M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Haberal’la Gelen “Büyük Buluş”!

Haberal’la Gelen “Büyük Buluş”!

Akademik kariyerine diyeceğim bir şey yok.
Merhum Özal gibi pek çok hastayı tedavi etmiş de olabilir!
Ama benim onda tedavi olacak bir rahatsızlığım olmadı.
Bu yüzden doktorluğunu tartacak durumda da değilim.
Prof. Dr. Mehmet Haberal Milletvekili oldu ya!
Şimdi tahliye edilmeyi ve Meclis’e girmeyi bekliyor.
Ama ortada “ahlaki” olmayan bir durum var.
Daha önce Haberal için ne denmişti, hatırlayalım:
“Hareket etmesi bile hayati risk taşımaktadır.
Bu sebeple hastaneden ayrılması tıbben imkansızdır.”
Doktorlara göre Haberal, bu kadar ciddi ve kritik bir hastaydı!
Sonra olanlar oldu.
Sonunda Haberal’ı kurtarmanın formülü bulundu.
Ancak bu formül, onu hastalıktan kurtarmak için değil, hapishaneden kurtarmak içindi.
Bunu sağlamak için, Demirel’in tavsiyesi ile CHP onu aday gösterdi.
Ve Haberal Zonguldak’tan mebus seçildi.
Sonrasında aldığımız haberler gerçekten şaşırtıcıydı.
Haberal birden bire iyileşmiş, turp gibi olmuştu!..
Hayatî riski bırakın, Meclisin o yoğun temposunu kaldıracak güce bile ulaşmıştı.
Haberal’a nasıl bir tedavi uygulandı da birden bire şifa buluvermişti!
Hangi ilaçlar onu ayağa kaldırmıştı da böyle güçlü hale getirmişti!
Bu konuda hiçbir bilgi ve kanıt yok!
Ama böyle değil de, Avukatının dediği gibi Milletvekili seçildiği için şifaya kavuştu ise, tıp dünyası bunu mutlaka not etmelidir.
Çünkü bu, şimdiye kadar bulunmayan bir “icad”, bilinmeyen bir “keşif”, görülmeyen bir “buluş”tur.
Hastanelerin başaramadığını, doktorların beceremediğini, ilaçların yapamadığını, TBMM yapmış olmaktadır.
Mebusluk, Haberal için en etkili ilaç olmuş, böylece ölüm döşeğindeki hastamız şifaya kavuşmuştur.
Artık TBMM, kritik hastalar için bir “Şifa Kaynağı” ve bir “Rehabilitasyon Merkezi” durumundadır.
Bu durum, Haberal üzerinde “test” edilmiş ve “onay”lanmıştır.
Bundan böyle, kim hayatî risk taşıyorsa derhal Meclis’e kaldırılmalı ve acilen şifaya kavuşturulmalıdır.
Bize bu sonucu yaşatanları unutmak olur mu?
Onlar da (mesela başta Demirel ve Kılıçdaroğlu olmak üzere) Nobel’e aday gösterilmelidir.
Oradan ödül alamazlarsa ne gam!
Kendi içimize döner ve göğsümüzü gere gere ödülü biz veririz.
TBMM’nin her yıl verdiği“üstün hizmet ödülü”, ne güne duruyor!
Bundan iyi “hizmet” olur mu?!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi