Mehmet Emin Genç

Mehmet Emin Genç

Ramazan, Rahmet, Tefekkür, kulluk ve paylaşma ayıdır

Ramazan, Rahmet, Tefekkür, kulluk ve paylaşma ayıdır

Ramazan-ı Şerif, Üç aylar diye olarak bilinen mübarek silsilenin sonuncusu ve en faziletli olanıdır. Mevcut senenin göz nuru, gönüllerimizin neşe kaynağı ve on bir ayın sultanıdır. Herkesin dört gözle beklediği bereket, rahmet, mağfiret, af ve hidayet kaynağıdır. Manevi coşku ve sürurun bütün Müslümanların çepeçevre sardığı, sadece hidayet üzere olan muttaki Müminlerin değil, bütün insanların gönüllerinin daha bir latif ve nezih olduğu muhteşem bir zaman dilimidir.

Oruç ibadetinin sistematik olarak yapıldığı ay olan Ramazan-ı Şerif, aslında bütün ayların efendisi mesabesindedir. Nitekim Ramazan oruç ayıdır, Kuran ayıdır, İnfak ayıdır, günahlardan sıyrılma ayıdır, Şeytana kafa tutulduğu ve biiznillah bundan sonuç alındığı aydır. Hakkı tesbih, tekbir, tahmid ve tasdik etme ayıdır. Ramazan ayı Allaha yakınlığın, O’na kavuşmanın yüreklerde yer ettiği ve aynı zamanda gönüllerde ibadetlerin lezzetlerinin hissedildiği mübarek günlerdir. Ramazan ayı biz günahkâr kulların işlediği cürüm ve habaisi yakan, böylece de kulu tertemiz olarak bayrama eriştiren kutsal bir zaman dilimidir. Kısaca Ramazan ayı Hakk katında itibarlı, kadri ve kıymeti çok yüce ve mukaddes olan bir aydır.

Oruç ise; inanarak ve mükâfatını sadece Allah’tan umarak tutulduğunda kişinin geçmiş günahlarının affına vesile olabilecek derecede büyük bir ibadettir. Oruç beden ile yapılan bir ibadet olduğu için bir manada bedenimizin zekâtıdır. Oruçta kişinin nefsini kendisine rakip addetmesi vardır. Oruçta açlıkla nefsini dizginleme azmi vardır. Oruçta nefsin açlık ve susuzlukla kırılması vardır. Oruçta ruhun itminana ermesi ve bedenin mükâfatlara kavuşması vardır. Oruçta Hakkın künhüne varma, prangalardan kurtulma, çok ihtiyaç duyduğumuz ferasete ve furkana kavuşma vardır. Oruçta affolma müjdesi, bağışlanma hazzının yeşerme ümidi vardır.

Oruçta ümmetin kardeşliğinden, komşunun dostluğundan duyulan haz ve mesuliyet vardır. Oruçta Yüce mevlaya yönelerek kalbini sadece O’na açıp sunulan mükâfatlara kavuşma vardır. Oruçlunun ağız kokusu mik-ü amberdir. Oruçlu masum ve mazlum bir yüreğe ve hassas bir inkiyada sahiptir. Oruçlu ellerini açtığında, yettim kulum diyen Rabbinin lütfuna mazhar olandır. Oruçta Allah için vermek, Allah için sevmak, Allah için buğzetmek, bunun yanında Allah için nefsanî arzulardan kaçış, ama o nisbette her tür maddi ve manevi ödül ve mükâfatlara hak kazanma vardır. Dahası oruç tutan için birisi iftar anı diğeri de Rabbine kavuştuğu an olmak üzere iki büyük sevinç vardır. Oruçta insanı kötülüklere karşı koruyacak kankan olma vasfı vardır.

Kişi oruçlu iken kendini günahlardan beri tutmaya azami gayret sarf etmeli, gıybet dedikodu yalan gibi kötü hasletlerden uzak durmalıdır. Değilse bütün bunlarla birlikte tutulan oruçtan kişinin hissesine açlık ve susuzluktan başka bir şey geçmez. Bu anlayışla tezyin edilen oruç Hakkın rıza katına yükselmez. Çünkü Sübhan olan Allah’ın kimsenin açlığına ve susuzluğuna ihtiyacı yoktur. Zaten oruç sabrın yarısıdır. Allah rızası için tutulan oruçta kişinin cehenneme olan yetmiş senelik uzaklığının müjdesi saklıdır. Oruçta Hakk’a karşı ilticaya cevap bulunabilecek rahmet ve ihsan gizlidir.

Ramazan ayı rahmet ayıdır. Ramazanın rahmet oluşu hem kişinin şahsına, hem de ailesi ve çevresine yansır. Kişi öncelikle ihtiyaç duyduğu ama birtürlü dünya meşgalelerinden kurtulupta yapamadığı nefis muhasebesini yapar. Dünya heybesindeki azıkların yeterli olup olmadığını kontrol eder. Yolculuğunun uzunluğunu düşünerek olabildiğince tedarikli bulunmaya çalışır. Kısaca kendine biyik bir iyilik yapmış olur. Ailesinide yeniden gözden geçirir. Çocukların ve eşinin Namaz konusundaki titizliğini bir kez daha kontrol eder. Onlara bolca nasihatlerde bulunur. Önce kendisini, sonrada aile efradını Kur’anın nuru ile aydınlatmaya gayret eder. Bunun yanında da başta ana-babası, yakın akrabaları, komşuları ve yakın dostları olmak üzere hayatının en önemli tamamlayanları ile ilişkilerini yeniden gözden geçirir. Sıla-i rahimi hatırlamaya ve gereğini yapmaya koyulur.

Ramazan ayı tefekkür ayıdır. Yaratılış ve kulluk imtihanında nerde durulduğunu bir kez daha düşünme fırsatı verir. “Neredeyim? Nerde olmalıyım? Ne yapıyorum? Ne yapmalıyım?” gibi onlarca sual ile insanın kendi kendisini hesaba çekme, kendisine hesap verme iklimidir. Hak ve Hakikate vakıf olmanın, gerçeklerin arzusu ile dolmanın zamanıdır. Gece ve gündüzünde bol bol inen rahmet ile yürekleri serinletme mevsimidir. Nefis muhasebesini bir kez daha ama güçlü bir şekilde yaşamanın ayıdır. Bu dünyanın birde öbür tarafı olduğunu ciddi ciddi düşünüp gereğini yapmanın zamanıdır. Bir daha bu imkânın ele geçemeyeceğini idrak edip bu son fırsatı azami şekilde değerlendirme ayıdır. Gönülleri coşturma, ödülleri toplama zamanıdır.

Ramazan ayı kul olma ayıdır. Yaratılmışların en şereflisi olan insanın yüce Mevlasını hatırdan hiç çıkarmaması gerekir. İnsan olmanın en temel gaye ve maksadının kulluk olduğu, dua ve ibadetin kişiyi hak nezdinde yücelteceği unutulmamalıdır. İbadet ve dualarımız olmadan kıymet ortaya koymadığımız bilgisini unutmamak gerekir. Kulluğun ihlas ve samimiyetle elde edilebileceği gerçeğinin hatırlara bu ayda daha kolay gelmesi lütuf olarak bilinmelidir. İnsafa gelmek ve insan-ı kâmil olabilmekte ancak gerçek manada kullukla mümkündür. Nitekim Oruçta nefsin tekebbürünü kırma, açlıkla Hakk’ın eşiğine durdurma, yaratılışı fıtrat üzere şekillendirme vardır. Yine Oruçta cennete giden bir yol, cehennemden azad edici kuvvet, kalbi Rahmanın rahmet tecellisine layık kılacak şekle sokacak büyük bir nur vardır.

Yine Ramazan ayı paylaşma ayıdır. Zekât ve sadakalarla rızayı kazanabilme çabasının serdedildiği, bütün ayrılıkların aynılık, senlik ve benliklerin bizlik olduğu olması gerektiği günlerdir. Olanların olmayanlara en nezih duygularla ikramda bulunmaları, dinin sosyal alana dair olan emirlerinin özüne ermeleri ve sadece Allah için vermeleri mevsimidir. Sağ elin verdiğini, sol elin görmemesinin önemini kavrama ayıdır. Allahın bahşettiği dünyalıklardan, yine O’nun rızasını talep etmek maksadıyla gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak zamanıdır. Bütün bunların yanında Ramazan ayı Müslümanların yaralarına merhem olma yollarını arama, insanlığa hizmet aşkını yakalama, ayakları bu dinde sağlam kılacak ilimlerle gönülleri tezyin etme, boş olan her şeyden bir daha dönmemek üzere yüz çevirme, kulluk yollarını bulma ve o kutlu yolda istikamet üzere daim olma, infak ve ihsan üzere olma, dikkat ve erdem gösterme, sebat ve azim sahibi olma, tefekkür ve tedebbür üzere hayat sürme ayıdır.

O halde, Bugünkü yazımızı bir dua ile bitirelim: “Ya Rab! Bizlerin orucundan, namazından, hayır ve hasenatından razı ol. Bizlere rızanı kazanacak ameller işleme imkân ve kuvveti ver. Bizleri bu kutlu mevsime eriştirdiğin gibi ümmet olarak birlik ve beraberlik şuuru içerisinde Bayram günlerine de eriştir. Ramazanı bizden şikâyetçi olan değil, hakkımızda şefaatçi eyle. Sen yüce kudret ve kuvvet sahibi olansın. Sen kadirsin ve Sen’in her şeye gücün yeter. Dağınıklıklarımızı topla, dikkatsizliğimizi gider, ümmet olma idrakini gönüllerimize nakşet. Bizleri daima dinin üzere sab,it kıl. Ümmete şuur ve hikmet nasip eyle. Yollarımıza aydınlık, gönüllerimize rikkat nasip eyle. Orucu, Namazı, Zekatı, Haccı, Tevbesi, İbadeti makbul olanlar safına ilhak eyle. Ramazanın kulluk, rahmet, tefekkür ve bağışlanma ayı olduğunun idrakini nasip eyle.

Ey sonsuz kudret sahibi, bize yardım et… Âmin…


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Emin Genç Arşivi