M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Kitaplar...Kitaplar... Kitaplar!

Kitaplar...Kitaplar... Kitaplar!

“Bütün kitaplar, bir tek Kitab’ın anlaşılması için yazılmıştır” denir.
O Kitap da; Kur’an’dır.
Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam, Akaid, Siyer, Ahlak vs. ile ilgili ne kadar kitap varsa hemen hepsi, Kur’an-ı Kerim’i daha iyi anlamak ve onu hayata geçirmek için kaleme alınmıştır.
Esasen, Kur’an eksenine oturmayan hiçbir esere Kitap demek de lâyık olmaz.
Çünkü “Kitab”, zaten Kur’an’ın bizzat kendisinin kendine verdiği bir isimdir.
Bakara suresinin ilk ayetinde “elif lam mim” den sonra “Zalike’l-Kitab” diyerek Vahye ve bu Vahyin son mesajı Kur’an-ı Kerim’e işaretle Kitab’ın adı zikredilmiştir.
Bu sebepledir ki; yazılan bütün kitaplar, ancak bu Kitab’ın yani Kur’an’ın anlaşılması için yazılır ve yazılmalıdır.
Sanmayın ki, bu Kitaplar sadece namaz abdestten zekat hacdan bahsetsin!
İnsan hayatını ilgilendiren ne varsa hepsi bunun içindedir.
Sağlıktan eğitime, aile hayatından ekonomiye, imardan ekolojiye, mirastan vekalete, vakıftan emanete, boşanmadan iddete... aklınıza gelen her konuda mutlaka Kur’an’ın bir düzenlemesi, bir uyarısı, bir işareti vardır.
İşte, Kur’an’ın nüzulünden bu güne yazılan milyonlarca ciltlik kitap, bunları açıklamak içindir.
Bu alanda o kadar çok kaynak eser var ki, ciltleri kütüphanelere sığmaz.
Gerçekten çok zengin bir mirasa sahibiz.
Bu zengin kaynaklarımızın önemli bir bölümü de hamdolsun elimizdedir.
Ehl-i ilim bunlardan faydalanmakta ve İslam dünyasına ışık saçmaktadırlar.
***
Rahmetli Babamın vefatından sonra miras bıraktığı kitapları teker teker elden geçirirken hep bunları düşündüm.
Tarih boyunca İslam uleması ne büyük gayretler göstermiş, ne muazzam çalışmalar sergilemişler!
İlim aşkıyla yanan Babam bu kitapları tanıdıkça, gördükçe toplamaya başlamış.
Cassas’tan Kurtubi’ye, İbn Kesir’den Taberiye, İbn Abbas’tan Tacü’t-Tefasir’e kadar Arapça tefsirlere ilaveten Elmalı’dan Bursevi’ye, Çantay’dan M.Vehbi’ye kadar Türkçe meâl ve açıklamaları da kıt imkanlarına rağmen elde etmiş.
Hadislerden sadece Kütüb-i Sitte değil Kütüb-i Tis’a diye bilinen 9 Hadis kitabının tamamını temin etmekle kalmamış, bunların Arapça şerhlerini de bularak yanlarına koymuş.
Ayrıca, Terğib’ten Sübülü’s-Selam’a, Riyaz’dan Kenzü’l-Ummal’a kadar onlarca karma hadis kitaplarını da temin ederken, Mevzuat ve Usul-ü Hadis kitaplarını unutmamış.
Fıkıh’ta ise, Hidaye’den Hindiye’ye, Bidaye’den Kuduri’ye, Mecelle’den Mülteka’ya ve daha sayamayacağım irili ufaklı pek çok Arapça ve Osmanlıca fetva kitabını nasıl da toplamış şaşırmamak mümkün değil!
Siyer’de, Kelam’da, Akaid’de, Ahlâk’ta erbabınca bilinen meşhur eserlerin önde gelenleri de Kütüphanesine yerleştirmiş, hatta içinde nadir olan eserler bile var.
Hiç aklınıza gelir mi, mesela Mevzûatü’l-Ulûm, Tuhfetü’n-Nazzar, Mahzeni’l-Ulûm, Hurafattan Hakikate, Vankulu gibi bugün piyasada çok zor bulunan orijinal eserler bu kütüphaneyi değerli kılıyor.
92 yıllık koca bir ömür bu kitapları mütalaa etmek ve okumakla geçiyor.
Geride çok kıymetli yazılı bir “eser” de bırakıyor.
Buna rağmen vefatına yakın “yazık ömrümüz boşa geçti” diyebiliyor.
***
Bunları neden yazdım?
Çünkü, bazı ilmi yazılara yapılan yorumlara bakıyorum da, ortalık ne yazık ki, “ilim sahibi olmadan bilgi sahibi olanlar”la dolu.
İnsanalar öyle yorumlar yapıyorlar ki, insanın kanı donuyor, aklı duruyor!
Hele hele bir Müslüman, bu kadar sorumsuz, bu denli şuursuz olabilir mi, diye sormada edemiyorsunuz!
İnsan nasıl bu kadar cesur olabilir!?
“El-cahilü cesurun” sözü boşuna söylenmemiş demekten başka diyeceğiniz bir şey kalmıyor artık!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi