Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Yalnızlıktan korkuyor

Yalnızlıktan korkuyor

Fatma abla, ben yirmi yaşında bir genç kızım. Bu yıl üniversite sınavlarına girdim. Aldığım puan ilahiyatı tutuyor, çok mutluyum. İnşallah ilahiyat okuyup dinime hizmet edeceğim. Ben sizden ailemizin çözemediği bir sorunum için yardım isteyeceğim. Büyükbabamın seksen yaşında bir abisi var. Hiç çocuğu yok, eşi de iki yıl önce vefat etti. Amcamızın maddi bir sorunu yok ama yalnızlıktan korkuyor ve yemeğini filan yapamıyor. Biz onu evimize almak istiyoruz ama aile büyüklerimiz karşı çıkıyor. Kendine yetecek kadar parası var hizmetçi tutsun diyorlar ama amca yakınlarıyla birlikte yaşamak istiyor. Bu konuda ben yalnız kalıyorum ve hiçbir şey yapamıyorum. Ailemle bu sorunu nasıl çözebilirim? S. M.

İstersek üretebiliriz

İki sene önce, çalıştığım kuruma yaşlı bir hanım gelmişti. İki erkek evladının olduğunu fakat kendisini huzur evine bırakmak istediklerini bütün yalvarmalarına rağmen onları ikna edemediğini anlatmıştı. İfadelerine göre, şekeri ve tansiyonu vardı ve kocasından kalan tek maaşıyla küçük bir evde yaşamaya razıydı. Ne olursa olsun torunlarına yakın olmak istiyordu. Ama çocukları onu bırakmıyorlar ve burada ilgilenen kimse yok, bari huzur evine bırakalım orada ilgilenirler diyorlardı. Kadıncağız "ben aç kalmaya da razıyım yeter ki beni oralara atmasınlar, arasıra torunlarımı göreyim onları koklayayım bana yeter" diyordu. Yaşlı kadının istediği tek şey sevgiydi. Ömrünü harcadığı oğulları ise ondan bunu esirgiyorlardı. Evinde yalnız ve yoksul yaşamaya razıydı yeter ki istediğinde torunlarını görebilsindi. Ama halini anlayan yoktu.

Batı toplumlarında yaşlı ebeveynlerin büyük bir kısmı huzur evlerinde ya da evlerinin ıssız odalarından yalnızlığa terk ediliyor. Araştırmalar bu insanların depresyona girdiklerini ve büyük bir boşluk içinde yaşadıklarını gösteriyor. Hatta bazı ülkelerde yaşlılar için özel hatlar kurulduğunu ve konuşma ihtiyacı hisseden yaşlıların bu numaralara basarak karşılarına çıkan kimselerle konuştuklarını biliyoruz. Bu insanlar öylesine yalnızlık ve çaresizlik içinde yaşıyorlar ki, hiç tanımadıkları insanlarla dahi konuşmak onları rahatlatabiliyor.

Hepimiz anne babayız ve çocuklarımızı büyütürken onların iyi bir Müslüman olmasını ve bize saygı duymasını isteriz. Buna hakkımız vardır. Ebeveynlerin beklentileri sadece sevgidir ve bunun maddi bir karşılığı yoktur. Hayat boyu emek verdikleri çocukları tarafından aranıp sorulmak, bir şeyler paylaşmak ve onlarla vakit geçirmek istemektedirler. Ama nedense insanlara sevgilerinden vermek, paralarından vermekten daha zor gelir. Bu konuda nedense insanlar cimridirler. Sevginin ne kadar büyük kabının olduğunu ve kendilerinde sürekli üretildiğini ve verdikçe de arttığını idrak edemezler. Bunun sonucunda ise, sevgisiz büyüyen çocuklar ve sevgiye susayan ebeveynler ortaya çıkar. Oysa sevgi hepimizin yüreğinde üretilir ve onu üretebiliriz, istersek bunu yapabiliriz.

Bu genç yaşta bu kadar duyarlı olman gerçekten örnek bir davranış. Eğer aile büyüklerini ikna edebilirsen dedeyi eve alabilirsiniz. Ancak ikna edemezsen, ona şefkatle muamele edecek bir yardımcı bulabilir ve sık sık ziyaretine giderek destek verebilirsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi