Vatan’ın “bayan” kurtarıcıları

Vatan’ın “bayan” kurtarıcıları

Başbakan göz nezlesi olmuş.

Rahatsızlığı “nâzik” bir güne denk gelmiş.

Laik kesim çıldırıyor.

Nasıl olurmuş da bir başbakan göz nezlesi olurmuş? Nasıl olurmuş da tam da 19 Mayıs günü olurmuş?

Altında bir bit yeniği arıyorlar.

özellikle Vatan kadrosu.

Hani şu Dinç Bilgin’i hapisteyken satanlar... Satıp da “vatan kurtarıcı” ayağına yatanlar.

Tayyip düşmanlığını kimseciklere kaptırmıyorlar. Tayyip’in 19 Mayıs günü göz nezlesi olmasını “şeriat tehlikesi” olarak yorumluyorlar.

Ve kendilerini “ülkenin en iyi gazetesi” diye pazarlamaya kalkışıyorlar.

Hangi ülkenin acaba?

“İlginç” yorumlarına göz atınca, insan merak ediyor.

X

“İlginç” tipler var Vatan’da..

Ruhat Hanım meselâ...

Soyadını “Mengi”ye çıkardıktan sonra, bilmediği hiçbir şey kalmadı.

Her konuda çalakalem döktürüyor.

Bazen hızını alamıyor, hiç alâkası olmadığı din üzerinde dahi ahkâm kesiyor.

Dine inanmayan biri olarak bütün dindarlara akıllar veriyor.

Diğer konularda da böyle. Politikanın kitabını yazıyor, ekonominin okulunu açıyor, gazeteciliğin anahtarını boynunda taşıyor.

Tayyip’in göz nezlesi olmasını, 19 Mayıs törenlerinden kaçmak sebebine bağlıyor.

Her şeyi biliyor. Her meseleyi açıklıyor. Her karanlığı aydınlatıyor.

“Biliktan” olduğu yıllarda böyle miydi Ruhat Hanım?

Değildi. “Mengi” olduğu anda bu mertebeye yükseldi. “Mengi” olamasaydı, belki “çengi” olurdu; gazetecilikte kaybolur giderdi en azından.

Şimdi çok güçlü. çok akıllı. çok olan ne varsa, hepsi...

Bir de Mine G. Hanım var Vatan’da.

Soyadı G. şeklinde geçiyor, açılımını bilemiyoruz.

Ayrıca, yanlış hatırlamıyorsak, “Kırıkçanak” diye ikinci bir soyadı daha var.

Bazı rivayetler, Mine G. Hanımın soyadının ikiyle, üçle sınırlandırılamayacağı yönünde.

Orasını bilemiyoruz.

Mine G. Hanım, yalnız “Vatan”da değil, bütün bir “ülke”de İslâm’a en cüretkâr bir dille sövebilen bir kalem olarak tanınıyor.

28 Şubat Süreci’nde “Başörtüsü”ne “Başöğürtüsü” diyordu.

Müslüman kadının başörtüsünden iğreniyormuş.

E, o kadar Fransa’da oturduktan, o kadar gâvur dolması yedikten sonra, birdenbire “ülke”ye dönünce, normaldir bu baş dönmeleri, mide bulanmaları.

Tayyip’in de en ciddi düşmanlarından biri Mine G. Hanım. Her yazısında ona bir-iki patlatmadan edemiyor. Her uykusunda onun hayaleti tarafından kovalanıyor.

Hatta, rivayete göre, Tuncay özkan’la beraber Tayyip’in resmine karşı atış talimi yapıyorlarmış.

Böyle de eşsiz bir insan Mine G. Hanım.

Anlatmakla bitmez.

X

Son olarak İclal Aydın isminde biri yazıyor Vatan’da.

Bir ara televizyonda sunuculuk yapıyordu. Sonra “dostlar alışverişte görsün” adında bir kitap yazdı.

Dizi-mizi de çekti galiba. Derken birisi tuttu, bunu gazeteci yaptı.

önceleri “magazin” türü şeyler yazıyordu. Lâf ola beri gele “çalışmalar” yapıyordu.

Vatan’ın havasından mıdır, suyundan mıdır, politikaya soyundu. Tayyip’i bir eline geçirdi; yer misin, yemez misin!

Tayyip’in göz nezlesi olayını bile yazdı; ister inanın, ister inanmayın. Hem de o biçim bindirdi.

Bizden duymuş olmayın, yakında “hukukun siyasileşmesi” üzerine görüşlerini bile paylaşacakmış okuyucusuyla.

Sinemada da hedeflerine adım adım ulaşacakmış.

Yedi dalda Oskar alacakmış.

Erik dalı, armut dalı, ayva dalı, nar dalı, zeytin dalı, dut dalı, bir de sırıkla atlama dalında.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi