Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Bu generallere hiç mi lafın yok?

Bu generallere hiç mi lafın yok?

Bazıları dokuz sütuna manşet attı... Bazıları “gereği buymuş” diyerek, kinayeli bir dille Balyoz davasını işaret etti.

Bazıları da bodoslamadan girip her şeyi birbirine karıştırdı.

Mehmet Yakup Yılmaz da her şeyi birbirine karıştıranlardan...

Küçücük yaşta (13 yaşında) Marksizm’le tanışan, Marksist külliyatı yalayıp yutan, “yoğun okumaları” neticesinde “eşitlikçi dünya görüşüne” ulaşan, “sosyalist” olduğu için de “a priori” olarak demokrat sayılan bu arkadaşımız, Başbakan Erdoğan’ın MHP adayı Engin Alan’la ilgili çıkışına içerlemiş...

Kendi lisanınca verip veriştiriyor...

Hadi verip veriştirebilir, buna hakkı vardır.

Başbakanlar, çünkü, kutsal ve “eleştiriden ari” varlıklar değildir.

Fakat, verip veriştirme hakkına sahip mi? Bu hakkı nasıl, ne zaman, kimden elde etmiş? Ona bakalım.

Konuyu biliyorsunuz.

Bundan 6 yıl mukaddem, Çanakkale’deki kutlamalara katılan Başbakan Erdoğan, orada görevli bir Korgeneralin istiskaline maruz kalıyor.

Bu Korgeneralimizin ismi Engin Alan...

Kendisi Balyoz davası sanığı ve MHP İstanbul milletvekili adayıdır...

Herkesle tokalaşan Erdoğan, sıra Korgeneral Engin Alan’a geldiğinde eli havada kalır.

İstiskal bununla sınırlı değildir.

Korgeneralimiz öncesinde de yapmıştır yapacağını...

Başbakan tören platformuna geldiğinde tüm protokol, “protokol kuralları” gereği ayağa kalkar ama Korgeneralimizde hareket yok... Başını çevirir ve küstah bir özgüvenle uzak ufukları taramaya devam eder.

Kendince “ders vermiştir” Başbakan’a...

Nitekim, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Törene geç geleceğini bildirdiği için böyle yaptım” diyecektir. Sonra da ekleyecektir: “Hepimizden korkuyorlar. Çok korkaklar bunlar...”

Başbakan, geçenlerde, bir miting konuşmasında bu saygısızlığı dile getirdi ve aynen şunları söyledi: “Başbakan anma törenine gider de bir korgeneral orada ayağa kalkmaz mı? Kalkması gerekir. Kalkmasa bedelini öder. Ondan sonra gereği yapıldı, o ayrı mesele. Ama bakın, şimdi gideceği yeri o da buldu.”

Mehmet Yakup Yılmaz bu sözlere içerlemiş işte...

Başbakan’ı sigaya çekiyor: “Ergenekon savcısı olduğunu biliyorduk, böylece Balyoz davasında da görevli olduğunu öğrendik...” diyor.

Ben de diyorum ki...

Bunca yılın gazetecisisin, küçücük yaşta Marksizm’i keşfetmişsin, tonlarca dergi çıkarmışsın, tonlarca gazeteye öncülük etmişsin, büyük bir gazetede köşen var, her gün üç adet “AKP’ye veryansın” yazısı yazıp güzel paralar kazanıyorsun, muhtemeldir ki “yoğun okumalarını” sürdürüyorsun ama hiçbir şey öğrenememişsin.

Gereği yapıldı, evet.

Korgeneral Engin Alan “emekliye” sevk edildi.

Bu basit bilgiden bile haberdar değilsin.

Belki haberdarsın da, sırf muhalefet olsun, sırf kıllık olsun diye böyle davranıyorsun...

Bir de, “yanıtlaması” Başbakan’a iki soru yöneltmişsin...

Hasdal ve Silivri’dekilerin hangi bedeli ödediğini, Başbakan’ın bedel ödetmek istediği böyle daha kaç kişi bulunduğunu soruyorsun.

Bu soruları önce sen kendi vicdanında yanıtla.

Sonra da, hangi militarist kalkışmaya hangi “sivil tepkiyi” verdiğini bize söyle. Bakalım verip veriştirme hakkına sahip misin?

Hadi verip veriştir...

Bundan memnun olacak mebzul miktar “dost” var...

İyi de birader, o saygısızlığı yapan Korgenerale hiç mi lafın yok?

Başbakanını asan generallere hiç mi lafın yok?

Başbakanını “pezevenk” diye aşağılayan, elini sıkmayan, önünde ayağa kalkmayan, Cumhurbaşkanına ve refikasına küstahça sırtını dönen generallere hiç mi lafın yok?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi