Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

CHP ha yenisi ha eskisi değişen bir şey yok

CHP ha yenisi ha eskisi değişen bir şey yok

Kaset olayı ile Baykal'ın istifaya zorlanmasının arkasından CHP'de Kılıçdaroğlu'nun genel başkan olması medyanın bir bölümünde öylesine allanıp pullandı ki ortaya yepyeni bir CHP çıktı izlenimi verilmeye çalışıldı. Geçmişi ile tüm bağlarını kesti, yeni bir dünya görüşünü savunmaya başladı. Aslında eskisi ile yenisi arasında hiçbir fark yoktu, olması da mümkün değildi. Nasıl bir insanın geçmişini inkar etmesi kendini geçmişi olmayan bir adem kişiden ibaret sayması doğru değilse, aynı şey siyasi partiler için de geçerlidir. Değişen zamana ve şartlara göre söylemde bir takım farklıkların olması özellikle kurumların yenilenmesi, geçmişin sıfırlanması anlamına gelmez. Söz bazında beyaz sayfa açmaktan sıkça söz edilse de aslında açılan beyaz sayfa değil, barış eli uzatmaktan ibarettir. Bunun yani geçmişi tamamen yok sayarak yenilenmenin yer yüzünde örnekleri var mıdır bilemiyorum. Ancak olsa bile böyle bir değişimi yeni olarak ifade etmek sanıyorum doğru olmaz.

Zaten Kılıçdaroğlu da genel başkanlığa geldiği günden beri bu çelişkiyi yaşıyor. Bir bakıyorsunuz yeni bir CHP'den söz ediyor, bir bakıyorsunuz CHP'nin geçmişine atıf yapıyor, geçmişinden referans veriyor. Böyle olunca da aslında ortaya yeni CHP diye bir şeyin çıkmadığı görülüyor ve biliniyordu. Ne var ki bir takım kalem erbabı eski CHP'yi allayıp pullayarak millete yeni diye yutturmaya kalkışmışlardı.

CHP'nin geçmişinde biz yaştakilerin çok iyi hatırlayacağı gibi darbecilerle işbirliği vardır. Bir başka ifade ile CHP parti olarak millet iradesi ile iktidar olamasa da zihniyeti yıllardan beri iktidardaydı. Bu sebeple geçmişte bu konu, millet sağ partileri hükumete taşısa da iktidar sol Kemalist kadrolarda kalmıştı. Bu bakımdan hükumet olmak ile iktidar olmak aynı anlama gelmez değerlendirmesi sıkça dillendirilmiştir. Şimdilerde hükumet ile iktidarın aynı ellerde toplanma ihtimalinin ortaya çıkmasının hazımsızlığı devam ettiği sürece CHP'nin kendisini yenilemesi de mümkün değildir.

CHP zihniyeti iktidarını elbette bürokrasideki kadrolar eliyle sürdürmüştür. Bunun yargı ayağı olduğu gibi asker ayağı da olmuş, bazı üniversite hocaları ile yüksek bürokratlar ayağı da hep gündemde olmuştur. Özellikle darbe anayasaları ile oluşturulan yüksek yargı ve buralarda görev yapan bazı yargı mensupları ister istemez siyasi ve ideolojik mensubiyetlerinin tesiri altında kalmışlardır. Halk iradesinin bir takım yollarla ya devre dışı bırakılması ya da etkisizleştirilmesinden rahatsızlık duymayan CHP'nin bugünlerde millet iradesini hatırlamış olması dikkat çekicidir. Denebilir ki millet iradesi sürekli olarak bir takım mekanizmalarla kontrol altında tutulmuş, bu alanda başarı sağlanamaz, ipin ucu elden kaçacak olursa bu defa darbeler devreye girmiştir. Unutmamak gerekir ki darbeler sadece askerin inisiyatifi ile gerçekleşmemiştir. Adı ister post modern ister doğrudan darbe olsun her darbenin sivil ayakları da olmuştur hatta bu uzantılar darbeler için zemin hazırlamışlardır. Eğer darbeler sağ iktidarlara karşı olmuşsa -ki ülkemizde genellikle böyle olmuştur- CHP zihniyetinde olanlar en azından karşı tavır almamıştır.

Söz gelimi yargı mensuplarının Genelkurmay'da toplanarak brifing verilmesine CHP zihniyeti karşı çıkmamış, bunun yargıya müdahale olduğunu söyleyerek yapılan işin yanlışlığını dillendirmemiştir. Kısacası olağanüstü şartlarda açılan davalara, verilen kararlara itiraz etmeyenler bugün, "İki yargıcın takdiri millet iradesinin önüne geçti" diyorlarsa bunun inandırıcılığı olabilir mi? Mahkemelerde kararlar ya oy birliği ya da çoğunlukla verildiğine göre mahkeme kararının başka türlü ortaya çıkması mümkün müdür? Her kararda iki ya da üç hakimin takdiri söz konusudur. Geçmişte iki hakimin takdiri ile siyasi hayat alt üst edilirken sesleri çıkmayanların bugün mahkeme kararlarını hafife alıcı bir tavır sergilemeleri eskisi ile yenisi arasında bir fark olmadığını göstermez mi? Belli ki eski ya da yeni CHP için önemli olan mahkeme kararlarının onların isteklerine uygun çıkıp çıkmadığıdır. Eğer onların attığı adımların yanlışlığı hakimler tarafından karara bağlanıyorsa o kararların önemi yoktur. Böyle mantık olur mu? Böyle bir mantık faşizan bir anlayışın yansıması değil midir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi