Güçlü erkekler neden domuz gibi davranır?

Güçlü erkekler neden domuz gibi davranır?

Soru, Time Dergisi’nin son kapağında beyaz zemin üzerine koca siyah harflerle yazılmış.

Sayfanın alt köşesine yerleştirilmiş küçük domuz resminin yanına, ‘’Seni kastetmiyoruz’’ ibaresi yerleştirilmiş.

Konu elbette IMF’in tecavüzle suçlanan sabık Başkanı Dominique Strauss-Kahn ya da her şeyi kısaltmaya bayılan Amerikalılar’ın deyimiyle DSK. Ama kapak konusundan ünlü film oyuncusu ve California’nın eski valisi Arnold Schwarzenegger de nasibini almış.

Dergi, iki adamın ortak yönünün gücü ve güveni kötüye kullanmak olduğunu söylüyor.

Aslında ikisinin de geçmişinde kadınlara yönelik kötü davranışların birçok örneği var ama bu ikisinin de zirveye yükselmesini engellememiş.

O zaman soru şu: Kadın ve erkeğin eşitliğinin vurgulandığı, çocuklara bu değerlerin öğretildiği, kadın ve erkeğin eşit koşullarda çalıştığı Batı dünyasında bu kadar onursuz, yargı yeteneğinden yoksun erkekler, nasıl bu kadar yükselebiliyor? İtalya’ya dönüp baktığımızda Başbakan Berlusconi’nin küçük yaşta kızlarla seks yapmak iddiasıyla yargılandığını görüyoruz.

Ankara’da MHP’li yöneticilerin 200-300 bin liralık Range Rover cip karşılığında genç kadınlarla ilişki yaşadığına tanıklık ediyoruz.

Siyasette yükselmekle libido arasında doğrudan bir bağ var sanki.

Bilim adamlarına göre gerçekten var. Siyasette yüksek noktalara gelen erkekler genelde risk alan veya risklere karşı duyarsız tipler oluyor. Narsistler gibi, sıradan kuralların kendilerini bağlamayacağına inanıyorlar. Ayrıca çevrelerinde her zaman pisliklerini temizleyecek tipler bulunuyor. Bunlar, bu liderlerden kişisel veya siyasi çıkar beklentisi içinde olan insanlar oluyor.

‘’Psikolojik Bilim’’ Dergisi iş dünyasında yükselen erkek veya kadınların daha büyük bir olasılıkla zina yapacağını söylüyor.

Makalenin yazarı, güçle birlikte fırsat ve güvenin de geldiğini, bunların da bir çeşit cinsel tahrike yol açtığını savunuyor.

Şöhret ve güç gerçekten insanın kendi üzerindeki denetimini zayıflatıyorsa, insanların üzerinde çocukluktan beri aldıkları toplumsal değer silsilesi de yıkılıyor diyor bilim adamları.

İnsanın doğası önemli elbette ama nasıl bir ortamda geliştiği de aynı derecede önemli.

Skandallarına göz yumulan sporcular, sanatçılar bunun bir örneği. Güç dengenizi öyle bozuyor ki, siyasete adım attığınızda camdan bir evde yaşamaya başladığınızı unutuyorsunuz.

Otel odasında bir temizlikçiye tecavüz edecek veya para karşılığı ilişkiye girecek kadar gözünüz dönüyor. Washington’da 4 milyon dolar değerinde bir evde oturan, gecesi 3 bin dolarlık otelde kalan, tanesi 7.500 ile 35 bin dolar arasında değişen takım elbiseler giyen bir sosyalistin geldiği nokta bu.

Ünlü Fransız filozof Levy’nin dediği gibi, DSK bu olayda komplo kurbanı olmuş olabilir ama geçmişteki eylemlerinin kefaretini şimdi de ödüyor olarak değerlendirilebilir bu gelişme.



Baykal ve MHP’nin seks kasetleri!

Deniz Baykal bir seks kaseti komplosu sonucu devrildi ve başta kendi partisi olmak üzere kimse bu gerçeğin üzerinde durmadı.

Kılıçdaroğlu kaset skandalını gündemde tutmaktansa yok saymayı yeğledi. Bu yetmezmiş gibi, sonradan Deniz Baykal’ı cinsel tacizle suçlayacak olan bilinmez bir gazeteciyle bir saati aşkın görüştü.

MHP de gereken tavrı almadı. Kabul etmek gerekir ki, CHP kendisini hedef alana kadar Başbakan ve AK Parti de bu konuyu gündeme getirmedi.

Sonuçta kasetle bir genel başkan devirenler, başka kasetlerle bir siyasi partiyi dizayn etme gücünü gördü.

Siyasetin sessizliği, medyanın suç ortaklığı ve erkek kültürünün egemenliği bu tabloya yol açtı. Önümüzdeki seçime neler olur siz düşünün.

Canlı yayın izlersek bile şaşırmayalım.



Soner Yalçın’a ne oldu?

Doğan medyasında gün geçmiyor ki bir Ahmet Şık, Nedim Şener haberi okumayalım.

Sürekli bu iki gazetecinin uğradığı haksızlık gündeme getiriliyor.

Oysa Doğan’ın bir başka yazarı da aynı davada tutuklu ama onun adını anan yok.

Bu Ergenekon davası sanıklara göre tavır alınan bir davaya dönüştü.

Mehmet Haberal ve kimi gazetecilerin tutuklu olması anormal, diğerlerinin ki normal karşılanıyor.

Bu sizce anormal değil mi?



Fenerbahçe şampiyon

18’inci şampiyonluğu nefes nefese geçen bir mücadele sonucu kazandık. Ortaya konulan futbol tartışılabilir ama ben kendi adıma hayatımın en mücadeleci Fenerbahçe’sini izledim. Bu mücadele azmine rağmen yenilen gol sayısı Şampiyonlar Ligi için alarm verici açıkçası.

Sol bekine Real Madrid’in, stoperine Roma’nın, sağ bekine Avrupa takımlarının talip olduğu bir takım bu kadar gol yiyorsa, mücadelesi biraz yanlış oluyor demektir.

Takviyelerle bu tablonun mutlaka düzelmesi lazım yoksa şampiyonluk sevincimiz Avrupa alaylarına dönüşebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi