hesabını veremeyeceğiniz şeyler yapmayın ve söylemeyin. www.dilipak.com ve Twitter’de @aDilipak için eleştiri ve önerilerinizi bekliyorum.

Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi