Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Devrik liderler müzesi

Devrik liderler müzesi

Nuseyriler reankarnasyon yani ruhların göçüne ve diğer bedenlerde bedenlenmesine inanırlar. Onlara göre, ruhlar gömlek gibi beden değiştirir. İngiliz-Amerikalı yazar David Lesch'e göre de babası Hafız Esat'ın ruhu şimdi Beşşar'ın bedeninde yaşıyor ve onun bedenine intikal etmiş durumdadır. İslam literatüründe reankarnasyona tenasüh denmektedir ve Yaşar Nuri Öztürk gibi bazı 'ulusal İslamcılar' da Nuseyriler gibi tenasühe inanıyorlar. Babası Hama, Halep ve Şam'ı kanla ve barutla bastırmıştı şimdi Beşşar da kardeşi Mahir ve eniştesi Asıf Şevket ile birlikte yeniden halk hareketlerini zorbalıkla ve kanla barutla bastıracağını ummaktadır. Lakin ummadığı bir şey vardır ve o da Hariri suikastından sonra olduğu gibi parya ülke haline gelmesi ve yeniden tecride uğramasıdır. İktidar tutkusu içinde olan Beşşar, Lesch'e göre içeride mezhep ve Nuseyri kalesine sığınmak zorundadır. Son olaylar muvacehesinde öyle de yapmıştır. Dışarıda da sığınacağı tek kalesi İran kalmıştır. Dolayısıyla iktidarını mezhep temelli olarak sürdürmeyi ummaktadır. Böylece Nuseyri karakterli iktidarı muhafaza etmek istemekte ve Nuseyri kökenli subayları ve generalleri öne geçirmektedir. Son 5 yıl içinde düzeni ordu içinde Nuseyrilerin yoğunluğu azalmıştır. Nedenine gelince, Nuseyriler birçok sektörü tekellerine alarak ve gayri meşru bir biçimde zengin olmuşlardır. Bundan dolayı rahatlık orduya intisaplarını azaltmıştır. Lakin can havliyle birlikte yeniden silahın gücünü keşfedebilirler ve kilit mevkilere yandaş yığınağı yapabilirler. Ve Lesch'e göre, rejimin bu gaddarlığı devam edecek olursa uluslararası topluluk ile arasındaki mesafe açılacak bu da rejimin düşmesini beraberinde getirecektir.

Beşşar da halk ihtilalini bastırmak için zamana oynuyor. Büseyne Şaban da New York Times'a halk hareketinin veya kendi deyimiyle 'baldırı çıplaklar ihtilali'nin son demlerini yaşadığını ve geride sadece devrimin kalıntı ve artıklarının kaldığını söylemekte ama konuştuğu gazeteye ülkede sadece 3 saat kalma mühleti ve müsadesi vermektedir. Büseyne Şaban doğru mu söylüyor yoksa karanlıkta ıslık mı çalıyor? David Lesch devamla şunları yazmaktadır: "Belki de rejim hayatiyetini sürdürebilir. Kanaatime göre, rejim reformla alakalı bazı adımlar atacaktır. Generaller Banyas, Dera ve Humus'dan çekilip barakalarına ve kışlalarına döneceklerdir. Lakin korkum şudur ki, Beşşar ekonomik reformlara odaklanacaktır. Siyasi reformlar noktasında göstericilerin ağızlarına bir parmak bal çalarak taleplerin çok gerisine düşecektir bu ise onu İran'la daha fazla yakınlaşmaya itecek ve mecbur edecektir. Bu ise gösterileri kızıştırmaktan ve keskinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır..." Lesch'e göre, rejimin içerideki tek seçeneği kalmıştır: Nuseyri tabana oynamak ve dışarıda da İran'a sığınmak. 'The New Lion of Damascus: Bashar al-Assad and Modern Syria / Şam'ın Yeni Esat'ı ve Beşşar Esat ve Modern Suriye' kitabının yazarı olan Lesch, Esat ve sözcülerinin Suriye baharı başlamadan önce kendilerinin devrim hareketlerinden muaf olduklarını ve halk hareketlerinin Suriye'ye uğramayacağını varsaydıklarını hatırlatıyor.

Fakat bunun algının aldatıcı olduğunu ve kim bilir Beşşar Esat'ın da bu süreç sonunda devrik liderler kervanına katılabileceğini ve mumyalar müzesine kaldırılabileceğini ifade ediyor. Lesch bir başka önemli tespiti de şu: "Batı, realpolitik nedeniyle Beşşar Esat'ın ilan edeceği reformları yeterli görebilir ama Suriye halkı asla bununla yetinmeyecektir ..." Lesch doğru söylemektedir zira refomlar kadar bunları kimin uygulayacağı da önemlidir. Zire Ortadoğu verilip de tutulmayan sözler mezarlığıdır. Onun ötesinde çıkartılıp da uygulanmayan kanunlar diyarıdır. Hem sonra Beşşar Esat İsviçre kanunlarını bile getirse sonuçta bunu uygulayacak olan Büseyne Şaban, Mahir Esat ve Asıf Şevket gibiler değil midir? Dolayısıyla İsviçre kanunlarını Suriye'ye getirmek yerine esasında reformların ve değişimin önünde set ve engel olan bu isimlerin İsviçre'ye gönderilmeleri daha doğru bir seçenek olmaz mı? Zaten şimdiye kadar kendilerini garantiye almış ve İsviçre bankalarına yüklü miktarlarda para ve servet transfer etmiş değiller midir?

Netice-i kelam: Rejim ile halk arasında kapanmaz bir yara açılmıştır. Bundan böyle Suriye ya rejimin çiftliği olarak kalmaya devam edecek ya da katılımcı rejimler kuşağına geçecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi