Mehmet Talu

Mehmet Talu

Hz.Peygamber S.A.V. Efendimizin haccı 2

Hz.Peygamber S.A.V. Efendimizin haccı 2

Kureyş ile Kinâne oğulları, Peygamberliğin 7. yılında Haşim oğullarının, Resûlullah (S.A.V.) Efendimizi himayeden vazgeçip kendilerine teslim etmelerini sağlamak için, onlarla kız alıp vermemek, ticaret yapmamak ve her türlü münasebeti kesmek üzere burada anlaşma yaptıkları yer olan Muhassab'da, Cenâb-ı Hakkın İslâm'a kazandırdığı izzet ve şevketi göstermek üzere burada devesinden inip, bir müddet dinlendi. Yatsıdan sonra az bir müddet istirahat buyurduktan sonra Veda Tavâfı için Mekke-i Mükerreme'ye teşrif etti. Aynı gece umre ihrâmı için Hz.Aişe (R.Anha)yı kardeşiyle birlikte Ten'îm'e gönderdi ve umre yaptırdı. 29 Zilhicce 10 / 26 Mart 632 tarihinde Medine-i Münevvere'ye döndü. (Müslim, Hac:147, No:1218; Ebû Dâvûd, Menâsik:57-67; İbn-i Mâce, Menâsik:84)

Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, hac ibadeti ile ilgili âyet-i kerime nazil olduktan sonra yüz bini aşan sahâbî ile birlikte yaptığı bu son haccında Müslümanlara hac menâsikinin nasıl yapılacağını sözlü ve uygulamalı olarak öğretmiş, haccın günümüze kadar değişmeyen esaslarını tespit ve tâlim buyurmuştur.

Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin yaptığı bu hacca, son haccı olduğu ve sahabîlerle vedalaştığı için: "Veda Haccı"; Müslümanlara hac ibadetinin bütün hükümlerini hem nazarî olarak bildirdiği, hem de pratik olarak gösterdiği için: "Belağ Haccı", haccın farz kılınmasından sonra ilk haccı olması dolayısıyla da: "İslâm Haccı" denilmiştir.

Osmanlı padişahları arasında hacca giden olmamıştır.

Selçuklu ve Osmanlı dönemi konusunda dikkati çeken bir husus; 900 yıl boyunca Selçuklu sultanları ve Osmanlı padişahları arasında hacca gidenin olmamasıdır. Yavuz Sultan Selim bile Hicaz'a ayak basmamış, Hicaz'ı Mısır'dan fethetmiştir. Şehzadelerden sadece Cem Sultan hacca gitmiştir.

Halbuki Selçuklu sultanları ve Osmanlı padişahları Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimize, Ehl-i Beyte ve mukaddes beldelere derin saygı duyuyorlardı. Yüzyıllar boyu Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere'ye Sürre alayları ile birlikte hediyeler yollamışlar, her yıl da vekaleten birilerini Hacca göndermişlerdi. Demek ki Hac ibadetini yerine getirmek istiyorlardı. Yine de gidemediler. Aslında kendilerine hac farz değildi. Çünkü Hac ibadetini, namaz-oruç gibi diğer bazı ibadetlerden ayıran vakit, mâlî imkân, yol emniyeti, hürriyet, sıhhî durum gibi birtakım şartlar vardır. Meselâ:

1- Padişahlar, vakit bulamadıkları için hacca gidememişlerdir. Çünkü hayatlarının büyük bir kısmı fetih hareketlerinde ve cihad meydanlarında geçen Osmanlı sultanlarının bu dinî vazifelerini yapacak yeterli zamanı ve vakti bulmaları pek mümkün değildi. Bir kere İkinci Selim'e kadar gelen onbir padişahın hemen hemen hepsinin hayatı cihad meydanında geçmişti.

2- Padişahlar, can güvenliği ve yol emniyeti gerekçesi ile hacca gidememişlerdir. Çünkü hac yolculuğu esnasında ve o mahşerî kalabalığın arasında suikast vb. her şey olabilirdi. Bu sebeple bir padişahın tek başına veya birkaç kişiyle yolculuğa çıkması mümkün değildi. Hatta bir sefere çıkılacağı veya bir tarafa azimet edileceği zaman bile üç-beş ay öncesinden hazırlıklar yapılırdı. Bir padişahın o zaman zarfında aylar sürecek bir sefere çıkarken ordusunun mutlak sûrette beraberinde bulunması gerekirdi. Ordunun sadece savaş maksadıyla yola çıkabileceği de unutulmamalıdır. Diğer taraftan, sadece padişahın şahsî bir hac farîzasını eda etmesi maksadıyla koca bir Osmanlı ordusunu beraberinde götürmesi, maddi-mânevî birçok mahzurları doğururdu. Hac mevsiminin kış aylarına geldiği ve aylarca devam ettiği de düşünülürse, bunun ne kadar imkânsız olduğu kendiliğinden anlaşılır.

3- Padişahlar, devletin güvenliği gerekçesi, devletin başsız kalması riskinin göze alınamaması sebebi ile hacca gidememişlerdir. Çünkü o zamanlar Hacca gidiş-dönüş en az 3 ay sürüyordu. Padişahın bu kadar uzun bir süre başkentten, devletin başından uzak kalması anarşiye sebebiyet verebilirdi. Bu sebeple devletin güvenliği açısından sakıncalı olacağı düşüncesi, onları hacca gitmekten alıkoymuştur.

Çünkü meselenin siyasi ve idarî yönüne baktığımız zaman farklı bir manzara ortaya çıkmaktadır. Osmanlı idaresi merkezî bir yapıya sahipti. Millet padişahı hep başında görmek isterdi.

Osmanlı idaresinde her ne kadar vezir, vüzera, divan ve daha bir kısım idarî makamlar bulunsa da, her şey padişaha bağlı, son söz padişaha aitti. Yavuz Sultan Selim'den sonra halifelik de deruhte edilince, padişah sadece Osmanlı tebeasının değil, yeryüzünde bulunan bütün Müslümanların manevî reisi durumundaydı. Padişahın uzun bir müddet, savaşların dışında başta bulunmayışı dahilî karışıklık ve huzursuzluklara sebep olurdu. Hatta Genç Osman iyi bir niyet taşıyarak hacca gitmek giçin İstanbul'dan yola çıktığı halde, daha İstanbul-Maltepe'ye varmadan çeşitli dedi-kodular çıkarılarak huzursuzluklar başgöstermiş, kayınpederi Şeyhülİslâm Esad Efendi de: "Padişahlara hac lâzım değüldür. Yerinde oturup adl eylemek evlâdur. Caiz ki bir fitne zuhur eyliye!" diye bir fetva gönderince padişah bu teşebbüsünden vazgeçmiştir.

Bu ve bunlara benzer haklı gerekçe ve engelleyici sebepler olmasaydı, Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin müjdesine mazhar olan bir Fatih Sultan Mehmed'in, oğlu Veli Beyazıd'ın ve İslâm birliği için hayatını cihad meydanlarında geçiren Yavuz Sultan Selim'in hac farîzasını ihmal etmesine bir mânâ verilemezdi.

Türkiye Cumhurbaşkanları arasında da hacca giden olmamıştır. Yalnız Cumhurbaşkanlarından Sayın Cevdet Sunay ile Sayın Kenan Evren umre yapmışlardır. Başbakanlardan ise Sayın Turgut Özal ve Sayın Prof. Dr. Necmeddin Erbakan hacca gitmişlerdir.

ÖNEMLİ NOT: Hacca veya umreye gidecek olan kardeşlerimize:

1- "Ya Rabbi! Ben Senin Rızan İçin Hac Yapmak İstiyorum" isimli eserimizi,

2- "Ya Rabbi! Ben Senin rızan için UMRE yapmak istiyorum" isimli eserimizi,

2- "Ya Rabbi! Ben Senin rızan için DUA yapmak istiyorum" isimli eserimizi,

3- "Ya Rabbi! Ben Senin rızan için ZİYARET yapmak istiyorum" isimli eserimizi önemle tavsiye ederiz.

Eserler için müracaat: Tereke yayıncılık, TEL: 0216 521 39 56 0532 610 33 49

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Talu Arşivi