Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

CHP'nin asıl sınavı Türkiye ile

CHP'nin asıl sınavı Türkiye ile

"Yeni CHP-Yeniden CHP."


CHP'deki savaşın iki tarafı.

Buraya gelinmesi kaçınılmazdı, gelindi. Kılıçdaroğlu ya da Baykal-Sav savaşı değil bu. Bu, CHP'nin Türkiye gerçeğine uyanıp uyanmayacağı davası. Türkiye CHP'yi zorluyor, CHP sancılanıyor.

Olayı, birkaç yazımda değerlendirdim. Aksiyon'un 862'nci 21 Mart tarihli sayısında "CHP'nin dönüşüm sancısı" başlığı altında ele almışım. O yazının bir bölümünü paylaşmak istedim sizlerle. Bence olay bu:

"Anahtar kelime "normalleşme."

Türkiye, uzunca bir süredir normalleşme sancısı yaşıyor. Çok partili hayat dönemi, hemen tamamen, "Tek parti kurgulaması anormalliği"nin normalleştirilmesi çabasından ibaret.

"Derin millet iradesi" sistemi ve yönetim kadrolarını normale doğru zorluyor.

Burada en zorlu dönüşümün CHP odağında gerçekleştiğini söylemek yanlış olmaz.

Çünkü bir anlamda anormal yapı, CHP ile aynileşmiş durumda.

Birinci Dünya Savaşı sonrasının Türkiye kurgusu, CHP'de somutlaştı.

Ve CHP, bu yapıyı korumakta direnerek geldi.

Ve millet, tek parti sonrasında CHP'ye asla tek başına iktidar vermeyerek, onu "Türkiye gerçekliğini idrak"e zorladı.

Ve CHP, millete rağmen, Türkiye'yi sancılandıran anormal misyonunda ısrar etmeye devam etti.

CHP'nin şu andaki yönetim kadrosunda, bir "dönüşüm iradesi" var gibi gözüküyor.

Millet gerçekliğini idrak gibi bir görüntünün işaretleri var.

İster samimi, ister değil, ister oportünizm ürünü olsun ister pragmatizmin, -siyaset biraz da böyledir çünkü- şu andaki CHP yönetimi, partiyi bir dönüşüm sürecine sokmaya çalışıyor.

Bunun adı "CHP'nin normalleşmesi" midir?

CHP normalleşirse Türkiye'nin normalleşme süreci de hızlanır mı?

Evet, CHP normalleşirse Türkiye de normalleşir.

Diyelim normalleşmiş bir CHP, AK Parti'nin, Türkiye'yi normalleştirme projesi varsa, onun önündeki en ciddi engellerden birisini, belki ana barikatı kaldırmış olur.

CHP'nin normalleşmesi demek, "Bir tür demokratlaşma, bir tür ANAP'laşma, bir tür AKP'lileşme" demektir.

Böyle bir sürecin, CHP açısından, CHP'nin anormal süreçte oluşturduğu sosyal tabandan gelecek tepkiler dikkate alındığında, ne kadar sürdürülebilir olduğu kuşkuludur.

CHP'nin normalleşmesinde, daha büyük sıkıntı ise zihniyet dünyasının, böyle bir oluşuma yeterli malzemeyi sunup sunmayacağı noktasında ortaya çıkacaktır.

CHP'nin ideolojik yapısı, günübirlik duruşlarla belirlenen bir yapı değildir. Neredeyse bütün kurulu düzeni belirleyen bir sistem olgusudur.

Bunun değişmesi de, bütün bu sistematik çerçevenin yeniden belirlenmesi anlamına gelmektedir.

Şu anda, CHP'nin bu sistematik kurgusu, büyük sarsıntılar geçiriyor.

Belki her şey, "Şu AK Parti'den kurtulma" ortak zemininde yeterince tartışma ortamına gelmiyor ama birçok zihinde, "Bunu bizimkiler mi söylüyor" tarzında bir hafakan sarsıntısı yaşandığını tahmin etmek zor değil."

CHP'deki sancının tabii ki bir oy boyutu da var. "Eski CHP"ye devam edildikçe, zaten sınırlı bir özel üretim niteliğinde olan taban aşınıyor. Geniş toplum kesimlerine açıldıkça da, CHP'nin kemik yapısının değişmesi gerekiyor. CHP ne yapacak? CHP'nin "Yeniden CHP"ci ayağı, "eski kodlar"la yürümekte ısrarlı. Yeni oy gelmese de olur anlayışında. "Yeni CHP" ayağı ise "açılım"dan yana. Onun da, hem kemik oyları yitirme riski var hem de geliştireceği değişimin toplum beklentilerine uygun düşüp düşmeme ihtimali var. Herhalde durum zor.

Aslında, daha önce de yazdım, CHP için bir "radikal perestroyka-kökten yeniden yapılanma" lazım. Çünkü CHP ile Türkiye arasında çok net bir doku uyuşmazlığı var. CHP, Türkiye'ye "halka rağmen" mantığı ile monte olmuş bir siyasi yapı. Halk ise bu "halka rağmen" mantığını dışlıyor asıl. Demokrasi de zaten bu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi