Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bir başka açıdan fetih!

Bir başka açıdan fetih!

Dün darbeyi lanetledik, bu gün resmi ideolojiye ve resmi tarihe inat, feth-i mübin’in sene-i devriyesini kutluyoruz.. 1453’ten 2011’e aradan 558 yıl geçmiş. Nerede ise Hz. İsa aleyhisselamdan Hz. Muhammed’e (SAV) kadar geçen zamana yakın bir süre bu..

Osmanlı döneminde fetih kutlaması hiç olmadı.. Cumhuriyetin ilk yıllarında da olmadı.. Cumhuriyet döneminde Fetih kutlamaları İstanbul Valisi, 1. Ordu Komutanı, Belediye Başkanı ve Cumhuriyet gazetesinin gayretleri ile kutlandı.. Cumhuriyet gazetesi yıl boyunca Fetih ekleri verdi.. “Ravza-i Murad’da, bir gül-i Muhammedi açtı” diye manşet atıyordu o zaman Cumhuriyet gazetesi..

Tarih, övgü ya da sövgü kitabı değildir. Tarih bir toplumun ortak hafızası, tecrübeler birikimidir..

Hemen şunu belirtmeliyim ki, Osmanlı sultanları, aynı zamanda Müslümanların halifesi, Türklerin Hakanı, Arabın ve Acemin padişahı, diğer halkların sultanı, Doğu Roma-Bizans’ın imparatoru idi.

İstanbul’un iki kurtuluşu var, biri 29 Mayıs 1453, diğeri 6 Ekim 1923. 30 Ekim’de imzalanan Mondros mütarekesinin ardından 13 Kasım 1918’de İstanbul’a giren İngiliz kuvvetleri 16 Mart 1920’de resmen İstanbul’u işgal ettiler.. Kurşun atmadan Çanakkale’yi geçip geldiler ve tek kurşun atmadan geldikleri gibi gittiler..

Bugün 29 Mayıs’ı yazacağım.. Aslında Ayasofya üzerinde de daha fazla yazmamız, okumamız lazım.

Fetih bizim geleneğimizde kapıları açmak, engelleri kaldırmak için kullanılır. Kalpleri fethetmek de öyledir. “Kazanmak” anlamına gelir.. Aynı şekilde “Bir yeri kuvvet kullanarak, harple ele geçirip zaptetmek” şeklinde de kullanılır.. Osmanlı’da fetih birinci anlamda kullanılırken, Cumhuriyette bir anlam kırılmasına uğradı ve ikinci anlam benimsendi. Bunu yapan da DP iktidarı döneminde, 1. Ordu komutanı, vali, belediye başkanı ve Cumhuriyet gazetesi..

Osmanlı’da Suriçi İstanbul hep “Constantinapolis” olarak anıldı ve Selçuklu’dan başlayarak burası Doğu Roma olarak kabul edildi. Rumi takvim, Rumi sanat, Mevlana Celaleddini Rumi bu anlamdadır. Onun için Erzurum’un asıl adı Arzı Rum’dur. Trakya’ya Rumeli denilir.. Kur’an-ı Kerim’deki “Rum suresi”ni okuyanlar ne demek istediğimi anlayacaklardır..

Mesela, Ahiyani Rum, Baciyani Rum, Gaziyani Rum diye kimlere denir? Google’a sorun bakalım!

Bakın, mübadele bir oyundu.. Fetih de, Osmanlı’nın “Doğu Roma mirası”nı reddetmek için bir oyun olarak tezgahlandı.. Katolizm ve Protestanlık, Ortodoksluğu yutmak için Cumhuriyet elitlerini kullandı. Heybeliada onun için kapatıldı.

Bana kalırsa Ebu Eyyüb el Ensari’nin hayatı da bu anlamda bir efsaneye dönüştürüldü..

Şimdi şu rakamlara birlikte bakalım: Konstantinopolis’in nüfusunun 1450 yılında 70.000 ile 80.000 arasında olduğu tahmin ediliyor. 1453’e gelindiğinde, savaş rüzgarları esmeye başlayınca halk şehri terk etmeye başlamıştı. Yerleşik nüfus 36.000’e kadar geriledi. Bizans’ın askeri ise dışarından gelenlerle birlikte 20.000’i zor buluyordu. Yani asker ve sivil toplamı 50.000 civarında idi.. 5 Nisan 1453’te Osmanlı ordusu, 2. Mehmed’in komutasında İstanbul’a hareket ettiğinde asker sayısı 100.000 ile 140.000 arasında tahmin ediliyor..

Dikkat ederseniz, Osmanlı’nın asker sayısı, Bizans’ın toplam nüfusunun en az iki katı.. Osmanlı’nın ordusundaki gayri Müslim asker sayısı Bizans’ın askerinden daha fazla idi..

Eğer bir savaştan söz ediyorsanız bu bir fille fındık faresinin savaşı gibi bir şeydir.. Fethin asıl önemli olan yanı manevi boyutudur. Askeri yanı ise bir savaş oyunundan, bir gösteriden ibarettir.. Ortada bir teknoloji şovu vardır.. Bizim de bir kendi resmi tarihimiz var, orada bunlar yazmaz!

Katliam, istila değil, halka karşı verilen bir savaş değil bu. Kuru bir cihangirlik davası hiç değil.. Savaş hukuku açısından hâlâ aşılamayan bir ahlaki boyut, manevi boyut var burada. Bu boyut da, hamaset yüklü savaş imajlarının arasında kaybolup gidiyor..

Fatih, güç toplayıp, “Kahbe Bizans”ı yok etmek için çıkmadı yola!. Bizanslı Müslüman gençler zindana atılmış, onlara yardım eden Arap tüccarların malları yağmalanmış, Bizans’ın içindeki üç cami tahrip edilmiş. Sokakta “Başımızda kardinal şapkası görmektense Osmanlı sarığı görmeyi yeğ tutarız” diye gösteri yapan halka karşı terör uygulanmaya başlanmıştı..

Fatih bu operasyonun bir harp olmadığını isbat için hatırlayalım, kendini Doğu Roma Bizansın imparatoru ilan etti.. Rum Ortodoks kilisesini kendine bağladı. Süryani Kadim kilisesinin Hz. Ömer zamanında verilen emannamesine bağlı kalarak onları özerk kabul etti. Ermeni kilisesindeki çok başlılığa son vermek için Ermeni Ruhani konsülünü toplantıya çağırarak Patrikliğin kurulmasını sağladı..

Neyse, bu konu uzun. Okumak gerek.. Çanakkale de, fetih de, kurtuluş savaşları da anlatıldığı gibi değil.. Hani Yunan’ı denize döktük de, Eşek Adası, Kaş’ın açıklarındaki Meis nasıl Yunan’ın oldu bakın bakalım. Sahi bu Rumlar kimdi ya hu!. Selam ve dua ile.. Twitter: @aDilipak

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi