Faruk Çakır

Faruk Çakır

Sözler tutulsun, barış gelsin

Sözler tutulsun, barış gelsin

Filistin ile İsrail arasında devam eden kavga, yıllar öncesine dayanıyor. Hayır, ‘devam eden kavga’ demek haksızlık olur; doğrusu, “İsrail’in Filistin’i işgali ve bunu ısrarla sürdürmesi”dir. Adım adım devam eden işgal o noktaya gelmiş ki, Filistinliler ‘esir’ hayatı yaşıyor. İsrail ise bütün dünyanın itirazına rağmen ‘dediğim dedik, her şartta ben haklıyım’ tavrını sürdürüyor.
“Bütün dünyanın itirazına rağmen” diyoruz, ama dünya gerçekten itiraz ediyor mu? “Söz”lere bakıldığında itiraz ediyor, ama iş bu sözlerin uygulamasına geldiğinde işlerin rengi değişiyor. Burada temel soru, “İsrail’i kimin savunduğu”dur. Fiilî olarak “dünyanın jandarması” olan Amerika, İsrail’i o kadar savunup koruyor ki, ikisinin ayrı devletler olduğu noktasında şüpheye düşülüyor.

İsrail’in “Mavi Marmara” gemisine yaptığı baskını düşünün. Dünyanın kabul ettiği bütün ‘kural’ları çiğneyip silahsız bir gemiye baskın düzenliyor, yetmiyor insanlara kurşun yağdırıp öldürüyor, herkesi tutuklayıp ‘esir’ alıyor. Sonun da da “özür” dilemekten bile uzak duruyor. Bu kadar pervasız, bu kadar dünyayı tanımayan, başına buyruk başka bir devlet var mı?
Tabiî ki her ‘ikbal’in bir de ‘zeval’i vardır. Yanlışın, haksızlığın ve adaletsizliğin sonsuza kadar sürmesi mümkün değil. Hele hele ‘küfür’ devam etse bile, zulmün devam etmesi hiç bir şekilde mümkün değil. İşte, ABD Başkanı Barack Obama’nın açıklamasını biraz da bu pencereden görmek lazım. ABD Başkanı Obama, Ortadoğu’daki gelişmelere yönelik “en kapsamlı” konuşmasını yaparken İsrail’i cidden rahatsız eden tesbitlerde bulunmuş. Bu konuşmadan sonra söylenebilecek tek şey, bu sözlerin kâğıt üstünde kalmaması ve uygulama safhasına konulmasıdır.
Obama, İsrail-Filistin problemini sona erdiren ve tüm iddiaları çözüme kavuşturan kalıcı barış için çaba göstermenin, hiç olmadığı kadar büyük aciliyet taşıdığını belirterek, İsrail ve Filistin sınırlarının, karşılıklı mutabakata varılan takaslarla 1967 sınırlarını temel alması gerektiğini söylemiş. (AA, 19 Mayıs 2011)
Elbette bu tesbitler İsrail yöneticilerinin beklediği tesbitler değildi. Bu sözleri hangi dünya lideri söylemiş olsa İsrail rahatsız olurdu, ama sözün sahibi ABD Başkanı olunca İsrail bir anlamda çileden çıktı. Hemen tepki gösterdiler, ama dünya nezdinde taraftar bulmaları mümkün değil. Hür dünyanın, Obama’nın sözlerine destek vermesi ve bu sözlerin hayata geçmesi için çalışması lazım. Keşke, diğer dünya liderleri de Obama gibi bu konuda doğru tesbitlerde bulunsa, aynı temennileri dile getirse. İnanın o zaman İsrail, yıllardan beri sürdürdüğü keyfî politikalarına son vermek mecburiyetinde kalır. İstediğinden dolayı değil, mecburiyetten...
Unutulmasın ki, Filistin’deki işgalin sona ermesi sadece Filistin için değil, bütün bir Ortadoğu, İslâm dünyası ve belki de dünya barışı için şarttır. Amerika başta olmak üzere batılı ülkeler ‘terör’ü gerçekten sona erdirmek istiyorlarsa, Filistin ve benzeri yerlerdeki zulmü, haksızlığı ve adaletsiziğe engel olsunlar. Filistin’de işgalin sona ermesi, rüzgâr ekmeye son vermek anlamına gelir. Rüzgâr ekilmezse ‘fırtına’ da çıkmaz.
ABD Başkanı Obama’nın Filistin konusundaki çıkışından geri adım atılmaz ve gereği için de ciddî olarak çalışılırsa ufukta ‘barış’ görünüyor demektir. Barış gelirse de, Filistinli çocukların çığlığı ve duası sonucu gelmiş olacak...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi