Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Bir hukukçu aranıyor...

Bir hukukçu aranıyor...

çok güzel konuşuyorlar... Danıştay Başkanı Sumru çörtoğlu da çok güzel konuştu ve her zaman olduğu gibi güzel mesajlar verdi.

Neler mi söyledi?

önce Avrupalı parlamenterlere çaktı.

İktidar partisi hakkındaki kapatma davasını eleştiren AB’li parlamenterleri ‘Türk yargısına saygılı olmaya’ davet etti.

Sonra hafiften (aslında ağırdan) hükümete dokundu, ‘Bizi hedef göstermeyin. Yargı denetimini etkisizleştirmeyin, toplumda huzursuzluğa yol açar. Anayasa’da laiklik ilkesini, laik eğitimi zaafa uğratacak düzenleme yapmayın’ dedi.

Başka?

Mutad olduğu üzere, yargının bağımsız olduğunu söyledi.

Bunu söylemeseydi eksik kalacaktı.

Hem de, etkili bir tonda söyledi ve yargıya intikal eden konularda gerek ulusal, gerekse uluslararası çevrelerce yargı organlarını yönlendirme ve etki altına alma girişimlerini doğru bulmadığını adeta) haykırdı.

Sonra da sözü örtük biçimde TMMM’ye getirdi ve yargı denetimini etkisiz kılmaya, yargı kararlarını uygulamamaya, sonuçlarını bertaraf etmeye yönelik ‘anayasal veya yasal değişiklik girişimlerinin yargı bağımsızlığına ciddi darbe indireceğini’ söyledi.

Başta da söylediğim gibi...

Güzel bir konuşmaydı.

Bir yüksek yargı mensubunun konuşmasından beklenen her şey vardı.

Fakat, bir yer vardı ki, ‘şaşırmadım ve yadırgamadım’ desem yalan olur.

Danıştay Başkanı, nerden icap ettiyse, kadim bir sorunsal olan ‘yerel yönetimlerin güçlendirilmesi’ meselesine de girdi ve konuyu (yine nerden icap ettiyse) ‘Türkiye’nin üniter yapısına’ bağladı.

Okuyalım:

‘Merkezi yönetim yerine yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, merkezi yönetimin görev ve yetkilerinin yerel yönetimlere devredilmesi ve idari yapımızla bağdaşmayan bölgesel yönetimlere yer verilmesi, üniter yapımızın tartışma konusu yapılmasına zemin hazırlayabileceği ihtimali gözlerden uzak tutulmamalıdır.’

Bu sözlere verilecek cevap ne olabilir?

Kabalık olmazsa, ‘Sana ne!’ diyeceğim ama...

En iyisi şöyle söyleyelim:

Bir ‘ihtisas konusu’ olan ‘idari yapılanma’ ve ‘yerel yönetimlerin güçlendirilmesi’ meselesi yargıyı ne ilgilendiriyor? Merkezi yönetimin, görev ve yetkilerinin bir bölümünü yerel yönetimlere devretmesi niçin idari yapımızla bağdaşmasın? Bütün dünyada (gelişmiş ve modern ülkelerde) bağdaşıyor da, Türkiye’de mi bağdaşmıyor?

Sumru Hanım’ın ‘idari yapımız’ dediği şey bir ‘nass’ mı?

Demokrasilerde ve hukuk devletinde nass’lara yer olabilir mi oysa?

Ben Sumru çörtoğlu’ndan, doğrudan yargı kurumunu ilgilendiren konularda açıklama yapmasını, hatta tavır koymasını beklerdim.

Mesela, Danıştay Başsavcısı Tansel çölaşan’ın, ‘İyi ki 27 Mayıs oldu. Menderes’in asılması halk tarafından coşkuyla karşılandı’ açıklaması için ne düşünüyor?

Danıştay suikastçisiyle Cumhuriyet gazetesi bombacıları ve hatta Ergenekon darbe çetesi arasındaki bağlantıyı nasıl yorumluyor?

İdari yapımızı tartışmak Türkiye’ye zarar vermektedir de, ‘darbe örgütü’ kurmak ve hukukçu katletmek Türkiye’ye zarar vermemekte midir?

Bunları konuşacak bir hukukçu çıkmayacak mı bu ülkede?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi