Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

Çoğulculuğun sınırları yok mu?

Çoğulculuğun sınırları yok mu?

Avrupa İnsan Hakları Komisyonu 'Demokrasi içinde çoğulculuk' kavramını şöyle tarif ediyor:

"Düşünceleri açıklama özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel dayanaklarından birini oluşturur. Hatta düşünceleri açıklama özgürlüğü, sadece olağan karşılanan, zararsız ya da önemsiz görünen bilgiler ya da düşüncelerin açıklanması açısından değil, tam tersine, ayrıca devlete ve toplumun belirli bir bölümüne karşı gelen, onları şoke eden ve rahatsız eden düşünceler açısından da geçerlidir. Nitekim, demokratik toplumun en önemli unsurlarını oluşturan çoğulculuk, hoşgörü ve açıklık düşüncesi bunu gerektirir."

Merhum Mevdûdî de vaktiyle Pakistan için hazırlanan anayasa ilkelerinde "İslam ülkesinde yaşayan farklı inanç sahiplerinin kendi din, mezhep ve inançlarını övebileceklerini, İslam'ı da tenkit edebileceklerini" ifade ediyor.

Öte yandan ilgili belgeler ve metinlerde hak ve hürriyetlerin bazı sebeplerle kısıtlandığını, sınırlandığını, ulu orta kullanılmasına izin verilmediğini ve bunun da demokrasiye, insan haklarına aykırı görülmediğini tespit ediyoruz.

Kısıtlayıcı unsurlardan biri "şiddete yöneltmek, şiddeti telkin etmek, şiddeti meşrulaştırmak"tır. Hiçbir demokrasi (ve bu arada cumhur anlayışına göre İslam) siyasi bir amaca ulaşabilmek için şiddetin (silahın, terörün, iç savaşın...) araç olarak kullanılmasına izin vermez. Buna izin vermeyen sistem elbette şiddetin telkin ve propagandasına da izin vermez.

Bir başka kısıtlayıcı ilke kamu düzeni, bir diğeri de umumi ahlak ve âdâbdır.

Kamu düzenini bozmadan düşüncenin açıklanmasını sağlamak için demokrasilerde, umuma açık alanlarda yapılacak konuşmalarla ilgili tedbirler alınmıştır: İzin alma veya haber verme, alanların belirlenmesi, önceden emniyet tedbirleri alma bunlar arasındadır.

Toplumu şoke edecek bir konuşmayı, çoğulculuk ve düşünceyi açıklama özgürlüğü adına kamuya açık bir alanda, izin almadan, tedbir aldırmadan yapanlar kamu düzenini bozmayı göze almış veya kast etmiş sayılırlar ve bunları engellemek insan haklarına aykırı olmaz.

Halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede yerleşmiş ahlak ve âdâb da vardır. Azınlıkta olan bir grup veya birey bu ahlak ve âdâbı benimsememiş olabilir. Ancak düşüncesini muhaliflerin önünde nutuk çekerek açıklamaya kalkışırsa kamu düzenini tehlikeye sokar, yaşamaya, uygulamaya kalkışırsa genel ahlak ve âdâba aykırı hareket etmiş olacağından hakkı kötüye kullanmış sayılır.

Avrupa İnsan Hakları Komisyonu çoğulculuğu ve düşünceyi açıklama özgürlüğünü öyle tarif ediyor ama Avrupa'da yaşayan Müslümanlar minareli cami yapamıyorlar, cami dışından duyulacak şekilde ezan okuyamıyorlar. Daha nice kısıtlamalar var.

Maksadım "yanlışı, haksızı örnek almak" değil, bir yandan çifte standardı hatırlatmak, diğer yandan da hiçbir hakkın ve hürriyetin sınırsız olmadığına işaret etmektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayrettin Karaman Arşivi