Ontolojik sorun

Ontolojik sorun

'Bir varlık ne zaman yok olur, ne zaman değişir?' Ontolojik felsefenin cevabını aradığı sorulardan biri budur. CHP salı günü Meclis'te var mıydı? Yok muydu?


CHP değişip 'Yeni CHP' oldu mu? Meclis sıralarında oturmaları, ama yemin etmemeleri bir 'değişim' işareti mi? Yeni Ontoloji'nin geliştirdiği Fenomoloji'nin izinden giden Heidegger 'varlığın temel bir varlıksal anlam taşıdığını' ve bunun 'orada olmak' olduğunu söylüyor. Derin bir felsefî inceleme konusu: CHP yemin töreninde 'orada' idi; peki kendisini 'yok' saydırmayı nasıl sağladı.

Başbakan'ın CHP'ye yönelttiği 'ontolojik sorunlar içindeler' lafı tam usta işi bir polemik. Üniversitelerin felsefe bölümlerinde hocalar, ontolojik felsefenin çapraşık görünen kurgusunu CHP ve yemin töreni metaforu üzerinden kolayca açıklayabilirler. CHP'li vekiller Meclis sıralarında oturuyor. Başkan isimlerini okudukça 'yok' cevabını veriyorlar. Sonra kendi kendilerini 'yok' saymaya dayanamayıp cevabı değiştiriyorlar. Varoluşun anlamının en derinlerine inebilmek için bulunmaz bir emsal. Mesele 'orada olmak' ise bir yandan oradalar, ama öbür taraftan kendi iradeleri ile 'yok' olduklarını söylüyorlar.. Heidegger bu problemi acaba nasıl çözerdi? Cevabı bulmak için felsefe dışındaki alanlardan da yardım gerekebilir. Meselâ grup psikolojisinden.

Ontoloji, varlığı konu edinen ve varlığın niteliklerini inceleyen bir felsefî disiplin. Burada 'varlık' beş duyu ile algılanabilen ve maddesi olan bir nesne değildir. Ontoloji, duyuların dışında ve maddesi olmayan bir varlık halini inceler. Temel soru: 'Varlık nedir?' Bu sorunun peşinden gelen sorular: Varoluş nedir? Varoluş bir özellik midir? Bir nesne ne zaman yok olur veya değişir?

Varlığın esasının ne olduğuna dair soruya Thales 'su', Herakleitos 'ateş', Pytagaros 'sayı', Anaximenes 'nefes', Demokritos 'atom', Eflatun 'fikir', Descartes 'Tanrı', Spinoza 'Tanrı ya da tabiat', Hegel 'ruh', Marx 'madde' cevabını veriyor. Ontolojik sorun, varlığın temel ilkesine, varoluşun esasına dair bir sorun anlamına geliyor. Bir varlığı var eden temel sebebe, varoluşunu mümkün kılan esasa dair bir sorun. Varlığın anlamına dair sarsıcı bir sorgulama. Öyle ki varoluşa dair bu esası kaybettiğiniz, yani ontolojik bir sorunla karşılaştığınız zaman geriye bir şey kalmıyor. Her şey anlamını kaybediyor. Ontolojik sorunu çözemediğiniz zaman varlığınızı sürdüremiyorsunuz.

CHP değişim sancıları yaşıyor. Varlığının en temel esaslarına dair sorunlar yaşıyor. Varlığına yeni bir esas kazandırmak, varoluşuna yeni bir anlam giydirmek istiyor. Bu yüzden ontolojik sorunlar yaşıyor. Üzerinden atmaya çalıştığı eski anlam dünyası birden karşısına çıkıyor ve yeni varoluşuna engel oluyor. Meclis'teki yemin krizindeki 'varlık-yokluk' çelişkisi işte bu değişimin yol açtığı bir ontolojik sorun.

Bütün siyasî partileri var eden temel ilke demokrasidir. Demokrasiyi siyasî partilerin içinden çekip çıkardığınız zaman geriye ne kalır? Bir Meclis grubunu var eden temel ilke 'demokratik temsil görevi'dir. Size verilen temsil görevini ifa etmediğiniz zaman Meclis'teki varlığınız, parti grubunuz anlamsız hale gelir.

Balçiçek Pamir'in Habertürk'teki 'Karşıt Görüş' programında, katılan üç milletvekilinin 'Çözümünüz ne?' soruma verdiği cevaplar, ontolojik sorunun yaygınlığına işaret ediyordu. Meselâ, BDP'nin desteklediği Blok milletvekili Levent Tüzel çözüm olarak halkın Meclis üzerinde baskı kurmasını öneriyor. 'O zaman sizin Meclis üyesi olarak anlamınız ne? Siz niye bu işi Meclis'in içine girerek yapmıyorsunuz?' itirazıma karşılık alamadım. Ontolojik sorun tam olarak işte bu. Sizin varlığınızda mündemiç olan sıfatı anlamsız kılan bir duruş sergilediğiniz zaman varlığınız anlamsız hale geliyor. CHP grubu, temsil sıfatını herkesin önünde 'yok' ilan ediyor ve kendi varlığını anlamsız hale getiriyor.

Siyasetin ontolojik sorunları çok. Dileriz CHP bu ontolojik sorunlarını aşar ve sağlığına kavuşur.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi